The National, Rolling Stone’da küçücük bir köşeydi. Radara öyle takıldı benim için. Rolling Stone Türkiye’de yayınlanıyordu o zamanlar, poşetle albüm incelerlerdi, ve bir köşede de Boxer vardı. Baya sağlam övülüyordu. İnternetten albüm indirmenin yeni yeni makul bir şey olduğu yıllardı. İndi o albüm. Baştan sona dinlendi. Akabinde geçen vakit ekseriyetle şarkı söyleme sesini Matt Berninger‘a benzetmeye çalışmaya harcandı. O kadar büyüleyiciydi çünkü The National’ın o albümü.
Sonra hikmetin tek albümlük bir şey olmadığını da öğrendik yıllar içerisinde. The National Boxer’dan sonra High Violet’ı, sonrasında da Trouble Will Find Me‘yi çıkarttı. Bilmiyordum, geri döndüm, Alligator‘ı da dinledim, ilk ağır country havaları eşliğinde icra edilmiş ve dürüst olmak gerekirse The National’ın hiçbir yerine benzemeyen o ilk albümü de. The National özel, kıymetli bir grup yani benim için. Bu yüzden de, sizlerle paylaşmak istedim.
Ohio bazlı bir grup The National. Bünyesinde beş kişi var, bunlardan dördü iki çift kardeş. Janrları, post-punk revival olarak tanımlanabilir en temiz bir şekilde; zira dinleyince fark edeceksiniz, Joy Division‘ın mirası bol grupta. Fakat dönemdaşı diğer post-punk revival grupları Editors ve Interpol gibi örneklerin aksine, bu kalıbın içerisine biraz büyüyerek sığıyor The National. İlk albümleri daha kesif bir Americana tadı taşıyor. İlerleyen albümlerinde yer yer grunge ve post-grunge etkileri de var.
Bir de, playlist’i dinlerken bir şey daha fark edeceksiniz. The National çok soundtrack olarak kullanılmaya müsait müzik yapıyor. Matt Berninger’in gerçekten de taklit etmek için saatler harcanası o muhteşem sesi, her travmanın ucuna eklenebilecek kadar muazzam. Bu yüzden de Breaking Bad’den The Warrior’a kadar kullanılan About Today var mesela playlist’te. The National’ın Portal 2 için yaptığı Exile Vilify var. Ha bir de, elbette, Rains of Castamere var. Dinleyin işte listeyi. Şuraya iliştirdik. Biz baya eminiz size bu grubu tanıştırdığımız için memnun olacağınıza!
