Yazıyı kaç kişi okuyor, diziyi kaç kişi izliyor bilmiyorum ama ortada bir fantastik kurgu dizisi varsa yazılmalı, üzerine konuşulmalı diye düşünüyorum. Evet dizi hala mükemmel değil, yer yer bariz sıkıntıları var ama kesinlikle izlediğinize değiyor ve üzerinde çok fazla emek harcandığı da belli. Bu tip şeyleri sevenlere de tavsiye edin, bu tarz diziler konuşulsun, bilinsin, böylece yeni -belki daha iyi- diziler de şans bulsun. Neyse, biz incelememize geçelim. Hemen bölümü izlememişler için kısa bir değerlendirme yapalım sonra detaylı konuşalım.
Bu bölüm dizinin en iyi bölümü değildi. Farklı şeyler deniyor olmalarını -bu bölüm biraz daha korku janrasına yakın birşeyler yapmaları gibi- takdir etmekle beraber, temelde ana konudan çok sapmaları dizinin esas güçlü yanı olan destansı hikayeden bizi biraz koparıyor. Normalden biraz daha temposuz olması, kendisini kapalı alanlara sıkıştırması da dizinin güçlü yanlarını kullanmasını biraz engellemiş. Bölümle ilgili sağda solda duymuş olabileceğiniz “Lord of the Rings çakması” eleştirileri de ne yazık ki haklı. Bu kısımlar karakterlerimiz LotR setinden geçerken “bir bölüm çekelim” demişler gibi duruyor.
Bu eksilerine rağmen dizi hala “kötü” sınırına düşmüyor, bize farklı bir tonda fena olmayan bir bölüm sunuyor. Yani hala diziyi bırakmadan devam ediyoruz. Anlaştıysak, detaylara geçelim. Tabii buradan sonrası bol spoiler’lı olacak, bölümü izledikten sonra okumanız da fayda var notunu eklemiş olayım.
Yine alışılagelmiş başarılı bir şekilde, bir rüya sekansıyla açılıyor bölümümüz. Diziyi özel ilişkilere girmesi konusunda yersem de bu sefer ki çok rahatsız etmedi ama Shannara evreninin bizim dünyamızın geleceğinde geçtiği vurgusunu yapmak ve bir çocuk parkının bile aslında ne kadar değerli olduğunu göstermesi açısında faydalı olduğunu düşünüyorum. Dizi bu bölüm üç koldan ilerledi. Ana -ve ergen- karakterlerimiz Wil, Amberle ve Eretria‘nın başından geçen yol öyküsü, Ander ve Diana’nın Gnome‘la Demon takibi ve Alanon’u da içine alan kale içindeki içten yıkımlar. Dizi burada ana hikayeyi çok az ilerleten ergen grubumuzun hikayesine çok fazla zaman ayırarak yanlış bir tercih yaptı kanımca. Esas büyük olaylar da biraz geride kaldı bu yüzden.
Ergen grubumuzla başlayalım. Rüya sekansından sonra kendileri LotR’den direk çalınmış “Dağ yolundan gitmeliyiz” kısmıyla ciddi bir eksi aldılar. Biri çıkıp da “Elf gözlerin ne görüyor Wil?” diyecek diye bekledim. Sonra kahramanlarımız kendilerini son derece anlamsız bir “Teen Slasher” filmi içinde buldular. Şöyle açıklayayım; bir grup genç terkedilmiş bir kalede gizemli bir adam ve ürpertici bir kız çocuğu tarafından misafir edilirler. Ama bu kalenin kötü sırları vardır. Bu gore filmi senaryosunu alıp direkt bölüme yapıştırmışlar. Ya arka planda yaşanan hadiseler olsa ne güzel, farklı bir şeyler deniyorlar diye överdim ama bütün bölümü bu klişe kısma ayırınca olmadı tabi. Ne olacağı belli, haliyle sürpriz unsuru yok, ana hikayeye sonu haricinde hiç bir şey katmıyor ve dizinin uçlarda gezindiğini olduğunu göstermek için ikide bir Amberle’ye tecavüz teşebbüsünde bulunmaları da baydı. Kızın prenses olduğunu gören tecavüze yelteniyor. Olmaz ki.
Bu kısımda bir de Eretria ile Amberle arasında eski düşman yeni dost pekiştirmesi yapmak için tasarlanmış bir banyo sahnesi vardı ama dizi yine uçlarda gezindiğini göstermek için lezbiyen çağrışımı kullanarak bu amacını da tam anlamıyla yerine getiremedi. İşkence sahneleri Saw’dan çalıntı olsa da fena durmuyordu ama adamın bu hale gelişini ve motivasyonlarını da tam anlayamadım ya da hakikaten eksikti. Ben baş işkenceciydim, evet, sonra bizim birimi kapattılar, tamam, daha sonra sizinkiler beynine lobotomi yaptığım karımı öldürdüler, beni öldürmeye çalıştılar, o yüzden ben de burada adam öldürüyorum. Ne?
Bu hikaye arkında tek iyi şey olarak Amberle ile Wil’in öpüşmesini organik bağlamaları, –herif kızı kurtardı, öper yani, beni kurtarsa ben de öperim-, bir de Eretria’nın Wil’e olan aşkını fena bağlamamaları. Ha bi de Cephalo’nun bizimkileri satışı tabi. En sevdiğim karakter ya, su gibi her yöne akıyor. Bu arada bölüm sonunda kahramanlarımızın düşüşü yine LotR çakması oldu, Balrog değil Reaper vardı, Wil tam çakma olmasın diye “You shall not pass” demedi, “Yeter La” dedi. Önümüzdeki bölüm galiba daha günümüz çağrışımlı bir yerlere düşecekler, umuyorum çok uzatmazlar. Fantastik hikaye daha çok hoşuma gidiyor açıkçası, referanslar tamam ama tüm hikaye keyifli olur mu bilemiyorum.
Diğer iki hikaye de hızlı geçildi, görece ana olayda daha önemli olmalarına rağmen. Ander, Diana ve Gnome‘un hikayesi çok çabuk sonuçlandı. Gnome beklenen şekilde sattı, anlamsız bir şekilde -“Valla Demon’lar varmış“- döndü, kötü adamın merkezini buldular ve bu kısım sonuçlandı. Böylesi önemli olayı yan konu diye göstermelerine gıcık oldum. Halbuki ne olaylara gebedir, önümüzdeki bölümlerde kim bilir neler gösterecekler, bu bölüm şöyle bir geçtiler. Üçlümüzün dinamizmi de pek yoktu zaten. Ander’la Gnome neyse de, Diana’nın sevgilisinden ayrılır ayrılmaz “Sevdiğim Ander dönecek diye bekliyorum” demesi ne gereksizdi mesela. Bu arada Gnome tarafından satışa gelip de “Ne aptalım” diyip bunu hiç göstermeyip devam etmeleri falan. Çok olmadı yani. Sonuç olarak büyük ihtimalle –iyi adam olmasından mütevvellit– kral olacak Ander bir ittifak kazanıp bu kısmı tamamladı.
Ama dizi esas ayıbı “Krallıktaki Politik Oyunlar“a yaptı. Az zaman ayırdıkları için hızlı geçtiler, detaysız bıraktılar o kadar önemli olayı. Dagda Mor’un Allanon’a yaptıkları, Changeling’in çevirdiği dümenler tek sahneyle ve hızla geçildi. Halbuki bu tarz olayları tüm sezona yayan “Game of Thrones” abisini örnek alsa. Kral geliyor, “Druid kötü, bizden kılıç sakladı” diyor, safkoloş prens “Haa evet ya” diyor, tak Allanon sizlere ömür. Saçma değil, babasına yaranmak isteyen prensin inanmaya meyilli olması mantıklı ama bunu biraz daha yaysa, biraz daha soslayıp sunsa bize on numara olurdu. Bu arada konu böyle bitmeyecek, Allanon bir şekilde dönecektir ama dizi ergen karakterlere gösteremediği acımasızlığı bu karakterlere gösteriyor ve bence hem merak, hem de şaşırtma unsuru açısından son derece başarılı bir hareket.
Sonuç olarak dizimiz ince bir çizgide yürüyor. Ergen karakterlere yatırım yapacağım deyip ana konudan saparsa kötü. Yok ana konuyu derinleştirir, ağırlıklı olarak da o yoldan giderse güzel. Şimdiye kadar doğru yaptıklarıyla ortalamanın üstünde kalıyor ama sezon ilerledikçe artık zaafları daha çok göze batmaya başlıyor, finali de iyi bağlayamazlarsa yazık olur bunca emeğe. LotR mevzusu ise dizinin çapını aşmaması açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Evet dizi tema olarak oraya yakın ama LotR üçlemesiyle karşılaştırılmak istemezsin, üzülürsün. Onun dışında farklı şeyler denemeleri güzel ama zaten on bölümcük, bu denemeleri yan konularda yapmak tamam ama bütün bölümü böyle harcamak insanları diziden soğutur.
Siz ne düşünüyorsunuz geekyaparlar yeni bölümle ilgili? Yorumlarda paylaşın, tartışalım, fikir alışverişinde bulunalım. Bir sonraki yazıya kadar esen kalın..