True Detective’in ilk sezonu, pek çok kişiye göre, Amerikan televizyon tarihinin en iyi işlerinden biriydi. Cary Fukunaga’nın yönettiği, Nic Pizzolatto’nun yazdığı ve başrollerini Woody Harrelson ile kariyerinde çok acayip bir rönesans yaşamakta olan Matthew McConaughey’nin paylaştığı ilk sezon; özel bir şeydi gerçekten de. Eşsizdi. Hatta o kadar özel ve eşsizmiş ki, yazar Nic Pizzolatto dahi tekrar yakalayamadı aynı sihri.
Buralarda da yazmıştık, True Detective’in ikinci sezonu bize çok güzel birkaç müzik ve bir iki dikkat çekici performans sunmak haricinde pek de bir şey bırakmadı bizlere. Genel olarak en büyük problem, Pizzolatto’nun fazlasıyla ağdalı ve gerçekçilikten uzak monologlarını, Harrelson ve McConaughey kadar sağlam satacak oyuncuların ikinci sezonda bulunmamasıydı. Rachel McAdams iyiydi, Colin Farrell fena değildi ama büyük ölçüde olmadı, ikna edici değildi sezon.
Bununla ilgili farklı kişiler üzerine sorumluluk aldı, örneğin HBO’nun yöneticilerinden Michael Lombardo, “Ben biraz fazla patronluk ettim sanırım, çok baskı uyguladım” dedi mesela. Nic Pizzolatto da, kendi yorgunluğundan, tükenmişliğinden dem vurdu. Sorun her neyse, Amerikalı yazarın hevesini baya kırmış gözüküyor. Zira The Hollywood Reporter’a göre, Pizzolatto’nun HBO ile 2018’e kadar kontratı var, ancak kendisi True Detective yazmak istemiyor.
Denilene göre Pizzolatto daha geleneksel bir dizi yapmak niyetinde. Hatta kendisi, Vulture’a verdiği bir demeçte “Sabit setler, düzenli aktörler, yardım etmesi için getirebileceğim birkaç kişi, ben orada olmayayım her saniye yeter.” Demişti. Bu tükenmiş bir adam değilse, nedir bilmiyorum. Açıkçası ikinci sezondan sonra zaten True Detective’in bir daha denemesi taraftarı değildim. Pizzolatto’nun genel tükenmişliğini görünce iyice emin oldum. Bence True Detective hayranları, diziyi tek sezonluk, mini bir dizi olarak hatırlasınlar artık. İkinci sezon da yokmuş gibi davranalım, üçüncü sezon da gelmeyecekmiş varsayalım!
