X-Men: Days of Future Past’ın Cevaplandıramadığı 7 Mantık Hatası

X-Men serisinin devamlılığı zaten ayvayı çok uzun süre önce yemişti. İlk üç film, devamlı ileri gittiğinden, kendi içerisinde bir tutarlılığa sahipti. Olay örgüsü de basitti zaten. İlk film Wolverine ve Rogue’un X-Men’e katılışını ve Charles Xavier ile birlikte Magneto’nun herkesi mutantlaştırma planına karşı mücadele etmelerini konu alırken, ikinci film X2 hem X-Men hem de Brotherhood’un Stryker’a karşı savaşını anlatıyordu. Üçüncü film ağırlıklı olarak mutantları “iyileştiren” bir serumu ve Dark Phoenix hikayesini ele alıp, Jean Grey’in ölümüyle sonlanıyor, sonunda Charles Xavier de Hakk’ın rahmetine kavuşuyordu.

Sonrasında ise işler karışmaya başladı. Filmler bir ileri, bir geri gittikten sonra ortaya tonla devamlılık hatası çıktı. Bunların bir bölümünü Days of Future Past bu karışmış zaman çizelgesini komple resetleyerek sildi, eyvallah. Fakat bazı kritik mantık hataları, hâlâ seriyi takip etmek isteyenlerin kafasını karıştırmaya devam ediyor. Filmleri üst üste izlerseniz, bazı hatalara yine de denk geleceksiniz. En acayip 7 tanesini şöyle listeledik. Buyurun.

1. Charles Xavier’ın Hayatta Olması

X-Men: The Last Stand’in sonunda Xavier’ın ölmüş olduğunu görmüştük hatırlayacağınız üzere. Last Stand’in son sahnesinden anladığımız Xavier’ın bilincini başka bir vücuda aktardığı yönündeydi, zira o sırada tipi gösterilmeyen bir hastanın yanı başında olan Moira MacTaggert, bir anda Xavier’in sesini duyunca irkiliyordu. Ne The Last Stand, ne de Profesör’ü sonunda gördüğümüz The Wolverine filminde Xavier’ın nasıl hayatta olduğuna dair zerre bir açıklama getirilmedi. Last Stand’in sonunda adamın vücudunu atomlarına ayırdılar (Serkan Özay’a düzeltme için teşekkürler!), yani bilinci başka bir vücuda geçirdiyse dahi, Xavier gibi gözükmemesi gerekiyordu. Yok o yataktaki ikiz kardeşiyse, tekerlekli sandalyede olması saçma. Ne oldu, nasıl oldu, niye oldu? Açıklama yok.

2. Wolverine’in 1973’te Vietnam Savaşı’nda Olması Gerekiyordu

Wolverine’in bilinci, genç hâline geri döndüğünde bir mafya babasının kızıyla yatakta çırılçıplak hâlde buluyordu kendisini. Evet, X-Men’in kadın hayranlarının Hugh Jackman’ı çıplak görmek için yaratılan herhangi bir bahaneye memnun olacaklarını biliyoruz ve buna saygı duyuyoruz, eyvallah. Ama X-Men Origins: The Wolverine açık ve net bir biçimde, Logan’ın o dönemlerde Vietnam Savaşı’nda çarpıştığını gösteriyordu. Film içerisinde tek bir replikle bu durum çözülebilirdi, ama bahsi dahi geçmedi.

3. Bolivar Trask The Last Stand’de Bambaşka Bir Aktör Tarafından Canlandırılıyordu

Dikkatli X-Men izleyicileri aslında bu hatanın çok, çok uzun zamandır farkındalardı. The Last Stand’de Amerikan başkanının kabine üyelerinden biri de Bolivar Trask’ti ve siyahi aktör Bill Duke tarafından canlandırılıyordu. Halihazırda var olan saçmalıklar iyiden iyiye diz boyuna çıkıyordu anlayacağınız. Zaten 73’te öldürüldüğünü söylüyorsun adamın, bari o zaman siyahi bir aktör tarafından canlandırılmasaydı da aynı isimdeki oğlu falan diyebilselerdi. Aleni bir mantık hatasıydı, film de zaten çözemezdi.

4. “Annem o güce sahip biriyle beraberdi” Derken? Nasıl Yani?

X-Men külliyatına aşina olanlar Quicksilver’ın (Scarlet Witch ile beraber) Magneto’nun çocukları olduğunu bilirler. Days of Future Past’te bu gerçeğe bir sahnede gönderme yapılıyordu. Magneto Quicksilver’a gücünü açıkladığında Peter üzerinde çok durmadan, “Annem o güce sahip biriyle beraberdi” bir ara diyordu. Yazarlar bu ufak göndermeyle çok eğlenmişlerdir şüphesiz ama ima ettiği şey baya kafa karıştırıcı. Zira 1973’te Peter Maximoff en kötü 16 yaşında gözüküyor; bu da 1957 civarında Erik’in Amerika’ya gidip, Peter’ın annesiyle bir münasebet yaşamasına tekabül etmekte. Tamam da, First Class’ten biliyoruz ki Erik o dönemlerde Avrupa’da Schmidt’i avlamaktaydı. Arada mola verip Amerika’da çocuk mu yaptı nedir?