5. The Witcher 3: Wild Hunt

CD Projekt RED’in muhteşem hikâyeleri, inanılmaz potansiyeli ilk iki Witcher oyununda teknik problemler tarafından lekelenmişti, ama bu sefer eminiz, kusursuz bir olgunluk eseri çıkartacaklar. Bu sefer insanlar oyuna hayran olup hatalarını göz ardı etmeyecekler, inanıyoruz ki o hatalar zaten orada olmayacak. Oyun hakkında duyduğumuz her şey bizleri heyecanlandırıyor. Hadi be CDPR!

 

4. Tom Clancy’s The Division

The Division, duyduğumuz en çapı geniş projelerden bir tanesi ve dürüst olmak gerekirse, bugüne kadar bu tatavaları takınan oyunlar arasında bunu en yapmaya yakın gözükeni. O inanılmaz motoruna zaten hasta olduk, ama eğer atışı isabetli olursa saatlerce, günlerce başından kalkamayacağımız bir oyunla karşılaşabiliriz. Ubisoft‘un tek kurşunu var. Umuyoruz ki hedefi vuracak.

 

3. The Witness

Braid ile indie oyunların kaderini komple değiştiren, bir anlamda bugün Sony’nin The Chinese Room’un peşinden koşmasına, Steam’in Greenlight açmasına, 3 kişilik ekiplerin oyunlarının megahit olmasına sebebiyet veren Jonathan Blow‘un yeni oyunu The Witness. Sırf bu yüzden bile heyecanla bekliyoruz. Ama vaad ettiği o muhteşem ada, inanılmaz bulmacalar ve derin bir atmosfer bizi ayrıca baştan çıkartıyor. Ne olursa olsun oynayacağız ve bize öyle geliyor ki ne olursa olsun etkileneceğiz. Braid‘i takip etmek kolay değil. Ama Jon Blow bunun da altından kalkacak gibi duruyor.

 

2. No Man’s Sky

http://www.youtube.com/watch?v=WJLmWV7BF4w

Kimsenin orada olmak istiyormuş gibi gözükmediği VGX’ten bize sorarsanız tek bir bomba çıktı. Ne Telltale’in GoT ve Borderlands oyunları, ne de pek çok beklenen oyunun yeni fragmanları. VGX’i izlemeye değer kılan Hello Games’in No Man’s Sky’ıydı. Şu cümlede koptuk biz: “Gökyüzünde bir yıldız mı görüyorsunuz? Uzay geminize atlayıp o yıldıza gidebileceksiniz“. Tamamen yordamsal yaratılmış bir galaksi, o galakside tüm dünyayla beraber oynamak ve keşfettiğiniz şeylere adınızı vermek… Oyunun hikâyesi, düşmanı, rekabeti olmasına gerek yok. Bu cümledeki keşif hissini verebilsin, biz ona günlerimizi, yıllarımızı yatırmaya zaten hazırız.

 

1. EverQuest Next

http://www.youtube.com/watch?v=cdgPuEl5Nuk

Bir numaram sizi şaşırtmış olabilir. Ama şaşırtmasın. 10 yıla yakın bir süredir piyasadaki bütün büyük MMO’lara bir el atmış biri olarak EQN’in benim için ne anlama geldiğini bilmeniz gerek yargılamadan önce. EQN, Minecraft’a saygıyla eğilip, dünyasını voksel bazı yapmış mesela. Tüm dünyayı. Her şeyi yıkıp, yeniden inşa edebiliyorsunuz. Burası ayrı.

Yıktığınız yerin altından düşmanlar da çıkabiliyor, tüm dünya katman katman. Yanlışlıkla aşağıya düşüp, hiç görmediğiniz düşmanlarla mücadele edebiliyorsunuz. Bu da ayrı.

Tüm yaratıklar kişiliklerine göre kodlanıyorlar ve ortak bir yapay zekaları var. Yani orklar ıssız yollarda eşkıyalık yapmaya programlılar, bir yol çok kalabalıklaşırsa gidip başka bir yola kendiliklerinden gidiyorlar, kışkırtırsanız kalabalıklaşıyorlar, korkutursanız kaçıyorlar. Bu da apayrı.

Ama en önemlisi dünya devamlı inşa oluyor. Bir şehrin kurulması için “Public Quest” çağrılıyor. Dilerseniz odun, dilerseniz maden toplayın, dilerseniz düşmanları bertaraf edin. Bir şekilde quest’in gereksinimlerini tamamladığınızda bir sonraki seviye açılıyor, şehir artık biraz daha büyük. Şimdi de duvar yapma kısmı var ama orklar da çok abarmış. Birileri duvar inşa ediyor, birileri orklara abanıyor. Sonra bir sonraki seviye, şehir tamamlanıyor ama orkların kralı gelmiş. Raid boss, dövülmesi lazım. O da bitince SOE yapımcıları o PQ’yu kapatıyor. Başka bir yerde, başka bir şey açıyor. O şehir de orada kalıyor, içinde vendorlar, bankalar, evlerle birlikte. Yıllarca bu oyunu oynadığınızı düşünsenize? Bir gün “Hatırlar mısın daha Redwind bir kasabaydı ya..” diyebildiğinizi?

EQN MMO’ların tüm tabularını yıkmaya geliyor. DPS-Tank-Healer üçgenine lanet olsun, EQN silah bazlı sınıf sistemi getiriyor, karıştırmanıza izin veriyor. Parkur yapabilmeniz, surat ifadelerinizi oyuna yansıtabilmeniz, inşa mekaniklerindeki incelikler… Şu an çıkması lazım EverQuest Next’in. Hemen şimdi zira biz bir fena oluyoruz ya! SOE! Çıkar şunu!

1 2
Author

Yalnız olduğunu düşünen, ama bunun uzun sürmeyeceğini bilen bir adam. Bir gün Kaliforniya'nın yeşillikleri uğruna Arizona'daki evini terk edip gitti, geri dön çağrılarına da kulak vermiyor.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.