Eğer ödül filmlerinin bir Avengers‘ı varsa, sevgili bayanlar ve baylar, tam olarak karşınızda duruyor. Gerçekten. Daha önce The Big Short’dan bahsetmiştik sizlere. 11 Aralık 2015’te sınırlı sayıda salonda, 23 Aralık’ta ise geniş olarak Amerika’da vizyona sürülecek olan film, belli ki ödüllerin en büyüğüne, en büyük silahlarla oynuyor. Yani, şu kadroya bir bakar mısınız? Brad Pitt var bir kere. Christian Bale var. Ryan Gosling var. Steve Carell var. Melissa Leo var. Marisa Tomei var. Bunların her biri ödül dönemlerini seven isimler.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, kadro Karen Gillan, Hamish Linklater, Rafe Spall, Selena Gomez, Max Greenfield gibi isimlerle doldurulmuş. Filmin baz alındığı kitabı yazan Michael Lewis aynı zamanda The Blind Side ve Moneyball gibi iki Oscar’a aday olmuş filme de ilham vermiş kitaplarıyla. Yönetmenlik koltuğunda da Anchorman’e imza atan Adam McKay oturuyor.
Ha tüm bunlar yetmiyormuş gibi, bir de konu o kadar buram buram Oscar’lık ki, inanılmaz. Bale, Gosling, Pitt ve Carell; 2008’de Amerika’yı –ve beraberinde tüm dünyayı- derin bir ekonomik buhrana çeken mortgage krizini önceden görüp, ona karşı hareket alan dört karakteri oynuyorlar. Film bu noktada da hiç gri falan bir duruş sergilemiyor, fragmandaki kısa dakikalar içerisinde dahi bankaların ağzına ağzına vurmaktan geri kalmıyor.
Görebildiğimiz kadarıyla, çok da hızlı bir temposu var üstelik. Öyle ağlak olmayacak, çok rakamlara takılmayacak, derinlikli çıkarımlar yapmayacak. Kusursuz bir Oscar filmi olacak yani anlayacağınız. Ben bunların hiçbirini yargılamak için söylemiyorum, bilakis, hem Moneyball hem de Blind Side’ı çok sevmiştim, bunun da ton olarak onlara yakın olacağını görebiliyorum. Bu da beni dev mutlu ediyor. Fragman bana büyük umutlar verdi bu film için, siz de bir izleyin bakalım, ne düşüneceksiniz. Buyurun!
PS: Şarkıyı merak eden varsa, Led Zeppelin – When the Levee Breaks.