Twilight’ın yirmi birinci yüzyılda yazılmış en kötü romanlardan biri olduğu konusunda mutabık mıyız? Ben iki gözü olup, daha önceden de yazılı bir şeyler okumuş herhangi bir kimsenin aksi bir kanaat sahibi olabileceğine inanmıyorum. Derinlikten yoksun karakterlerin, niteliksiz diyaloglar ve gerçekten bir ıslak rüyadan fırladığı bıraktığı kokudan belli olan hikayeyle birleşmesinden doğan bu serinin berbatlık tahtında kapışabileceği tek bir isim var; o da bir Twilight fan-fiction’ı olarak doğduktan sonra tekrar şekillendirilen Fifty Shades of Grey serisi.
İşte o Twilight’ın dünyaya gelip, başımıza “aşk üçgeni merkezli genç yetişkin edebiyatı” janrını bırakması ve Fifty Shades of Grey gibi musallatlara dolaylı olarak sebebiyet vermesinin üzerinden 10 yıl geçti. 5 Ekim 2005’te yayınlanan ilk Twilight romanı artık orta okul çağında, ve yazarı Stephenie Meyer bu yıldönümünü özel bir yeni roman ile kutluyor: Life and Death: Twilight Reimagined. An itibariyle satışa sunulmuş olan bu romanın özel bir tarafı da var.
Life and Death, birebir Twilight hikayesini anlatıyor. Tek bir farkla. Temel karakterlerin cinsiyetleri tamamen değişmiş vaziyette. Bella Swan’ın adı, Beau Swan olmuş (Bella İngilizce’de artık ekseriyetle ad olarak kullanılan, eskiden kadın olarak da geçen bir kelime, Beau da erkek için öyle). Edward’ın yeni ismi Edythe, Jacob’ın adı da Julie. Meyer bu değişikliği tamamen “Bella’nın zordaki bir prenses” değil, sadece “zordaki bir insan” olduğunu kanıtlamak için yaptığını söylüyor.
Diyor ki, “Hikayede ilerledikçe kişilikler biraz farklı olduğu için değişiklikler artıyor, ama başlangıç çok benzer ve aslında da aynı hikaye, çünkü bu bir aşk hikayesi ve kimin erkek kimn kız olduğunun bir önemi yok. Yine de işler yoluna giriyor”. Ben açıkçası Bella Swan ile ilgili böyle bir eleştiri olduğunun farkında değildim. Ama demek ki varmış, ve demek ki Meyer aksini kanıtlama ihtiyacı hissetmiş. Benim anlamadığım şey şu, yazdığın yeni kitabı tanıtırken, “ya eskisinin aynı işte rahat olun” demek nedir? Evet, öyle olsun madem, niye okuyalım? Ben böyle bir projeden, cinsiyet değişimiyle gelecek nüanslar üzerine çalışmasını beklerdim açıkçası. Ama tabi, nüans Meyer’in lügatında olan bir kelime de değil elbette…