3. Samimi bir oyun firması olarak CD Projekt RED
CDPR’in tek fikri mülkü hakkında bir hayli konuşmuş olduk (merak etmeyin bir diğeri de sonunda yolda!) ama firmaya karşı oyun camiasındaki saygının büyük bölümünün sebebi başarılı oyunlarından ziyade firmanın çokça defa altı çizilen prensipleri. DRM ve mikroalışveriş konularına yaklaşımları kadar bu meselelerde ortaya koydukları örnek hareketlerle de takdir ediliyorlar. İlk Witcher oyunu Atari ile yapılan dağıtım anlaşmasının bir sonucu olarak DRM korumalıydı. İkinci oyunda DRM’i tekrar deneseler de sonrasında geri adım attılar ve nihayet son oyunda inandıklarına sadık kalıp Steam satışları hariç oyuna hiçbir koruma eklemediler.
Her aşamada yapımcılar hatalarından bir şeyler öğrendiler ve şirket olarak nerde duracaklarına dair gerçek fikirlerini keşfettiler. Artık onlara göre DRM gereksiz bir unsur, çünkü her oyun –daha belki piyasaya sürülmeden- “crack”lenip bir korsan versiyona kavuşuyor. Firmanın kafasındaki temel fikir “kullanıcı dostu” olmak. Ouncularla empati kurmanın zor olmadığını ve hedeflediklerinin karşılıklı anlayışa ve güvene dayalı bir şirket-oyuncu ilişkisi kurmak olduğunu dile getiriyorlar. (Daha önce duymadıysanız gog.com’a bir göz atın, site CDPR’ın kafasındaki ilkelerin ete kemiğe bürünmüş hali adeta) Aynı zamanda şirketin kurucu ortaklarından da birisi olan oyun geliştiricisi Iwinski “Bir geliştiriciyi hiçbir şey oyuncuların ortaya koyduklarıyla eğlendiğini görmesi kadar mutlu edemez.” diyor. Bu cümle şimdilik stüdyonun sembolize ettiklerinin bir özeti.
4. Sağlam Atılan Gelecek Adımları
Üç oyun da çok olumlu tepkilerle karşılaştı ve her yeni oyun çıktığında bu durum satışlara olduğu kadar oyunun kritik değerlendirmelerine de gözel görülür şekilde yansıdı. Bu başarıyı ortaya çıkaran en önemli etken ise başarının etkisinde kalınıp yeni bir devam oyunu için acele edilmemiş olması. Bunu söylerken iki yan oyunu dikkate almıyorum, onu belirteyim. İçtenlikle diyebilirim ki yeni kurulan bir Avrupa firması için böyle bir çıkış yapmak büyük bir başarı; özellikle de diyaloglarla dolu ve arkasını Slav kültürüna ait fantastik romanlara dayamış bir oyun söz konusuysa. CD Projekt RED böyle bir oyunla yola çıktı ve The Witcher’ın ismini gelmiş geçmiş en iyi RPG’lerden biri olarak dünyaya duyurdu.
CDPR Wild Hunt’ı “Geralt’ın yer aldığı son oyun” diye tanıtmayı seçti. Bu ifade The Witcher’ın oyun dünyasındaki sonunu belirtmiyor, aksine çaktırmadan tersini ima ediyor. Firma gelecekte büyük ihtimalle sancak gemileri olan isme geri dönecektir, ilerdeki planları ne kadar başarılı olursa olsun. Seriyi şu anlık bulunduğu zirvede bırakmak ise tartışmasız en uygun karar geliyor kulağa. Zaten ismi çizgi romanlarla, yeni kitaplarla ve kim bilir daha nelerle yürüyeceğinden Geralt için endişelenecek de hiçbir sebep yok ortada. Yani anlayacağınız şimdilik Withcer’la yollarımız ayrılsa da her şey yolunda yürüyor gözüküyor!
Katıldığınız ve katılmadığınız noktalar neler? Yorumları bekliyoruz!