3. Basitleştirilmiş Görüş Açıları
Elimizdeki şey, aslında çok kompleks, çok tartışılan bir şey. Bir tarafta otoriterliğini kimsenin tartışmadığı bir lider var. Bu bir tiran, bir diktatör. Hatta diktatör hafif kalır, Al Fayeed ailesi anladığımız kadarıyla birkaç nesildir başta. Bunlar kral, sultan kişiler. Siz böyle bir aileyi alıp, Arap Baharı’nın ortasına oturtuyorsunuz. O kadar fazla kompleks hikaye örgüsüne olanak var ki bu ikilinin çarpışmasında, aklınız durur.
Mesela tutun Arap Baharı’ndan Suudi Arabistan neden etkilenmedi diye sorun, ya da neden Kaddafi, Esad ve Saddam gibi liderler aforoz edilirken, bazı diktatörlerin okey olduğunu inceleyin. Mesela halk Al Fayeed’in gitmesini istesin, ama bir şekilde Al Fayeed ailesi gücü elinde tutmaya devam etsin. Bunun arkasından Game of Thrones vari bir entrika yumağı çıksın. Ya da öyle yapın ki, “yok burayı ancak krallık paklar” diyebilelim, böylece Bassam “ülkeyi mi yönetsem, kaçıp mı gitsem” ikilemini yaşarken, biz de katılalım.
Onun yerine Tyrant’ın bu arka plan ve bu yönetim biçiminden anladığı “özgürlük yok ama ekonomi iyi” kıvamında. Ya sevgili Raff, Gordon ve Wright, bir gün Kazlıçeşme’de mitinge denk gelirseniz oradaki amcalar da bunu söylerdi size, siz bunun dizisini niye çektiniz? Yok efendim GDP çok yüksekmiş de, bakın Suriye’de silahlar Abiddin’de havai fişekler patlıyormuş da, e ama özgürlük yokmuş? Ya ben bunun ne ikilemini yaşayacağım, ne özgürlük mücadelesine bir sempatim var, ne de bulunmadığım ülkenin artan ekonomisine. İkisinin de faydasını zararını göstermedin ki?
4. Alkışlanacak Denli Zayıf Hikaye
Bir hikaye iki sebepten zayıf olur. Birincisi, kurduğu mantığın hatalı oluşundan kaynaklanan bir zayıflıktır. Sen “bakın bu adam uçuyor” dedikten sonra eğer gökdelenin tepesinden düşen bir kadını gösterir, adamı da “ah niye kurtaramadım ben onu” diye triplere sokturursan, izleyici de sana sorar “e niye uçup kurtarmadın?” diye. Bunun farklı varyasyonları da olur. Eğer bir karakterinin söylediği bir lafı izleyiciye çok zeki diye sunuyorsan, ama o laf zerre mantıklı değilse; senaryon zayıflaya zayıflaya saydam kıvama gelmiş demektir.
İkinci zayıflık çeşidi ise sonucunda tahmin edilebilir olmayı doğurur. Senin yazdığın hikaye örgüleri klişelere ölümüne bağlı kalıyorsa, diyalogların odunluktan odun beğenip izleyiciye kendini Belgrad ormanındaymış gibi hissettiriyorsa biraz dikkatli insanlar senin karakterlerinin ne diyeceğini sen yazmadan önce tahmin ederler. Bunun ileri ve daha sorunlu bir versiyonu, kimin ne yapacağını önceden bilmektir.
Tyrant’ın iki maddede de korkunç günahları var. Örneğin bir sahnede Bassam, “dövme abi şu adamı, düğüne davet et o zaman düğüne saldıramaz” diyor. Jamal etkileniyor, dayağı yemekte olan adam “Vay arkadaş planımızdaki boşluğu buldu” diyor, sonra da pıtı pıtı düğüne geliyor, böylece saldırı da olmuyor? Neden? Gelmesin düğüne? Ama işte siz o sahneden sonra hem “E abi ne saçma plan bu” diyorsunuz, hem de düğün sahnesi birebir gözünüzün önüne geliyor.
5. Abartı Diyaloglar ve Sahneler
Bölümün sonunda bir diyalog var. Bassam’ın 19 yıllık karısı Molly, her ataerkil dizide olduğu gibi burada da kadınların birincil vazifesi olan “darlama” sanatını icra ederken, aşağı yukarı şöyle bir diyalog yaşanıyor. Çok hafif bir spoiler vereyim, Bassam çocukluk travmalarını tekrar yaşadığı ve aklına kötü şeyler geldiği için ailesini sebepsiz yere “hadin gidiyoruz” diye toplamış, bu sırada ergenlik yapan oğluna da iki tokat aşk etmiştir.
“Barry ne olduğunu anlatır mısın bana?”
“Şimdi değil.”
“Ne demek şimdi değil? Hep böyle yapıyorsun. Benimle hiçbir şey paylaşmıyorsun. Her şeyi içinde yaşıyorsun ve bu bir mesafe yaratıyor. Çok içine kapanıksın ve bundan nefret ediyorum. Bana ne olduğunu açıklamalısın.”
“Şimdi değil.”
“Allah kahretsin Barry. Seninle 19 yıldır evliyim. Artık kim olduğunu bildiğimden emin değilim. Hiç biliyor muydum, ondan da emin değilim…”
Ya ablacım SEN MANYAK MISIN? 19 senedir evli olduğun birine şu saatte “her şeyi içine atıyorsun” tribi mi atılır? Adam belli ki böyle bir insan, geride kalan 19 senenin yarattığı izlenim iki tokat ve iki günlük garip bir seyahatle mi bozuldu? Hayır dizinin başında mutlu aile portresiydiniz hani? Bu nasıl uç bir diyalogdur, kim yazdı bunu? Zaten baktım, abla Cesur ve Güzel oyuncusuymuş. Hazır pembe dizisi oyuncusu bulduk, öyle yirmi yıllık hissi yirmi saniyelik diyalogda anlatan bir sahne yazalım mı dediniz? Bir değil, iki değil, üç değil ki bu? Her yer abartı diyalog, her yerde bir gariplik… Ne menem şeymiş yani…