Uzun süredir beklediğimiz The Flash/Arrow crossover veya benim Legends of Tomorrow prequel demeyi tercih ettiğim 2 bölümden oluşan televizyon olayımızı ayrı ayrı incelemek yerine ikisini bir arada çıkarayım istedim.

va09l65j
The Flash’ın crossover bölümü Legends of Today, bir crossover olarak değil, herhangi bir The Flash bölümü olarak bile bayağı hayalkırıklığıydı. Vandal Savage tam anlamıyla damdan düşer gibi giriş yaptı. Adamın orijin hikayesi tamamıyla değiştirilmiş ve ölümsüzlüğü tarih boyunca Hawkgirl ve Hawkman’i tekrar tekrar öldürülmesine bağlanmış. Çizgi romanda böyle bir şey yok ama bu konuyla ilgili temel rahatsızlığım bu değil zaten. Zoom ve Damien Darhk gibi bir karizmaya sahip olduğunu söylemek çok çok zor. Vandal Savage gibi DC’nin sağlam kötü adamlarından birinin daha iyi işlenip oynanacağını umuyordum. Tamam çizgi romanlarda bir mağara adamından evrilmişti bu adam ben de biliyorum ama 2015’e geldiğimizde halen “kıroyum ama ölümsüzlük bende” tadında gezmesini de beklemiyordum. Biraz kendine çeki düzen ver ya. Allah kahretsin, bir çiğ köfte yoğurup tavana fırlatmadığın kaldı. Bilmiyorum belki de Vandal Savage olarak bu Serhat Kılıç Hollywood şubesinden daha iyi biri seçebilirlerdi en azından.

Anlaşılan o ki Vandal Savage, Kendra Saunders’ı avlamak için Central City’e gelmiş.Biz seni bu adamdan koruyamayız diyerek Barry’nin Oliver’dan yardım istemesiyle Arrow ekibini de bünyemize katıyoruz. Tam da Damien Darhk ile bir çatışmanın ortasındayken barry’nin Arrow ekibini çatışmadan çekip alması çok komik. Yani daha kötülerle savaşıp yardım istememişliğiniz var. Kendra’yı koruyamadınız diye adamı en önemli düşmanıyla savaş halindeyken çekip almak çok zorlama ve tembel bir plot olmuş. Hawkman’in ortaya çıkıp Kendra’ya güçlerinden, geçmişlerinden ve Vandal Savage’tan bahsetmesi dışında pek elle tutulur bir gelişme göremedik. Devam eden 2 bölümlük bir crossover olduğu için esas gelişmeler hep ikinci bölüme saklanmış. Kısaca başarısızlığı kendi içinde bir bütün olamamasından kaynaklanıyor. Bir giriş bölümü gibi düşünmek lazım bunu.

Crossover’ın ikinci bölümüy Legends of Yesterday ise beyazların İngilizce konuştuğu Antik Mısır’da açılıyor. “Çok mu abartı oynadım tatlım? Yok ya dilin ağırdı biraz ama dilini yerim senin biliyosun” falan diye konuşuyorlar. Nefis. Exodus’un Allah belasını versin. Senin de versin Ridley Scott. Mısır’ı bu hale sen getirdin. Neyse bizim neslin Imhotep ve Anck-Su-Namun’dan aşina olduğu set dekorlarına geri dönelim. Biraz dandikler ama naparsın, para yok. Anladığımız kadarıyla kral biraz tırsmış durumda, zira gökyüzünden göktaşı yağmaya başlayacakmış yakında. Ne sunsak da Tanrılar başımıza taş yağdırmasa diye tartışırlarken üç beş altın üzerinden muhabbet yapan Rahibe Chay-Ara ve Prens Khufu ile tanışıyoruz. Bu ikisinin daha sonra reenkarne olup Hawkgirl ve Hawkman’e dönüşeceklerini biliyoruz ama orijinlerinin Mısır’da başladığını buradan öğreniyoruz. Hey gidi Arrow hey. Kim derdi ki flashback’lerin Antik Mısır’a kadar uzanacak.

vlcte4fw
Hawkman’in adının “Hawkass”, “Hawksuperdouchebag” ya da “Jerkman” falan diye değiştirilmesini talep edebiliyor muyuz? Bakın bende bu adamın Play Arts Kai action figure’ü bile var ki hayatımda sahip olduğum en güzel action figure. Bir kostüm giydirmişler, detaylarının güzelliğine aşık olursunuz. Durum böyle olunca göğsünün ortasındaki sembolü, baltası ve topuzuyla Allah gibi bir karakter görmek istedim karşımda. İlk promolarda kostümü gördüğümde yemin ederim üzüntüden yere çömelip ağladım. Dizi bütçesiyle karşımıza dandik bir kostümle çıkaracağınızı bekliyordum da bari karakteri düzgün işleseydiniz be abi. Ya bu karşımıza Hawkman diye çıkardığınız paçoz, züppe herif kimdir, bana bunu bir deyin hele? Güzel kardeşim, “Antik Mısır’da da seni götürüyordum, yine benim olacaksın” diye çektiğin tripler, girdiğin o kasıntı hallerle senden süper kahraman olmaz. Git kendini as, ne bileyim America’s Next Top Model olarak tekrar dünyaya gel, poz falan kes lütfen.

legends
Hawk çiftimizi konuşmaktan The Flash ve Arrow’a sıra gelmedi. Vandal Savage’ın tüm şehri yaktığı bölüm, Barry’nin zamanda atladığını bilmesek daha etkili olabilirdi ama zaman yolculuğu mevzularına girmeleri hep hoşuma gidiyor, o açıdan şikayet edemem. Bu sezon ilk kez bu konuya bulaştılar. Büyük ölçüde de alınlarının akıyla çıktılar. başlarına büyük bir felaket gelmeden atlattılar. Tek problematik konu geçtiğimiz sezonlarda varlığından haber olduğumuz  Oliver’ın gayri meşru çocuğunun ve anasının ortaya çıkmış olması. Adamcağıza böyle büyük bir olayı hazmetme fırsatı bile vermediler sağolsunlar. Evet tabi ki de Felicity atar yapmak zorundaydı.

Adam 9 yaşında bir oğlu olduğunu öğrenmiş, “kızım 2 dk müsade et bir soluklanayım şurada, kendime geleyim, hazmedeyim” diyor, bu kalkmış “Neden bana söylemedin? Bana güvenmiyor musun?” diye atarlanıyor. Oliver olsam “Lan dedim ya sabah işim var sonra anlatıcam diye, aha geldim söyledim işte. Ne istiyorsun benden be kadın!” diye çıkışmamak için kendimi zor tutardım sanırım. Yemin ediyorum bu kız Oliver’ı zerre kadar hak etmiyor. Adamın başına gelmedik kalmadı. Teknesi battı, babası öldü, beraber kaçtığı kız iki kez ölüp dirildi, en yakın arkadaşı ve annesi öldü ama hiçbiri şu kızın atarları kadar koymamıştır herhalde. Arkadaşlar bakın bu dramdır. Şu kızı şu diziden ya alın ya da bir tutarlılık, iki mantıklı hareket upload edin. Bakın üstümde “NO MORE FELICITY” yazan bir tişörtle kendimi The CW’nin önüne zincirlememe az kaldı. Beni delirttiniz.

Öte yandan Barry’nin zamanda atlamasından sonraki kısımda Oliver’ın Felicity’e gerçeği söylememiş olmasını biraz oturup tartışmak lazım. Çocuğun annesinin oğlunu bunca zaman Oliver’dan uzak tutmasını ve şu anda da Oliver’ın hayatına girmesini istememesini anlayabiliyorum ve kesinlikle hak veriyorum. Yine de Felicity’e söylememe şartı çok hoş durmuyor. Eninde sonunda gerçek ortaya çıkacak ve Olicity ilişkisi son bulacak sanki. Bana biraz Marc Guggenheim, Oliver-Felicity ilişkisini baltalamak istiyor gibi geliyor. Uzun süredir çok sürüncemede kalan bir ilişkiydi, tam işler yoluna girdi derken ara ara atarlanmalar sokuşturmaya başladı. Yetmiyor gibi çocuk mevzusunu da çıkardı başımıza. Ya “kahramanların düzenli ilişkisi olmaz” demeye getiriyor ya da sadece hayranlar istedi diye inşa edilen bu ilişkiden kendisi de çok memnun değil. Olicity’i pek sevmediğini hissediyorum ve sezon finaline kalmadan da bu mevzuyu sonlandıracak gibi geliyor. Of hadi, Horus söyletmiştir inşallah. Stephen Amell çok güzel oynuyor bu sezon. 3 sezondur kendisinden herhangi bir parıltı görememiş biri olarak, gerçekten büyük bir keyifle izliyorum artık. Karakterin üstündeki karanlık perde kalktığından beri şahane bir karaktere dönüştü Oliver ve bu sezon göreceğimiz mezarlık sahnesinden sonra da o eski salak saçma “depresifim, asabiyim” triplerine geri dönecek diye çok korkuyorum.

84
İlk bölümü kötü ikinci bölümü gayet başarılı bu crossover’ı da geride bıraktığımıza göre gözlerimizi Legends of Tomorrow‘a çevirebiliriz. Diziden çok umudum yoktu ama fragmanına inanılmaz derecede gazlandığımı belirtmek istiyorum. Sanırım normal bir sezondan daha kısa süreceği için The CW, kesenin ağzını epey bir açmış. Efektler çok iyi gözüküyor. Hem bilim-kurguya hem de aksiyona doyacağız gibi. 3 sezon Doctor Who’nun yanında staj yapmış olan Arthur Darvill’in bu sefer bizzat zaman yolcusu Rip Hunter’ı oynayayacak olması bile beni heyecanlandırıyor. Bu kadar yolunu yaptılar, nolur altından iyi bir dizi çıksın.

Küçük Notlar:

  • Bu arada Cisco’yu oynayan Carlos Valdes geçen gün “Kulağa Hot Girl gibi gelmeyecek şekilde Hawkgirl demek çok zor. Burada neler çektiğimizi bilmiyorsunuz.” diye tweet atmıştı. Gerçekten de izlerken Oliver’ın bir yerde Hot Girl dediğine yemin edebilirim.
  • Age of Ultron’a sokulan lafı kaçırmamışsınızdır diye düşünüyorum. Agenst of SHIELD da keşke ilerleyen bölümlerde Arrow veya The Flash’e laf çaksa da böyle tatlı tatlı eğlensek.
  • Hawkman’in “St. Roch’u çok sevmiştik, herhalde oraya yerleşiriz” dediği yer, Legends of Tomorrow fragmanında da var. St. Roch Üniversitesi, LoT ekibinin 1975 yılına ziyaret edecekleri bir yer olacak. Gelecek zaman kullandım ama 1975 yılında gittilerse çoktan gitmişlerdir yani, değil mi? Off ‘My head hurts’.
  • Velocity 6: Çizgi romanlarda Vandal Savage’ın Velocity 9 adıyla ürettiği serume benzer bir serum bu bölümde Wells tarafından üretildi. Adına da Velocity 6 demişler. Bu çizgi romanlarda Jesse Quick ve Johnny Quick’e hız gücü veren özel bir serum. Belki Wells’in kızı dizide bu serumla hızını kazanacak.
  • Nyth Metal: Çizgi romanlarda yer çekimine karşı koyan özel bir metal olarak geçiyordu. Hawkman, onlarca orijin hikayesinin birkaçında, bu metali bir kemere dönüştürüp takarak uçabiliyordu.
Author

Bir reklam ajansında esnek saat olarak çalışıyor. Geekyapar yazarı. Hobi olarak spoiler vermeyi seviyor. Dreamer değil. Vizyonsuz. Şu hayatta hep Hufflepuff'liğindan kaybetti.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.