Bildiğiniz gibi Amazon birçok işe elini atan, devasa bir şirket. Şu günlerde de Amazon Prime Video servisi ile Invincible, The Boys veya yapım aşamasındaki Yüzüklerin Efendisi dizisi gibi, biz geekleri heyecanlandırmayı başaran işlere imza atıyorlar. Geçtiğimiz ay ise yine bizi heyecanlandırmayı başaran bir diziyi, Zaman Çarkı’nı yayınladılar. Zaman Çarkı, kimilerine göre güzel kimilerine göre kötü kimilerine göre ise kitapla alakası bile kalmamış yapım ama bugün, bu konulardan bahsetmeyeceğim. Bugün dizide gördüğümüz, Işığın Çocukları adlı askeri örgütü yazıma konuk alıyorum.
Işığın Çocukları kendilerinden çocuklar diye bahsederler fakat giydikleri üniformalar nedeniyle insanlar genelde Beyaz Pelerinler olarak adlandırır bu örgütü. Kabul ediyorum, Beyaz Pelerinler ismi çok da yaratıcı bir isim değil ama zırhının üstüne bembeyaz bir pelerin giyen insan görsem benim de içimden “Beyaz Pelerinli” demek geçerdi. Bu üniformalarda ayrıca rütbeleri belirtmek için birtakım gümüş semboller kullanılıyor, yani gerçek hayattaki askeri düzen ile benzer yapıda bir anlayış içinde olduklarını söyleyebiliriz. Üniformalar hakkında ise asıl sorum ise şu: O kadar otun, çamurun içinde nasıl bu kadar temiz kalabiliyorlar?
Gelelim, Beyaz Pelerinliler’in dertlerine. Diziden de anladığımız kadarıyla oldukça güçlü olan bu insanların asıl derdi ne ola ki? İlk başta bilmemiz gereken şey şu: Işığın Çocukları, her şeyin katı bir askeri düzenle yönetilmesini isterler ve bu konuda da keçi gibi inatçılar. En büyük düşmanları ise Karanlık Dostları’dır. Nihai amaçları da hâliyle bütün dünyayı Karanlık Dostları’ndan arındırmaktır. Ha, bu uzaktan bakıldığında çok da kötü bir amaç değilmiş gibi duruyor, yani en azından ben öyle düşündüm fakat inançları o kadar güçlü ve uçlardaki, onların masum insanlara da zarar vermelerine yol açabiliyor. Tek Güce dokunan herkesin Karanlık Dostu olduğuna inanıyorlar, bu da bütün bükücüleri Karanlık Dostu olarak görmeleri anlamına geliyor. Bu yüzden de Aes Sedailer ile bir düşmanlık var aralarında. Aralarından bir kişi de çıkıp dememiş ki “Her büken kötü bükücü diye saçma şey mi olur?” Birisi de çıkıp, “Gelin bir Aes Sedai alalım ortamıza, diyelim ki senin kötü bir niyetin var mı? Zaten yalan söyleyemiyorlar, biz de evet ve hayır dışında bir cevap kabul etmeyiz. Bu sayede de Aes Sedailer kötüdür tezimizi doğrularız” demiyor, azıcık sorgulamak gerekiyor bazen işte.
Işığın Çocukları’nın felsefesi, “Hiçbir insanın ışığa getirilemeyecek kadar kaybolmaz” olsa da dizide de gördüğünüz üzere Karanlık Dostu olmanın tek bir cezası vardır, o da mutlak ölümdür. Bu yüzden pek de mantıklı bir yapıya sahip olmadıklarını söyleyebiliriz. İnandıkları bir başka tuhaf felsefe ise “Annenin günahları beşinci nesle, babanın günahları ise onuncu nesle musallat olur.”
Işığın Çocukları’nın tarihi, yirmi dokuz yeni krallığın küllerinden doğduğu, Free Years ismiyle bilinen çağda, 1021’de başlıyor. Yüzyıl savaşları sırasında Lothair Mantelar tarafından kurulan bu örgütün asıl amacı Lothair Mantelar’ın yazdığı Işığın Yolu Kitabını kullanarak, Karanlık Dostları’nı ifşa etmek. İlk başta kendilerini gölgeden savunan Işığın Çocukları, 1111’de ise bahsettiğim askeri düzen ve güce ulaşmayı başarıyorlar. Yeni Çağ’daki ilk ciddiye alınacak başarıları ise Amyrlin Makamı Serenia Latar’ı öldürmeleri ve üzerine de cesedini asmaları. Buradan da aslında hırslarının ne kadar fazla olduğunu görebiliyoruz.
Işığın Çocukları’nın yerleşkesi ise Amadicia’nın Amador kentinde olan Işık Kalesi’dir. Bulundukları bölgenin bir kralı olmasına rağmen Işığın Çocukları, çok fazla siyasi ve askeri gücü elinde barındırdıkları için, Amador’da kraldan daha çok Işığın Çocukları’nın sözleri geçiyor. Buradan da aslında Işığın Çocukları’nın siyasi güçlerini görebilmemiz mümkün. Bir kraldan daha çok söz hakkına sahip olmaları, dizide yaptıklarının arkasındaki dayanağı çok güzel özetliyor.
Dizi demişken azıcık da dizi hakkındaki düşüncelerimi dile getirmek istiyorum. İlk başta Ejder’in hikâyesini izliyor olsak da benim dizide en çok merak ettiğim şey, ejderin kim olduğu değil de Işığın Çocukları ve Perrin Aybara‘nın hikâyesi oldu. Yeni bir dünya keşfediyoruz ve ben bu dünyanın ana hikâyesi yerine, yanda olan hikâyeleri merak ediyorum. Dünyayı bilmeyen birisi olarak benim, ejder ve Aes Sedailer hakkında merak duymam gerekirken bu yandaki hikayelere merak duymam ve Işığın Çocukları hakkında yazı yazmış olmam aslında dizinin en büyük eksikliğini ortaya çıkarıyor. Fakat yiğidi öldürelim ama hakkını da yemeyelim, yan hikâyelere ilgi duydurmak da aslında büyük başarı.
Zaman Çarkı görsel bir düzleme taşınarak, iyisiyle kötüsüyle izleyicilerle buluştu. Ben de elimden geldiğince bu fantastik dünyada bulunan bir örgütü sizlere anlatmaya çalıştım. Sizler diziyi nasıl buldunuz? Eğer bu fantastik dünyaya bu dizi ile giriş yaptıysanız, bu dünya hakkında ilk görüşleriniz neler?