Rhys Frake-Waterfield, Winnie the Pooh: Blood and Honey için Disney istese tek kalemde bizi harcardı diyor.

A.A. Milne’nin eserinin telif süresi dolup da karakterin ve hikâyenin haklarının halka geçmesiyle mümkün olan Winnie the Pooh: Blood and Honey filmini izlemiş miydiniz? Hani yönetmenin, süre dolar dolmaz, başından beri bu anı bekliyormuş gibi kolları sıvadığı o slasher filmi. İşte o Rhys Frake-Waterfield, bütün süreç boyunca Disney’in öfkesini üzerine çekmekten korkmuş.

Winnie the Pooh: Blood and Honey
Winnie the Pooh: Blood and Honey

Rhys Frake-Waterfield bu konuda şöyle söylüyor:

Eğer isteselerdi Disney bizi kapatabilirdi. Yani şirket o kadar büyük ki her şey bir anda gidebilirdi. “Sana dava açıyoruz ve kitabı sana fırlatacağız. Seni yasal olarak bağlayacağız ve bu iş oraya gitmeyecek.” diyebilirlerdi. Yüzde yüz her şeyi yapsak bile işin sonunda dava açmaları riski vardı ama yapmadılar.

100 bin dolar gibi “düşük” bir bütçeyle çekilen film, 16 Metascore’u ve 2.9 IMDB ortalamasıyla yine de gişede başarı elde edip ikinci film için onay aldı. Hatta neredeyse hazır olan ikinci filmden kareleri ve seriye dâhil olan Tigger’ın nasıl göründüğüne göz atmak isterseniz şuraya tıklayabilirsiniz.

Daha önce bu kafada bir film yapılabiliyor olmasını da film çıktıktan sonra ne bekleyip ne gördüğümüzü de konuştuk ama çocukluk kahramanlarının eli baltalı seri katillere dönüşmesinin, zamanının hayranlarını ve şimdiki muhtemel hayranların ebeveynlerini rahatsız etmesi ihtimali üzerine dururken, uzun süre hakları elinde bulunduran Disney’i rahatsız etme ihtimali üzerinde hiç durmamıştık. Sonuçta bütün duygusallık bir yana, bu karakterler sürekli Disney çatısı altında göz önüne geliyordu. Hâliyle Disney, “ürünlerinin” karanlık temalara konu edilmesinden rahatsızlık duyabilirdi.

Winnie the Pooh: Blood and Honey serisi yakın gelecekte daha çok tartışma doğurabilir.
Winnie the Pooh: Blood and Honey serisi yakın gelecekte daha çok tartışma doğurabilir.

Winnie the Pooh: Blood and Honey 2 yolda olup bir yandan da aynı ekip tarafından Bambi ve Peter Pan filmleri geliştirilirken; şimdilik bu durum sadece yönetmenin korkusu olarak kalmış gibi görünse de ilerde bu tip filmlerin biraz daha rağbet görmesi veya sadece daha çok gündeme gelmesi halinde, korku sineması kendine iyice deşeleyeceği yeni bir konsept bulmuş olabilir ve o zaman rahatsızlık sesleri oldukça yükselebilir. Ya da tam tersine; sermaye sahibi için bu durum daha çok kazanç anlamına gelebilir ve büyük stüdyolar da sırayla bu işe girişebilir. Günün sonunda bu durum korku filmlerinin gidişatında bir dönüm noktası olabilir. Ne dersiniz?

Author

Sabah kuşağı çizgi filmleri müdavimi.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.