Pet Sematary (5 Nisan)
Stephen King’in kitaplarından uyarlanan film ve dizilerin sayısı kaça ulaştı? Vallahi ben sayamadım. Ama gerilim ve korku konusunda eşsiz kaynaklar olduğunu da söylemek gerekir doğrusu. King’in tüyleri ürperten romanı sayesinde sevimli kedilere bile bakışınız değişecek; çünkü mezarlıklar ve hayvanların kombinasyonu hiç de hoş duygulara sebebiyet vermiyor insanda.
Shazam! (5 Nisan)
DCEU’daki birçok kahramanın aksine çok daha çocuksu atmosferi ile karanlık ve bunaltıcı havaya dur diyen Billy Batson’la tanışın! Aquaman‘den sonra, DCEU’nun biraz daha Marvel’ımsı bir tavır ile gişede yükselmeye çalışması oldukça kayda değer. Üstelik geekler geeki, nerdler nerdü Zachary Levi başrolde! Şahsen DC Sinematik Evreni için aradığımız tat olabilir demek istiyorum, siz ne dersiniz bilmem ama…
Hellboy (12 Nisan)
Rebootlanmaktan bir hal olan tüm filmlerin arasına Hellboy da katıldı biliyorsunuz ki. Milla Jojovich’in de kötü kadını oynadığı yeni Hellboy filminde, Stranger Things‘den tanıdığımız David Harbour’ın kızıl şeytanımızı canlandırıyor. Çıkan fragmanı sonrası gelen tepkiler çok olumlu olmasa da merak ettiriyor açıkçası.
Avengers: Endgame (26 Nisan)
On senedir inşa edilen MCU’nun en büyük ve en ses getiren filmi Infinity War sonrası artık cidden oyunun sonuna geldik arkadaşlar. Geek alemi, bugünler için var; biz böyle anlar için coşuyoruz! Sevdiğimiz tüm karakterlerin ve bittabi dünya popülasyonunun yarısının toz olmasına rağmen Thanos’un yanlış bir şey yapmadığını savunan hayranlar olarak Nisan’ı beklemek çok zor be!
Pokemon Detective Pikachu (10 Mayıs)
İlk duyurulduğunda çok olumsuz bakmış olsam da gelen fragman ile bir hayli coştuğumu söylemeliyim. Ryan Reynolds’ın seslendirdiği bir Pikachu izleyeceğiz. Bildiğiniz Pokemon’lar ortalıkta koşturacak filmde böyle. Çocukluğumuza döneceğiz çocukluğumuza! Ruhunuz ölmesin, beklentimiz olmadan gidince keyif alırız işte!
John Wick: Chapter 3 (17 Mayıs)
Şu hayatta Keanu Reeves kadar kaliteli ve iyi bir oyuncu daha yok herhalde. Oynadığı her filmin hakkını gani gani veren Reeves’in yeni jenerasyona kazandırdığı en iyi şeylerden biri de John Wick karakteri. Matrix ile bir neslin Neo’su olarak gönüllerimize taht kurmuştu, şimdilerde de milenyum çocuklarının en babayiğit aksiyon figürlerinden biri haline geldi. Yalnız dikkat, bu adamın köpeğine sataşmayın. John Wick der ki: “Köpeğim olmadan asla!”
Aladdin (24 Mayıs)
Live action film fırtınasında Aladdin de yer alıyor. Disney’in animasyonunda merhum Robin Williams’ın seslendirdiği Cin, bu sefer Will Smith ile et ve kemiğe bürünecek. Çok fazla yüksek beklentimiz olmasa da neden iyi bir şeyler çıkmasın ki diyerek parmaklarımızı çaprazladık, bekliyoruz efendim.
Brightburn (24 Mayıs)
James Gunn’ın onca spekülatif haberinden sonra böyle bir filmle adını tekrardan gündeme oturtacak olması kaçınılmaz. Yapımcılığını üstlendiği Brightburn’ün fragmanı, bildiğiniz kötücül bir Superman esintisi taşıyor. Gerilimli bir Superman izlemek isteyeniniz olursa, Mayıs ayında bu filme gitmeyi ihmal etmesin.
Godzilla: King of the Monsters (31 Mayıs)
Stranger Things‘in Eleven’ı Milly Bobby Brown’ın burnu bu canavarlardan bir türlü kurtulmayacak değil mi? Netflix’in dizisinde doğaüstü antin kuntin yaratıklarla cebelleşirken şimdi de soluğu canavarların kralı Godzilla’da alıyor miniğimiz. Vallahi helal olsun ama, biz olsak yeter ulen deyip Disneyland’e gitmek için orayı burayı dağıtırdık; kız esaslı çıktı.
The Secret Life of Pets (31 Mayıs)
Klasik, bildiğiniz türden animasyonlardan biri. Ama fazla eğlenceli ve bolca komik. Hala animasyonlar çocuklar içindir fikrini savunanlara da bir tavsiyemiz var: Bu filmdeki çoğu inceyi çocuklar anlayacaksa artık yetişkinliklerini ilan etsinler.
Dark Phoenix (7 Haziran)
X-Men filmlerine olan inancımız da beklentimiz de bir hayli düşük. Ama başrolde Sophie Turner falan var, Jean Grey’in hikayesini izleyeceğiz falan. Belki bir tık iyi olur ha, ne dersiniz?