Bilimkurgu romanları, filmleri, oyunları, çizgi romanlarıyla ilgili en sevdiğimiz şeylerden biri farklı gezegenlerdir, değil mi? Ama karikatüre kaçmadan işleyenlerinden söz ediyorum. “Bu gezegen varmış, burada herkes cübbe giyiyor” gibi değil. Gerçekten hayal gücünü tetikleyen, her hâliyle başka olan, sizi galeyana getiren, oraya gitme isteği uyandıran başkalıkta gezegenler. İşte onlar, bilim kurgu işlerinde inanılmaz keyifliler ama… gerçek hayatta olanları, çok daha acayip; çok daha vurucu.
Bunlardan bir tanesi de Titan. Kendisiyle daha önceden ismen bir tanışıklığımız vardı, ama samimiyetimiz bir süredir NASA’nın Cassini görevi sayesinde artıyor. Satürn’ün uydusu olarak Titan hakkında, yeni bilgi ve bulgular akıyor bayadır Dünya’ya. En son gelen veri de, bizim Gizmodo’da gördüğümüz habere göre, hakikaten en benim diyen bilimkurgu romancısının parmağını ısırtacak türden.
Şöyle, Titan’ın aynı Dünya gibi gölleri ve denizleri var, gelen resimlerde de ışıldıyorlar. Bugüne kadar bulduğumuz üzerinde sıvı göller ve denizler bulunan sadece bir gök cisimi daha var, o da Dünya. Bu cümle çok beylik bir cümle, insanda da “Ee, ne zaman taşınıyoruz?” sorusunu sorma ihtiyacı uyandırıyor, ancak kazın ayağı öyle değil. Zira Titan’ın bu denizleri tamamen sıvı metandan oluşuyor.
İşin acayibi, bu sıvı metanın muhafaza edilebilmesinin sebebinde. Tam sebebi bilinmiyor olsa da, araştırmacıların en iyi açıklaması, bunun aynı bizim Dünya’mızdaki yöntemle devam edebildiği yönünde, yani yağmur. Titan’da sıvı metanlar buharlaşıyor, bulut oluyor, soğuk hava kütlesiyle çarpışıyor, yağmur olarak geri yağıyor. Yeşil ve ölümcül bir dünya koşulları yani. İnsanda “belki orada küçük metan insancıklar vardır” hissiyatı uyandırmıyor mu yani?