Hafta yedi günden oluştuğu ve “wednesday” de o günlerden biri olduğu için böyle küçük ama zekice bir rakam seçtiğime inanıyorum. Daha ayrıntılı sebepler sunmayı gönül isterdi ancak spoiler vermeden bu kadar oldu. Yine de bu sebeplerin fazlasıyla yeteceğine inanıyorum. Yetmez derseniz şurada bir diğer geekyapar yazısı da mevcut. O zaman haydi başlayalım!
1) Wednesday Kötüleri Gerçekten Kötü ve Neden Kötü Olduklarını Anlamak Zorunda Değiliz!
Bu kötü baş karakter neden kötü, diğer baş karakter neden daha iyi gibi sürekli kişilik analizleri izlemekten bıkmışım, haberim yokmuş. Her izlediğimiz şeyde kötü karakterin geçmişini gösterip, yok efendim küçükken ailesi okul oyununa gelmemiş, yok her akşam yemeğini tek başına yermiş, yok dadıları ve hizmetçilerinden başka kimsesi yokmuş gibi bir sürü gerekçe sunmalarından sıkılmıştım. Bazen insanlar sadece kötüdür ve bunun için bir açıklama olmak zorunda değil. Bu dizide de tam buna uygun bir baş kötü gördüğümüze inanıyorum.
2) Sonunda Kendine Güvenen ve Ne İstediğini Bilen Bir “Ergen” Baş Karakter Görüyoruz!
Wednesday kendisinin nasıl biri olduğu, ne istediği, nelerden hoşlandığı, nelerden hoşlanmadığı konusunda hiç şüpheye düşmüyor veya bunu söylemekten çekinmiyor. Bu isteklerin ne kadar toplum tarafından kabul edilebilir olduğu ya da ne kadar iyi şeyler olduğu elbette göreceli ama umurumuzda mı? Kesinlikle değil. Dizinin daha başından itibaren sergilediği “Ben buyum, beğenmeyen çıkıp gidebilir” tavrı, sürekli varoluşsal sancılar yaşayan binlerce dizi/film karakterine ders olur niteliğinde.
3) Wednesday Gösterdi ki Devir, Anti-Kahramanların Devridir!
Şahsen kendim Marvel evrenine o kadar maruz kaldım ki sanki sürekli, her yerde “doğru” olanı yapan, fedakâr kahramanları izliyor gibi hissediyorum. Üstelik karakterlerin anlık şekilde, mucivezi bir değişim yaşamaları da fazla klişe olmaya başlamıştı. Ama Wednesday öyle bir karakter değil ve hiçbir zaman da olmadı. Elbette ilk bölümdeki karakteriyle son bölümdeki karakteri aynı değil; sonuçta o da gördüğü, duyduğu, yaptığı şeylerle değişti ama bu bütün karakterini değiştiren, sıfırdan yaşanan bir değişim olmadı, olmamalı da. Çünkü kimse, bu fantastik bir dizi karakteri de olsa, bu kadar hızlı bir şekilde kişiliğini değiştiremez ve bence bu durum diziyi gözümde daha gerçekçi kıldı.
4) Wednesday, İronik Bir Şekilde Belki De Göreceğiniz En Sağlıklı Aile Yapısına Sahip!
En son ne zaman problematik bir ailesi olmayan bir baş karakter izlediniz? Ben hatırlamıyorum bile. Oysa Addams ailesinde durum tam tersi. Herkesin birbirine bu kadar sevgiyle destek olduğu, birbirinin arkasından iş çevirmediği veya travmatik, acı dolu bir aile geçmişi hikâyesini taşımayan bir dizi/film var mı? Wednesday’in ailesi için illaki bir problem söylemek gerekirse Morticia ve Gomez’in birbirlerine biraz fazla âşık olmalarını sayacağız. Ayrıca kardeşine zorbalık yaptıkları için yüzme takımındaki çocukların havuzuna pirana koyan bir abladan bahsediyoruz. Ailesine bu kadar değer veren başka birini görmüş müydünüz?
5) Wednesday’de Odak Noktamız Aşk Değil!
Yalan olmasın, az da olsa izlediğim şeyde romantizm olmasını severim ama olay tamamen baş karakterin aşkı için yapabileceklerine dönüştü mü, bir de bütün yan karakterler buna dâhil oldu mu, içimden “Kaptan, devam edelim”, demekten başka bir şey geçmiyor. Bu yüzden Wednesday dizisinde odak noktasının dedektiflik olmasına bayıldım. Özellikle siz de bir zamanlar Nancy Drew ya da Veronica Mars hayranıysanız bu diziyi de kesinlikle keyifle izleyeceksiniz.
6) Wednesday: Mahallenizin Sevgili Gotik Dostu!
Morticia’nın dediği gibi renklere biraz alerjimiz var. Ya bana hep öyle denk geliyor ya da cidden her izlediğim dizi karakteri ya fazla renkli giyiniyor ve sürekli neşeli ya da pespaye giyiniyor ve sürekli depresif hâlde. Bu yüzden de genelde bölümler bittiğinde kendimi dinlenmiş hissetmek yerine yorgun hissediyordum. Ancak dizide Wednesday sadece bir kere gülümsemesine rağmen bence son zamanlarda izlediğim en keyifli ve enerji veren karakterlerden biri oldu.
7) Addams Ailesi’nin Dünyasını Özlemedik Mi?
Şimdi dürüst olmak gerekirse dizi duyurulduğunda çok umursamadım ve görmezden geldim. Çünkü son yıllarda o kadar kötü yeniden uyarlamalar izledik ki bir çocukluk anımın daha mahvolmasını göze alamamıştım. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki dizinin filmlerle çok bir bağlantısı yok ve bence bu, diziyi daha da keyifli kılıyor. Zaten Addams ailesinin sevdiğimiz yanı, onların belli karakter özellikleri dışında herkesten daha “farklı” olmalarıydı ki bir sürü “farklı” ailenin yanında bile bu özelliklerini korumayı başarmışlar. Bu da benim için yeter de artar bile. Elbette içimden Addams ailesinin diğer fertlerini de daha fazla görseydik demedim değil ancak sezonlar ilerledikçe onların da işe daha çok dâhil olacağına inanıyorum. Addams ailesini daha önce izlemediyseniz -ki bu durumda hemen gidip izleminizi şiddetle tavsiye ediyorum- veya Addams ailesini çok severdim, özlemişim diyorsanız bu diziyi kaçırmayın!
Yazan: Deren Demir