Han Kavgası
Olmaz olur mu? Olur mu hiç? Elbette bir han kavgası da olacak. The Huntsman, klişeyi “ulan bu diyarda bir tek bu han mı var, gittiniz birbirinizi nasıl buldunuz?” sorusunu sordurtacak olan tarafından alıyor. Yani esas oğlanımız kaslarının gücünü ve erdeminin boyunu handa artistlik yapan, han sahibinin kızına sarkan ırz düşmanları üzerinde değil; kendisini ararken hasbelkader hana denk gelmiş olan isimsiz düşmanlar üzerinden çıkartıyor…
Komik Dwarf
Peter Jackson’ın dünyamıza bahşettiği yüzlerce güzel şeyin yanında adeta çirkin bir çıban gibi duran bu klişe, Tolkien’in sorumluluğunda değil. Hatta belki tüm suç Jackson’ın omuzlarında da olmayabilir. Zira onun gevşek Gimli’sinden önce de zilyarlarca fantastik uyarlama dwarfları şaka makinesi kıvamına sokmuştu. Ama kaynak noktası her neyse, Yüzüklerin Efendisi filmlerinden sonra cücelerin birincil görevi olarak makara yazıldığı aşikar. Burada komik cüceyi bir de Nick Frost oynuyor yani ha, öyle ucuz aktöre de vermemişler. Yine ucuz olmuş tabi ama, neyse…
Geniş Manzara Çekimleri
İşte bu, sadece Bay Jackson’ın kabahati. Yeni Zelanda’lı yönetmen, memleketinin dağını taşını göstereceğim diye öyle güzel geniş planlar attı ki; ülkenin turizmi sırf bu çekimlerin sırtında şahlanmakla kalmadı, yapılan şey aynı zamanda tüm fantastik uyarlamaların bir numaralı belirteci oldu. Sen bir “fantastik film” olarak mı gezineceksin? Af buyur kardeşim, önce bir helikopter sırtında yamaç çekimlerini görelim. Resmen nüfus cüzdanı fotokopisi gibi, kayıt yaptırmak isteyen herkesten bir tane isteniyor…