The Flash’ın son sezonunu izlediyseniz eğer, muhtemelen diziyle ilgili fikriniz üç aşağı beş yukarı can sıkıntısı kıvamına gelmiştir. Gerçekten de kaliteli bir sezon geçirmedi The Flash. İlk sezonunda onu bu denli sempatik kılan her şeyi unutup, bir anda melodramatik bir diziymiş gibi davranmaya başladı. O ceket de bu adama yakışmadı işte.
Ancak finali, en azılı Flash nefret makinesine dahi “Lan bir sonraki sezonu kesin izlemem lazım” dedirttirecek türdendi. Bilmeyenleri şimdiden ikaz edelim, sonradan bizlere kızmasınlar, az sonra çılgınlarcasına spoiler vereceğiz, çok üzeceğiz. Zira ikinci sezonunun sonunda Flash, annesini kurtarmak adına geçmişe döndü ve ilk sezonun aksine, bu sefer gerçekten de kurtardı.
Bilmeyenler için, bu DC’nin 2011’de New 52 evrenine geçmesini sağlayan Flashpoint event’ini başlatan hadise. Biz de kendi çapımızda, seneye Flash’da bir Flashpoint yaşanacak mı diye nefeslerimizi tutmuştuk. Kafalarda çok fazla soru vardı elbette, bu Arrow’ları da etkileyecek miydi, Supergirl’ü evrene dahil etmek için kullanılacak mıydı, tam anlamıyla Flashpoint evreni görebilecek miydik… Tabi bir başka soru da, gerçekten Flashpoint’i yaşatacaklar mıydı? Sadece annesini kurtartıp bırakabilirlerdi elbette.
Öyle olmadı. Ne kadar isimde kalır, ne kadar gerçekten işlenir bilemiyoruz; ancak serinin başrol oyuncusu Grant Gustin, Twitter üzerinden “İlk bölüm olan ‘Adını söylemeyeceğim tabi ki”yi okudum, çok heyecanlıyım iki haftaya çekimlere başlayacağımız için” dedi, ardından da patron Greg Berlanti’den “Söyle ismini ya, sevinsin gençler” onayı gelince de açıkladı: Flashpoint. İlk bölümün ismi bu. Dedik ya, ne kadar derinlemesine geçer bilmiyoruz. Ama en azından, niyetli olduklarından eminiz artık.
