Netflix’in The Witcher dizisinin beşinci bölümü, benim açımdan en güzel bölümdü, diyebilirim. Bunun elbette ilk kısa hikâye koleksiyonuna ismini veren Son Dilek hikâyesinin uyarlaması olmasıyla yakından ilgisi var. Dilim döndüğünce, uyarlamanın nasıl yapıldığını ve nelerin değiştiğini açıklamaya çalışacağım.

Bastırılmış İstekler olarak dilimize çevrilen bu bölümde Geralt ve Yennefer’in zamanı, birbirine eşitleniyor. Daha öncesinde Yennefer’i, Geralt’tan bir yirmi – otuz yıl önce görüyorduk. Rakamları yaklaşık olarak veriyorum çünkü dizide Ciri’nin yaşından ötürü biraz oynama yapılmak zorunda kalınmış. Bir de tabii dizi yapımcısı ve Yennefer’i canlandıran Anya Chalotra’nın Yennefer’i dizide yirmili, kırklı ve yetmişli yaşlarında izleyeceğimizi söyledikleri röportajları vardı. Zamanları eşitlendiği için bu bölümde onları daha çok, Ciri’yi ilgilendiren kısımları ise daha az görüyoruz. Bu yüzden Ciri’yi ilgilendiren kısmı hemen verip asıl konuya geleyim istedim.

cahir netflix

Bu bölümde Ciri’yi daha az görmemiz, Fareçuval’ın ölümüne tanık olmayacağımız anlamına gelmiyormuş maalesef. Bir başka şaşırtmaca çıkmayacaksa sonraki sezonlarda, huzur içinde uyu cânım druid. Tüy telekli miğferi ve hâlâ rezil bir şekilde saçma bulduğum zırhıyla Cahir, bir dopplera yani şekil değiştirerek başka canlıların görünüşüne sahip olabilen bir yaratığa gidiyor. Yaratık, Fareçuval’ın biçimini alıyor. Fareçuval’ın Cintra kuşatmasında esir alınmadan biraz öncesinde Calanthe’nin ölü bedeninden aldığı şalının da dopplera verilmesiyle, az çok suretçi yaratığımızın neye hizmet edeceği belli ediliyor.

Dizide anlaşılmıştır belki ama madem inceleme yapıyoruz ben gene söylemiş olayım, dopplerlar diğer canlıların sadece görünüşlerini almıyorlar; duygularını, düşüncelerini ve yeteneklerini de kopyalıyorlar. Yani yaptıkları basit bir yanılsama değil. Mesela Witcher’ın üçüncü oyununu oynayanlar hem Dudu’yu hem de Novigrad’da bir yan görevde esnaf tarafından peşine düşürüldüğümüz suretçiyi hatırlayacaklardır. İkincisinde hatta tercihinize göre onunla savaşabiliyor ve dopplerın Geralt’ın yeteneklerine sahip olduğuna da birinci elden şahit olabiliyordunuz.

Geralt ve Yennefer cephesinde ise oldukça eğlenceli bir bölüm bizi bekliyordu. Yani aynı bölümde Geralt var, Yennefer var, Jaskier var. Bunlar sahneyi paylaşacaklar. Ayrıca ilk defa tanışıyor olacaklar. Nasıl eğlenceli olmasın? Açıkçası bu hikâye kitapta insanı gerçekten güldürebilecek şekilde yazılmış bir hikâyeydi. Kitaplardan sadece temayı ve olay örgüsünü değil, bu mizahi yaklaşımı da almış olmaları çok güzel. Bölüm isminde de yapmışlar bunu.

Aşırı düz bir çeviriyle Bottled Appetites, şişelenmiş iştah olacaktı. İştah, ikinci kelimenin en yaygın ve düz kullanımı ancak aynı zamanda bu kelime arzu ve şehvet anlamlarında da çokça kullanılıyor. Bottled ise şişelenmişin yanında yaygın olarak bastırılmış olarak kullanılıyor. Yani çeviri asla yanlış değil fakat özgün dilinde kelimelerin tüm anlamlarıyla ayrı ayrı bir şeyler ifade etmesi amaçlanmış diye düşünüyorum. Şişelenmiş, cinin kısılı kaldığı şişeyi; arzu, cinden istenecek olan dilekleri anlatıyor. Yine ilk kelimeyi şişelenmiş olarak alıp, ikinci kelimeyi iştah yaparsak Yennefer’in elma suyunu elde ediyoruz -ki bu elma suyu olayı kitapta çok daha vurguluydu. Bastırılmış ve şehvet olarak düşünürsek de Yennefer’in garip fantezilerine bir gönderme olarak alabiliyoruz.

geralt-jaskier- netflix - witcher - bottled appetites

Bölümün başında Geralt’ı, sinirli bir şekilde balık tutmaya çalışırken görüyoruz. Burası kitapta da böyle ancak tek bir farkla, bölümde Jaskier Geralt’a sonradan katılıyor. Kitapta ise ikisi, açlıktan son çareyi balık tutmakta bulmuşlardı. Aralarındaki konuşmalardan, son görüşmelerinden bu yana biraz zaman geçtiğini anlıyoruz. Jaskier, Geralt’ın yakalayacağı balıklara ortak olmak istiyor ancak ortada şöyle ufak bir problem var: Geralt, balık tutmaya çalışmıyormuş. Gölde bir cin yaşıyormuş ve Geralt, uykusuzluğunu tedavi edebilmek için bu cine ihtiyaç duyuyormuş. Hâlbuki kitapta cinin kilitli olduğu şişeyi tamamen rastlantı olarak buluyorlardı.

Kitaptaki hâliyle Geralt daha önce bir cin ile hiç karşılaşmamıştı ve onların tehlikeli yaratıklar olduğunu biliyordu. Bu yüzden tesadüfen ağlarına cinin kabı takıldığında, üzerindeki mührü gördüğü için Jaskier’in elini sürmesini bile engellemeye çalışıyordu. Burada ise Geralt’ın motivasyonunu tam olarak anlayabilmiş değilim. Madem dilek dileyeceksin, neden cini çıkartmayalım diyorsun? Temkinli yaklaşıyor desem, yine tutmuyor. Çünkü Geralt’ın kötülük ve az kötülük hakkındaki düşüncelerini biliyoruz. Ciri’nin hayati tehlikesi dışında hiçbir ihtimal yok ki Geralt, kendi bir isteği için dünyaya kötülük salma riskini göze alsın. Hele ki daha önce karşılaşmadığı ve nasıl başa çıkacağını bilmediği bir yaratık söz konusu olsun. Bir de sebep, uyuyamıyorum olsun.

Jaskier, biraz öncesinde Geralt’a uyuyamamasının sebebinin, bizim önceki bölümde izlediğimiz sürpriz çocuk meselesiyle alakalı olabileceğini ima ediyordu. Belki de Geralt cini bu yüzden istemişti ama Jaskier’e belli etmek istemiyordu. Benim için yine de mantıksız açıkçası. Çünkü hikâyenin bu noktasında Geralt, kadere zaten inanmıyor; salt inanmamayı geçtim, reddediyor. Bir önceki bölümde bu adam Fareçuval’ın başımıza felaket salarsın uyarısına, ben bu riski alırım diye atar yapmıştı. Arada geçen zamanda düşüncesini ne değiştirdi, en azından bunu bana geçiremediler.

Kitapta da olduğu gibi, Geralt’ın engellemeye çalışmasına rağmen cin, Jaskier’e saldırıyor. Burada da ufak bir değişiklik yapmışlar ve bence hoş bir espri de kaçmış. Dizide de kitapta da cin, hikâyenin sonuna kadar anlaşılmayacak bir şekilde Jaskier’in değil, Geralt’ın emrine girmişti çünkü mühür, Geralt’ın elinde kalıyordu. Dizide cinin Jaskier’e saldırma sebebi, Geralt’ın huzur istemesi olarak verilmiş –ki huzurun Jaskier’in ses tellerine verilen bir zararla gelmesi de yeterince komik bence– ama kitapta cinin Jaskier’e saldırması tamamen esir alınmak istememesi sebebiyleydi. Geralt’ın ilk dileği ise, bilmediği bir dilden gelen birkaç sözcüktü. Geralt bunların anlamını bilmiyordu, sadece bir sefer, bir rahibeden cin kovma ritüelinin bu sözlerle gerçekleştirildiğini öğrenmişti. Fakat dedim ya, daha önce hiçbir cinle karşılaşmamıştı ve hiçbir fikri yoktu. Ancak sözler işe yarıyor ve cin, Geralt’ın bilmediği bir dilde söylediği dileğini yerine getirmek için ortadan kayboluyordu.

geralt - yenneffer -bottled appetites

Cini Geralt’ın kendisinin araması, daha sonrasında Yennefer’e de cin aradığını söylemesine sebep oluyor. Kitapta ise Geralt, cinin ne kadar tehlikeli olduğunu bildiği ve Yennefer’e de güvenemediği için bu bilgiyi özellikle saklıyordu. Yennefer ise kendi zekiliği ve kurnazlığı ile bunun bir cin saldırısı olduğunu çözüyor ve kendi planlarını devreye sokuyordu. Yennefer’in planlarında da bir değişiklik yapıldığını söylemek lazım. Evet, Yennefer kitaplarda da cini eninde sonunda kısırlığını tedavi etmek için kullanmak amacıyla arıyordu ancak cini hapsetme ritüelinin karnına çizdiği efsunlar ile ilgili olması yahut kendi bedenini cine aracı etmek gibi şeyler, tamamen dizinin eklemesi.

Yennefer’in Geralt’ı efsunlaması, Geralt’ın gözünü hapishanede açması, kendinde değilken yaptığı absürt şeyler, cinin aslında Geralt’a itaat ettiğinin keşfedilmesi, Geralt’ın Yennefer’i kurtarmaya gitmesi ve sonrasında olanlar, kitaba sadık. Okurken çok daha eğlenceliydi fakat bu başka bir tartışmanın konusu. Bir kez daha söylemek istiyorum, kitabın o kuru mizahına olabildiğince bağlı kalmışlar ve seks sahnelerine kadar bir arzu nesnesi göstermek amacıyla değil, kitapta olduğu hâliyle bunu olabildiğince gerçek bir deneyime çekmeye çalışmışlar. Yennefer ve Jaskier’in tanışmaları, birbirlerine yaklaşımları da keza öyle.

Geralt’ın ne dilediğini bize göstermediler, bu da harika bir karar çünkü bu hâliyle daha güzel. Aralarında gerçekten duygusal bir bağ oluştu mu yoksa bu cinin yaptığı bir şey miydi sorgulaması, ikisinin ilişkisini başından sonuna kadar etkileyecek bir şey. Bu yüzden her ne kadar Yennefer’in çocuk isteğini olması gerekenden fazla gözümüze soksalar da en azından Geralt’ın dileğini bize söylemeyip, izleyiciyi de muallakta bırakmaya karar vermeleri iyi olmuş. Öte yandan ikisinin kitaptaki son sahnesi, çoğu okuyucu için komik olduğu kadar muammayı çözücüydü de sanırım. Dizide ise Geralt’ı sonunda huzurla uykuya uğurlayarak aynı etkiyi vermeye çalışmışlar, o da olur.

Bu bölüm, Son Dilek’ten uyarlanan hikâyeleri gördüğümüz son bölüm. Sonraki üç bölümde bir sonraki kitaptan uyarlamalar izleyeceğiz. Geralt’ın başka bir dilde söylediği ilk dileğinin ne olduğunu da özellikle yazmıyorum. Çünkü en iyisi kitabı okuyup kendiniz gülmeniz.

Author

Editör-in-çiif. Hayvan dostu, çokça yalnız; ismiyle müsemma ama çoğunlukla zararsız. İyi tavsiye verir, geç olana dek ciddiye alınmaz. Her geçen gün bitkinliğine şaşırarak ‘takı taluy takı müren‘ arıyor.

1 Comment

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.