Wonder Woman’ın yeni orijin fragmanını izlerkenki hislerimi size az çok naklen aktarayım: En başından, fragmanın açılışıyla birlikte “Yahu Allah Allah, bu ne insanilik?” dememden itibaren. Çünkü gerçekten de saçma sapan, tutarsız bir insaniyet var oralarda. Anlıyorum, Diana’nın hırsı ve askeri disiplinini göstermek istiyorsunuz, ama biraz da düşünmek lazım –diye geçiriyorum içimden– bunlara çok fazla ehemmiyet vermek, karakterin kelimenin tam anlamıyla bir ilah olduğunu küçümser biraz.
Sonra işte Diana tepelerden balıklama dalışlar yapıyor, oklar üzerinden slalom atlamalar gerçekleştiriyor; ve içimden geçiriyorum ki: Evet, bizim gerçekten de şöyle artistik jimnastik tadında aksiyon sekanslarına ihtiyacımız var. Genelde süper kahraman arenasında yıllardır üçgen vücutlu erkekler ve robotların dövüşmelerini izliyoruz. Wonder Woman’ın bu tip aksiyon sahneleri olması çok şık.
Sonra tam böyle bir karartı kaplıyor içimi. Yani n’apıyor koskoca Wonder Woman, “Vay arkadaş cihan harpteymiş, kılıçları kuşanak da nerede düşman varsa orada bitirek” tadında mı kaçıyor Paradise Island’dan? Niye böyle bir insani meseleye karışıyor? Bir elçilik durumu yok mu? Yoksa Wonder Woman’ın o müthiş barış elçisi olan savaşçı ikilemini işlemeyecek mi film? Biraz israf değil mi? E kötüsü kim filmin? Ares mi?
Derken derken… İşte son dakikada Hans Zimmer ve Junkie XL‘in gerçekten insan tokatlayan, roketatar minvali girişiyle hâlâ dişlerimizi tek vuruşta elimize döken muhteşem şarkısı “Is She With You?” giriyor. Orada tav ve teslim oluyorum. Yani gerçekten, keşke hiç fragman yapmasa Warner Bros. Sadece o şarkıyı arka plana alıp, Wonder Woman’ı sağa sola şık bir biçimde kayar ve adam pataklarken gösterseler.
Hatta… tüm film böyle olsa çok şahane olmaz mı ya?
Her neyse, fragmanımız şu şekilde geek alemi. Afiyet bal şeker olsun.