Nic Pizzolatto’nun yazdığı ilk True Detective sezonu o kadar iyiydi ki, sadece TV tarihinin uzun süredir görmediği çapta bir fenomen yaratmakla kalmadı; aynı zamanda başrolü Matthew McConaughey’in kariyerini resmen bir çıt yukarıya taşıdı. Bu sebepten dolayı herkesin ikinci sezondan beklentisi büyüktü. Kadro açıklandıkça daha da delirdi cümle alem. Colin Farrell, Rachel McAdams, Vince Vaughn ve Taylor Kitch şahane bir kombinasyondu. İnsanın aklı çıktı çıkacaktı.
Sonra dizi geldi, izledik… Çok beğenmedik. Kimse çok beğenmedi yani. Seven bile makul şart ve önermeler dahilinde, “Abi tabii bir ilk sezon değil, ama” ile başlayan cümleler ile seviyordu. Hiçbirimizin aklını başından almadı ikinci sezon ve buna paralel olarak herkesin aklında aynı soru canlanmaya başladı: Üçüncü bir sezon olmalı mıydı? True Detective üçüncü bir hikayeyi kaldırabilecek miydi? Hak ediyor muydu? Biz hak ediyor muyduk bunu?
Hak meselesi nasıl olur bilmiyoruz, ama üçüncü sezonun varlığı konusunda anladığımız kadarıyla %99’a varan bir ihtimalden söz etmek sanıyoruz artık mümkün. HBO’nun Yayın Akışı Başkanı Casey Bloys geçtiğimiz günlerde verdiği bir konferansta True Detective üçüncü sezonun resmi yeşil ışık almasına çok yakın durduklarını söyledi. Nic Pizzolatto’ya bu sefer senaryoyu yazması için daha fazla vakit tanıdıklarını söyleyen ve bunu da ikinci sezonu yaparken çıkarttıkları derslere bağlayan Bloys, aynı zamanda işin mutfağında Deadwood’un yaratıcısı David Milch’in de bulunacağını resmen duyurdu.
Yalnız Bloys’un paylaştığı en büyük haber kesinlikle bu değildi. Amerikalı yönetici, üçüncü sezonun yıldızının –ya da en azından, yıldızlarından birinin– Mahershala Ali olacağını duyurdu. Geçen sene Moonlight’taki performansıyla Oscar’ı kazanan Ali, TV dünyasına yabancı bir aktör değil. Kimimizin gönlüne The 4400’deki unutulmaz performansıyla dokunan Ali, Luke Cage ve House of Cards gibi çiçek tanesi yapımlarda da daha önceden dizi dünyasını tatmış bir adam. Şimdi Oscar kaşesiyle oynayışı farklı olacaktır tabii ki. İyi seçim gibi duruyor, siz ne dersiniz?