Ne yıldı ama! Yüreğimizin neye dayanıp neye dayanamayacağı test ediliyormuşcasına yoğun ve vurucu bir yıl oldu 2018. Böylesi bir yılı alakadar olduğumuz noktalarından değerlendirmesek olmazdı. Bu yüzden Geekyapar! ekibi olarak oturduk ve son 365 günde üzerimizde etki bırakan birtakım şeyleri listeledik. Baştan anlaşalım listeleri hazırlarken son derece öznel davrandık ve sıralamaları çoğunluk ile coşkuyu gözeterek oluşturduk. Daha sonra kapımıza Emmy dökümleri, eleştirmen notları bırakırken bunu aklınızda bulundurun.
Başlangıcı filmlerle yapmıştık, dizilerle devam edelim. Doğrusu bu yıl diziler bizi öyle çok fazla coşturmadı sanki ama bizim söyleyecek bir şeylerimiz yine de var. Karşınızda Geekyapar! için 2018’e damgasını vurmuş 10 dizi:
BLACK MIRROR: BANDERSNATCH
Eskiden Macera Tüneli serisi vardı. Hani eğer bilmem kime yardım edecekseniz şu sayfaya gidin oradan kaçmak istiyorsanız da beri sayfaya geçin diyerek küçük beynimizi maceradan maceraya sürükleyen harika bir çocuk kitabı dizisi. Hala tüm seriyi saklarım. Sonra bu sistemi elbette bir sürü bilgisayar oyununda da gördük. Akabinde Youtube’da benzeri işler yapıldığına şahit olduk. Ama şimdi doğruya doğru, hiçbir zaman büyük bir platformdan benzer bir interaktif hikâye anlatımını izlemedik. Netflix bunu başarmış mı? Evet. Başarmış. Her ne kadar tahmin edilebilir bir yabancılaştırma efektini barındırsa da çok iyi bir denemeyi çok iyi bir seride uygulamış. Özgür iradeyi konu alan bu Black
Mirror bölümünde 80’lerin atmosferini de akciğerimize büyük bir mutlulukla çekiyoruz. – Cevdet
PATRICK MELROSE
Benedict Cumberbatch’in kişisel şovunu mu izlemek istersiniz yoksa Hugo Weaving’in İtalyan halk tiyatrosu maskelerini andıran değişen surat ifadelerinde yolculuğa mı çıkmak istersiniz? 2018’in en iyi mini dizisi bu olsa gerek! Konu biraz tahmin edilebilir de olsa sizi sürükleyen şeyin konu olmadığını göreceksiniz. – Cevdet
KIDDING
Kara komediler yaygın eskisine göre. Ancak Kidding bir çok kara komediyi gayet toz pembe düzeyinde bırakıyor. Orijinalliği ve cesareti harika dizinin. Jim Carrey de bunca zamandan sonra ona çok yakışan bir projede oynamış. – Ömercan
ANNE WITH AN E
Dizi için genel manada aile draması diyebiliriz. Her ne kadar bu türden diziler herkesin izleyebileceği tarzda olsalar ama herkesin de ilgisini çekmeseler de; Anne özelinde öksüz ve yetim ve aynı zamanda da hiçbir yerde istenmeyen çocuk Anne’in başından geçenleri, onun çocukluğu ve hayalciliğini, henüz minicik bir kısmını gördüğü koca dünyada kendisine bir yer bulmaya çalışmasını herkesin izlemesini istiyorum. İlk sezonu da oldukça tatmin edici olan dizinin bu yıl yayınlanan ikinci sezonu kendi türü içerisinde harikaydı. Anne With An E, bir yandan acısıyla acı çekeceğiniz küçük bir kızın hayatından kesitler sunarken, bir yandan da insanı acılara boğmadan onun ümitli ve renkli dünyasına özenmenizi sağlıyor. İkinci sezon içinde ise insanlar arası ilişkiler, kuşak farkı, toplumların öteki’ne olan bakış açıları ve bu farklılıkların çocuklar için aslında ne kadar kolay aşılabilir olduğu gibi mesajlar barındırıyor. Şu satırları yazarken bile Anne’i düşündüğümde kalbim olduğu yerde patlayacak gibi hissediyorum ve bence bu hissi izleyiciye yaşatabilmek başlı başına yılın en iyi dizilerinden olmaya yetiyor. – Deniz
FINAL SPACE
Rick&Morty’nin bizde bıraktığı boşluğu bu sene doldurmaya en yakın aday Final Space idi. Birbirinden harika karakterleri ile 2018 yılında en çok alıntı yaptığım dizilerden biri oldu. Biraz ilgi az oldu ona karşı bu yüzden alıntılarımı çoğu kişi anlamadı ama olsun. – Halit
Çok fazla bir şey vaat etmeden, vakit geçirmek için başlarım diye açtım ama beni yamulttu final space. Şimdi bir Rick and Morty değil tabi ki ama yine de harika bir iş. İzlemeyen varsa tavsiye ediyorum. Yahu canım çekti bir daha mı izlesem? – Cevdet
THE HANDMAID’S TALE
Çıktığı ilk günden beri övdüğüm bir diğer dizi de The Handmaid’s Tale’dir efendim. Önüme gelen herkese önermeden geçmiyorum, siz de buna maruz kalın lütfen. Margaret Atwood’un şahane distopyasının başarısını ve atmosferini katlayarak uyarlayan Hulu, ikinci sezonuyla bu sene de daha fazlası için kıvranmama neden oldu. Çok iyi bir iş; aşırı derecede rahatsızlık verici bir dünya olmasına rağmen izlemekten vazgeçemiyorsunuz. Bir yerden sonra mazoşist olup olmadığınızı merak etmenize bile yol açabilir, dikkatli olun. Bağımlılık yapacak, distopya uyarlaması her işe karşı bakış açınızı değiştirecek, emin olabilirsiniz. İlk defa kitabından daha iyi bulduğum bir uyarlama olduğu için The Handmaid’s Tale’i daha çok öveceğim bu mecralarda, lütfen erkenden bıkmayın. – Berna
THE ALIENIST
The Alienist’te bu tür yapımlarda çokça görmeye alışkın olduğumuz “gizemleri çözen yalnız, karizmatik ama sosyopat başrol” klişesi, klişe olmayan bir şekilde işleniyor. Başrol ve onun hayatına sempati duyalım diye davranışları diğer karakterlerin yorumlarıyla sevimli gösterilmeye çalışılmıyor, karakterlerin psikolojik sorunları da “Bunlar da işte böyle çok zeki oldukları için aşırı cool ve ilginç insanlar” seviyesinde bırakılmıyor. Aksine karşımızda kesinlikle sorunlu ve işlevsel olmayan insanlar var. Zaten bu yüzden onlara acımayla karışık sempatik duygular besliyoruz. Yardımcı karakterler iyi yazılmış, çözülmesi gereken gizem ve çözüm yolu da gerçekten ilgi çekici. Dizi yer yer sertleşiyor, gördüklerinizden veya anlatılardan sizler de karakterler gibi rahatsızlık duyabiliyorsunuz. Buradan sonrası için diziyi izlemeniz gerekecek ama illa bıraktığı tadı açıklamak gerekirse tonlama olarak Penny Dreadfull ile True Detective arasında bir yere koyabilirim. – Deniz