Ceádmil evellienn! Kompartıman kapılarımız son kez kapanıyor, The Witcher Hype Treni’miz son durağına doğru, son kez harekete geçiyor! Bana da bu son yazının hakkını vermek düşsün, dizinin olay örgüsü hakkında, Witcher’ı daha önce bilen veya bilmeyen herkes için genel bir toparlama yapayım dedim.
Uyarı: Okuyacak olduğunuz yazıda serinin kitapları ve oyunlarıyla ilgili ufak çaplı spoilerlar yer alabilir ancak bunlar, izleme zevkinizin önüne geçmeyecek şekilde, özenle ayarlanacaktır!
Kitapların, özellikle de sevdiğimiz kitapların, filmlere ve dizilere uyarlanışına çok kere şahit olduk. Bu uyarlamalar arasında yakamızı bağrımızı yırtarak etrafta koşup, isyanla bağırmak istediklerimiz de oldu; isimleri geçince, sırf ilikleyecek bir şey bulunsun diye tişörtümüzün üzerine iki kat ceket çektiğimiz de. Ama iki grupta da bir şey sabit kaldı; ana materyalde yapılan değişiklikler.
Tabii oturup bir sefer daha farklı medyumlar arasındaki geçişlerin nasıl olduğunu ve bu geçişlerin yapılabilmesi için değişikliklerin neden şart olduğunu açıklamaya asla gereğimiz yok. Bunun yerine lafı buradan açıp, birkaç gün sonra izleyeceğimiz Witcher dizisinde nelerin kesin olarak değiştiğini konuşalım diyorum, ne dersiniz? Tabii tek tek her şeyi sayacak hâlimiz yok, bu yüzden en büyüklerine yönelelim. Son beş günün şerefine, arkaya, iflah olmaz bir drama-kraliçesi oluşumu vurgulayacak şekilde “The Final Countdown”ı açıyor ve ilk maddeyle ilerliyorum!
1. Bakış Açısı
Bakış açısı ile başladım çünkü dizinin tanıtımından pazarlamasına, posterinden fragmanına kadar her yerde, en çok bunun üzerinde durulmaktaydı. Witcher kitapları, serinin son bir – iki kitabına varana kadar ezici bir ağırlıkla Geralt’ın etrafında dönen olayları anlatıyor. Bu da şu demek, dünyayla ilgili bildiğimiz her şeyi ve bu dünyada tanıştığımız hemen bütün karakterleri Geralt’ın gözüyle izliyoruz.
İsmi Witcher olan ve Geralt isimli bir Witcher’ın serüvenini anlatan bir roman serisi için bu da aşırı normal tabii ki. Ancak sanıyorum ki bir noktada Lauren Hissrich’in başını çektiği yazar ekibi, hikâyenin bütününde ana karakterin Geralt’tan çok, iki gözümün çiçeği Cirilla olduğunu fark etmişler. Bunu burada bırakmayalım deyip, bir de bu hikâyenin aslında ‘acımasız mutant canavarların kafasını kopartıyor’dan çok, ‘kaderin tahsis ettiği kırık bir aile portresi’ni anlattığı mesajını almışlar. Bana sorarsanız ikisi de, temelde ve teoride, çok doğru çıkarımlar olmuş ancak pratiği nasıl olur, onu izlemeden bilemeyiz.
Bir önceki paragraftan anlamanız gereken şey, en genel hâliyle şu: The Witcher dizisinde olayları Geralt’ın gözünden izlemeyeceğiz. Geralt’ın dışında gelişen olaylara tanık olacağız ve karakterlerin Geralt ile tanışmadan önce yaşadıklarını göreceğiz. Dizi bölümlerinde ekranda en az Geralt kadar, onun dışındaki iki ana karakter de yer bulacak. Bu anlattıklarım ilk açıklandığında, ismi lazım değil pek çok oluşum, click-bait uğruna bu meseleyi, “The Witcher’ın ana karakteri Geralt olmayacak” veya “The Witcher Geralt’ı değil, kadınları anlatacak” minvalinde, bayağının da bir tık aşağısındaki ifadelerle sunmaya çalışmıştı. Fakat sanırım, iki paragrafta özetlemeye çalıştıklarımdan yola çıkarak aslında yapılacak olan şeyi anlıyorsunuzdur.
Kitapları okuyanlar Yennefer’i de, Cirilla’yı da Geralt’tan sonra, onun maceralarına konuk oldukları kadarıyla tanımışlardı. Birinin hayat hikâyesi hatta doğrudan Geralt ile başlıyordu. Dizide ise böyle olmayacak, Yennefer ve Cirilla, Geralt’tan önceki hayatlarıyla verilecekler. Böylece bu sefer Geralt’ı onların gözünden izleme imkânımız da doğacak. Bu da bizi, ikinci büyük değişikliğe getiriyor:
2. Kronoloji
Zamansal açıdan seri, serinin ilk romanı olan Elflerin Kanı ile değil, daha sonra basılan ancak içindeki olaylar bakımından romanlardan öncesini anlatan Son Dilek ile başlıyor. Fakat dizi, Son Dilek’teki bazı hikâyeleri uyarlamayacak, bir başka kısa hikâye kitabı olan Kader Kılıcı’ndaki bazı hikâyeleri dâhil edecek ve bazı noktalarda serinin romanlarından da unsurlar barındıracak. Bu bilgiyi, bir önceki maddeyle birleştirdiğimizde ise olayların yaşanma zamanlarında değişikliklerin yapıldığını rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Bir sonraki maddelerde bunların arasından en büyüklerine de değineceğiz ancak şimdilik genelden devam edelim.
Witcher serisi, gerek az önce belirttiğim gibi aslında daha öncesine ilişkin hikâyeler barındıran Son Dilek’in, ilk romandan daha sonra yayımlanmış olması sebebiyle, gerek benzer şekilde seri tamamlandıktan on dört yıl sonra kaleme alınan Fırtınalar Çağı’nın, Son Dilek ile Kader Kılıcı arasında yaşanan olayları anlatıyor olması sebebiyle, doğrusal bir hikâye anlatımına sahip değil. Bir de kitapların kendi içerisindeki anlatımı var ki, o da birbirini takip eden olaylar silsilesi şeklinde ilerlemiyor. Son Dilek’in bazı kısımlarında “şimdiki zamanda” bir noktadayız, bazı kısımlarında “çok eski bir geçmişte”; bazılarında ise “henüz bitmiş” bir olayı takip ediyoruz.
Dizi ise hem kitap serisi tamamlandıktan (Sapkowski bir kitap daha yazacak ama bu da bir geçmiş hikâyesi olacak) sonra uyarlama yaptığı için hem de seyircinin takibini kolaylaştırmak için, anlatımı olabildiğince doğrusal çizgiye çekmeye çalışacak. Nitekim başyazar Lauren Hissrich’in flash-back‘lere olabildiğince az başvurduklarını açıklaması da yukarıda söylediklerimi destekliyor. Hâliyle olayların anlatım sırası bakımından büyük değişikliklerin olacağını; normal şartlarda beşinci kitapta karşılaşacağımız bir olayın, belki de ilk kitabın hikâyelerinden birine yedirileceğini söyleyebiliriz. Yerine de gelmiş bulunduk, bu büyük değişikliklerden biri, sonraki maddemiz olsun:
3. Tanışmalar
Karakterleri Geralt ile tanışmalarından önceki hayatlarıyla izleyeceğimizi ve dizinin zamansal kurgusunun da kitaplardan farklı olacağını söyledik. Bu iki farklılığın kendisini en net biçimde göstereceği yer ise karakterlerimizin Geralt ile tanışmaları olacak. Görünen şekliyle hepsi için ayrıca bir yazımız bulunan Triss Merigold, Fringilla Vigo ve Vilgefortz gibi bazı karakterler için de benzer bir durum söz konusu ancak biz lafı uzatmayalım ve asıl odağımızda olan ana üçlüden bahsedelim.
Mor-gözlü, leylak kokulu Yennefer ile Geralt’ın tanıştıkları hikâye, kısa hikâyelerin toplandığı kitaba da ismini veren Son Dilek. Bu hikâye hem esas oğlanın esas kızla tanışmasını anlatması bakımından hem de benim daha çok taraftarlığını yaptığım şekliyle, serinin mizahını güçlü bir şekilde barındırması sebebiyle, hayranların en sevdiği hikâyelerden birisi. Ancak artık kesinleşen bir vaka olarak, Yennefer’i dizide üç farklı zamanda göreceğiz; genç kızlığı, kırklı yaşları ve Geralt ile tanışacağı yetmişleri. İnsanlar, Yennefer’i canlandıran Anya Chalotra’nın bu görevin altından ziyadesiyle kalktığını belirtiyorlar ve bu çok sevindirici. Burası kitabı okuyanlara yönelik olacak: Elma suyunu ve meydanda şaplaklamayı bekleyenler içinse maalesef, o kadar sevindirici olmayabilir. Yalnız buraya bir şerh düşelim çünkü dizinin ilk beş bölümünü izleyenlerden birisi –ismini asla veremem-, dizide bir elma suyu olacağını söylüyor. Sadece bu, beklediğimiz şekilde olmayacakmış.
Kitabı okumayanlar içinse şöyle toparlayayım, açıklanan bölüm isimleri sebebiyle ikilinin tanışmasının, beşinci bölümde gerçekleşeceğini düşünmek için çok fazla sebebimiz var. Çünkü altıncı bölümde yaşanacak olanların vuku bulması için, Geralt ve Yennefer tanışmış olmalı ve ilk üç bölümde tanışacaklarına yönelik herhangi bir bilgimiz yok. Şimdiye kadar gösterilen sahneler ve servis edilen fotoğraflardan ise beşinci bölümde Yennefer’in ilk iki tanıtım filminde gösterilen maskeli kostümü giyeceği kesin gibi. Bu da ikilinin tanışmasının Son Dilek’tekinden farklı bir ortamda gerçekleşeceğini düşündürüyor.
Yennefer tanışmasına elma suyu bilgisi ve sadece Son Dilek’te yer alan başka bir karakterin oyuncu seçiminin yapılmış olması sebebiyle bir şerh düştük ama Cirilla için –maalesef- düşemeyiz. Geralt ile Ciri’nin, kaderin oyunlarını bir kenara bırakırsak, ilk tanışmaları, Ciri henüz altı yaşında iken gerçekleşiyordu. Ama bu da gıyabında bir tanışma idi o yüzden haydi bunu da geçelim, resmiyete gelelim. İkilinin resmi tanışması ise Brokilon dolaylarında, Ciri, aşağı – yukarı 12 yaşında iken yaşanıyordu. Fakat üç tanıtım filmi, birçok görsel ve hazırlanan karakter tanıtımlarından sonra, dizide durumun böyle olmayacağını kesin olarak biliyoruz.
İlk olarak Ciri, kitaplarda olmayan bir şekilde, doğrudan büyükannesi Calanthe tarafından Geralt’ı bulmaya gönderilecek –ki bu da doğrudan kader kılıcının bir yönünü es geçmek demek. Durum böyle olunca, ikilinin Kaer Morhen macerasına kadar pek çok olayın askıya çıkartılacağı yorumunda bulunabiliriz. Nitekim bu durum, Yennefer ve Cirilla’nın tanışmasını da etkileyebilir. İkinci olarak ise Geralt, Brokilon’da bulunmayacak. Cirilla için, yepyeni bir tanışma hikâyesi söz konusu. Bu da bizi, yapılan en köklü değişikliğe ulaştırıyor:
4. Cirilla Fiona Ellen Riannon
Cirilla’yı gördüğümüz yerlerden, başından geçenlerin büyük bir kısmına kadar, dizide yapılacak olan büyük değişiklikler söz konusu. Şu an bildiklerimizden yola çıkarak bunları özetlemeye çalışacağım.
Kitaplarda Ciri’yi, bir eksik bir fazla 12 yaşına kadar sadece bir kere, o da sadece bir isim olarak görüyorduk. Dizide ise ilk bölümlerden itibaren prensesin hayatına dalış yapacağız. Bu da kendi başına yeni olaylar, yeni diyaloglar ve yeni karakter özellikleri demek zaten.
Ciri’yi canlandıracak olan Freya Allan, şu an 19 yaşında. Dizide biraz küçültseler, çekimler başladığında da zaten 17 yaşındaydı desek; en fazla 14 – 15’e kadar kurtarabileceğiz sanıyorum ki. Yani Ciri dizideki olayların başlangıcında, kitaplar bittiğinde olduğu yaştan da daha büyük olarak karşımıza çıkacak. Bu, dizinin yaptığı en köklü değişiklik olabilir. Tabii oyunları oynayanlar, oyunlarda Ciri 20’li yaşlarında olduğu için bu durumu garipsemeyebilirler. Ancak oyunlar, kitaplardan sonrasını anlatıyordu ve Ciri’nin kitaplardan daha büyük olması normaldi. Dizide ise kitaplarda gördüklerimizden öncesi anlatılacak ve Ciri yine de kitaptakinden daha büyük olacak.
Bu tercihin yapılmasının pek çok sebebi vardır mutlaka, kitaplarda Ciri’nin yaşayacakları düşünüldüğünde 18 yaşını geçmemiş bir oyuncuyla bu sahneleri çekmek sıkıntı çıkartabilecektir veya biri küçük, biri büyük iki farklı oyuncu seçelim deseler, seyircilerin ilk sezonda gördüklerinden farklı bir karakteri benimsemesi zor olabilecektir vb. Bunlar benim aklıma gelen ilk şeyler. Haklarını teslim edip, kafamda mantık dâhilinde makul bulup, durumu olduğu gibi kabul ederek yoluma devam etmek istiyorum.
Ama bir yandan da işte, Cirilla’nın yaşı, kendisiyle birlikte, seride içimize dokunan bir çok şeyi de değiştiriyor. Kitap spoiler’ı olmasın diye daha fazlasını söyleyemem! Ancak belirli bir birbirine koşma sahnesi hatırlayanlar, bir de üzerine dizinin ilk sezonunun son bölümünün ismi olan “Daha Fazlası”nı düşünürlerse, beni anlayacaklardır. Yine de daha diziyi izlemedik, bir umuttur. Etmeyin, vicdansız senaristler!
Tamı tamına on altı hafta boyunca benimle birlikte seyahat ettiğiniz için sizlere kalbimden kocaman teşekkürler yollayarak, yazıyı sonlandırıyorum. Yolculuğun başından beri aramızda bulunmayanlar veya son dört gün kala şöyle tekrar bir bakmak isteyenler varsa, yazının sonunda önceki yazılar, tam liste, linkleriyle ekli duruyor. Hype Treni de böylece, son durağına ulaşıyor. Fakat bu bir elveda değil, biliyorsunuz; bir şey biter, bir diğeri başlar.
Va’esse deireádh aep eigean, va’esse eigh faidh’ar.
——————————————————————————-