Sully, Chesley “Sully” Sullenberger isimli bir yolcu uçağı kaptanının 2800 metrede iki motoru birden iptal olan uçağı suya indirmesini ve bundan sonraki süreçte Amerikan halkı tarafından kahraman ilan edilirken yetkililer tarafından hatalı hamle yapmakla yargılanmasını anlatıyor. Sully’nin sahip olduğu konuya benzer konuya sahip filmler Amerikan piyasasında bir kaç adım önde başlarken geri kalan global pazarda en azından bir adım geriden başlar ilgi kazanmaya.
Çünkü başkarakterin başarımının vurucu etkisi genelde Amerika Birleşik Devletleri sınırları içinde yankı bulmuştur. Amerikan ideallerine sahip kurgu olmayan bir kişilik kendi içinde yaşadığı etik çatışmasını en ideal yolla sonlandırır. Ancak işin sonunda kendisini hata yapmakla sorgulayan yine Amerikan ideallerine sahip merciler olur. Çift taraflı çıkarıma sahiptir bu tip filmler. Aslında Amerika’nın vatan severliğinin çarpıklığına tutulan bir aynadır da. Çünkü geçmişi incelediğinizde Amerika’nın kendi ideallerini sorgulamak durumunda kalmaktan hiç kurtulamadığını görürsünüz.
İşte bu kısır döngü, bilinçli Amerikan halkının ortak derdi iken o coğrafyanın dışında kalan insanları pek de enterese etmez. Kendi coğrafyasında sırf sorduğu soru yüzünden bile ilgi gören, ilgiyi hak eden filmler coğrafya dışında anlaşılması zor görece sıkıcı bir yapıta dönüşür. Sully’nin yönetmeni -eskinin jönü yeninin usta yönetmeni- Clint Eastwood‘un filmlerinden American Sniper‘ı bu duruma örnek verebiliriz mesela. Amerikan nişancısının, Sully’dekine benzer etik çatışmasını farklı koşullarda gerçekleştirdiği American Sniper, Amerika’da büyük ilgiyle izlenmiş, Oscar’a aday gösterilmiştir. Ancak Amerika dışında sıkıcı bulunmuş ve hatta propaganda olmakla eleştirilmiştir. Sully’nin başrolü Tom Hanks‘in bu kaderi paylaşan Captain Phillips filminden de benzer çıkarımları yapabiliriz.
Yine de bu, Amerikan kahramanlarını merkeze alan her filmin aynı kaderi paylaşacağı anlamına gelmez. Senaryo’nun gerekli yerlerine biraz evrensellik serpiştirdiğiniz zaman ya da derdinizi spesifik şekilde göstermekten çekinmediğiniz zaman ortaya her coğrafyada sevilebilir bir film çıkarabilirsiniz. Yine filmin yönetmeni Clint Eastwood’un filmlerinden biri J. Edgar‘ı bu sefer pozitif yönden duruma örnek verebiliriz. Tom Hanks’in de Bridge of Spice‘ı bazı aksi yorumlarla karşılaşacağıma emin olsam da bence örnek verilebilecek bir film.
Amerika’da ve ülkemizde 9 Eylül günü vizyona girecek Sully’nin konuştuğumuz iki kaderden hangisine sahip olacağı merakı beni bunlardan bahsetmeye iten şey. Çünkü ortada Spielberg-Hanks ikilisinden bile daha çekici gözüken Eastwood-Hanks ikilisi var. İkisi de idealler üzerinde daha önce çok durmuş iki sanatkar olduğundan Sully’nin yapım sürecinde ortak bir dil kurup dertlerini evrenselleştirebildikleri umudundayım. Beni heyecanlandırarak yazıyı kaleme almama neden olan, filmin IMAX fragmanı da benim umuduma dayanak olacak nitelikte. Onu da şuraya iliştirelim.
Başrolünü Tom Hanks‘in üstlendiği, eşlikçiliğini Aaron Eckhart‘ın yaptığı, yönetmen koltuğunda ise beni çok kez şaşırtan Clint Eastwood‘un oturduğu Sully, 9 Eylül 2016‘da vizyona girecek.