Sinema endüstrisi uzun zamandır bir filmi siyah beyaz yapmanın getirdiği ve götürdüğü şeylerin denklemini çözmüş vaziyette. Karanlık bir hissiyat, yer yer moral bozucu bir atmosfer; hafif nostalji havası ve tabii ki, kontrast doğru kullanılırsa, keskin hatlara sahip bir görsel dil. Oyun endüstrisi ise bu meseleye yeni yeni uyanıyor. Özellikle indie camiası, böyle yapmak zorunda olmamasına rağmen sık sık siyah beyaz bir görsel dile başvuruyor, çoğunlukla da yukarıda saydığım hisleri uyandırabilmek için. Ama arada, AAA oyunlarda da görüyoruz bunu. Bazen kısmen, bazen opsiyonel bir şekilde, bazen de hikayenin içerisine yedirilmiş haliyle. Eğer bu sabah uyanıp, “Ulan şöyle siyah beyaz bir oyun oynayayım!” dediyseniz eğer, biz sizin için en ilginç konseptleri derledik. Buyurunuz!

 

Siyah beyaz dünya, kırmızı kan: MadWorld

Madworld

Wii’ye özel en iyi oyunlar arasında yer verdiğimiz MadWorld, siyah beyaz renk skalasını daha ziyade kana vurgu yapmak için kullanıyordu. MadWorld münhasır olduğu platformun muhtemelen en kanlı oyunuydu ve sıçrayan her kan, siyah beyaz, cel-shaded arka plana muhteşem bir kontrast içerisinde bulanıyordu. Bunun sinemada çok karşılığı oldu seneler içerisinde, fakat MadWorld’ün daha çok feyz aldığı medya çizgi romanlardı.

 

Renksizlik umutsuzluktur bazen: Limbo

Limbo

Limbo, siyah beyaz bir oyundu, ama sadece görsel olarak değil. Limbo aynı zamanda oynarken etrafınızdaki ve en önemlisi kafanızın içerisindeki renkleri de alıp giden bir oyundu. Playdead ekibi, oyunlarına sadece karanlık bir atmosfer vermek istememiş, içinizi de oynarken karartmak, umudunuzu alıp gitmek, sizi alenen mutsuz etmek istemişti. Bir oyun olarak dünyanızı karşıdaki oyuncuya satmak istiyorsanız, yapmanız gereken en önemli şeyin ilk önce görsel dili ayarlamak olduğuna en önemli kanıttır Limbo.

 

Tatlış olmak için siyah beyaz: Mew-Genics

MewGenics

Team Meat’in en yeni oyunu Mew-Genics, henüz bildiğimiz kadarıyla piyasaya çıkmadı, fakat bu sene içerisinde PC ve iOS için satışa sunulacak. Fakat üzerine konuşmak için oyunu oynamamız gerkemiyor, Mew-Genics, siyah beyaz bir oyun olmasına rağmen bariz bir şekilde renksizliğini -şimdi buraya kadar çok ciddi tabirlerle geldik ama benim yine de şunu söylemem gerekiyor- tatlışlık için kullanıyor. Mew-Genics renkli olsaydı bu kadar şirin, bu kadar yanağı sıkılası olabilir miydi bilmiyoruz, ama Team Meat’in oyunu siyah beyaz yapma kararına bu yüzden feci saygı duyduğumuzdan eminiz.

 

Renksizlik zamanı da belirler: The Misadventures of P.B. Winterbottom

Winterbottom

Siyah beyaz oyunlar her daim, ne yaparlarsa yapsınlar, siyah beyaz filmlerle mukayese edilirler; MadWorld’ün doğal kıyas noktasının Sin City olması gibi örneğin. Eğer The Misadventures of P.B. Winterbottom iseniz, 20’lerin sessiz komedi filmlerini doğrudan doğruya bir ilham noktası olarak seçip, bu benzetmeyi baştan kucaklayabilirsiniz. Winterbottom, hem mizahi, hem de görsel yönden o Chaplin, Keaton, Arbuckle dönemi komedi filmlerini kendine feyz alıyordu. Bunu yaparken de muadillerinden sonuna kadar ayrılıyordu, ki zaten bu ayrıştırma da onu indie oyunlar arasında ön plana çıkarttı.

1 2
Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.