Geekyapar’ın sıkı takipçileri Agents of SHIELD ile alakalı görüşlerimi uzun zamandır biliyorlar. Dizinin başından beri takipçisi olduğumu ve özellikle Captain America: The Winter Soldier’a bağlı bölümlerden sonra Marvel evreninin zemin katını konu alan dizinin kalitesini ne kadar fazla arttırdığını şu yazımda belirtmiştim. Captain America: The Winter Soldier’ın sonunda vuku bulan olaylar, Agents of SHIELD’a 17. bölümde direkt bağlanmış, 18. bölümde de etkileri sürmüştü. Özellikle HYDRA tehdidinin ortaya çıkmasıyla beraber yaşanan dönüşüm, bütün karakterleri yerli yerine oturtmuş ve dizinin ilerisi için ciddi umutlar beslememizi sağlamıştı.
Agents of SHIELD S01E19 bu umutların boşa çıkmış olabileceğini düşündürterek başladı. Her dizinin kendi karakterini bulana kadar uyguladığı “haftanın kötü adamı” formülünü hatırlatan bir açılış yaşandı. Eyvallah, haftanın kötü adamı bu sefer Marvel evreninin bizzat içerisinden gelen, Avengers çizgi romanlarında da gözükmüş olan Marcus Daniels, nam-ı diğer Blackout’tı ama yine de insanın canı bir sıkılıyordu ister istemez. Fakat sonra, Agents hızlı bir şekilde onu 17. bölümden itibaren neden övmeye başladığımızı ve bundan sonra da neden hasta şekilde takip edeceğimiz kanıtlar bir şekle büründü.
Turn, Turn, Turn’ün üzerinden iki bölüm geçti, sezon sonuna da daha var, ama Agents’ın artık hızı kesilecek gibi durmuyor. Ne olursa olsun dizi hiçbir zaman o eski, çok da beğenilmeyen tarzına dönmeyecek. Bugün yayınlanan bölüm bunun canlı kanlı delaletiydi. Birincisi, Blackout’lı sahneler yer yer saçmalasa da, içerisinde Avengers’tan bahsini hatırladığımız Coulson’ın çellocu sevgilisi geçtiği için tüm o anlar güzel bir duygusallıkla bezeliydi. Bir yandan Coulson’ın yarım kalan aşkı, bir yandan Fitz’in kendi Fitz tatlılığıyla mücadele ettiği Simmons sevgisi, halihazırda Koenig’in sorgu sahnesiyle temeli atılan şeyin üzerine gökdelen çıktı resmen. O sorgu sahnesinde karakterlerin verdiği rastgele gözüken cevaplar, herhalde dizi tarihinde izleyiciyi karakterle daha yakın bir temas kurmaya itmek için uygulanan en standart taktiğe başvurulduğunun göstergesiydi ama işe yaradılar.
Çünkü sonradan gelen sahnelerle birlikte, verilen cevapların altı iyiden iyiye çizildi. “Romanoff’un bile yenemeyeceği bir yalan makinesi” söz konusu olunca, May’in Coulson’a olan sadakti kadar, Fitz’in “Issız bir adaya düştün, yanında bir kutu var. İçindeki ne?” sorusuna, “Simmons” diye cevap vermesi de inandırıcılık kazandı. Ondan sonrası Coulson, Fitz, Simmons ve Tripp’in Portland macerasıydı. Hakkaniyetli olalım, bazı duygusal sahneler hafif eğreti durdular, belki de Blackout’un Audrey’ye olan takıntısı daha da vurgulanabilirdi. Ama genel olarak, zaten bölümü güzel yapan o değildi.
Bölümü güzel yapan, sonlara doğru kelimenin tam anlamıyla tırnaklarımı yememe sebep olan gerginlikti. Agents of SHIELD klişelerin tam ortasına bir tokat çakıp, Ward’ın HYDRA olduğu gerçeğini uzun süre takım elemanlarından gizlemedi. Skye ve Ward’ın sahnelerinde gerilim tam dozundaydı, özellikle de Skye’ın Koenig’in cesedini bulduğu sahnede iki kaburgam sırf gerilmekten çatlayacak sandım. Bundan sonra dizinin rotası belli, artık her bölüm dozu arttıracakları da kesin. Sezon sonuna kadar May’i Skye’ın annesi falan çıkarmazlarsa, bir yanda Ward-Skye, bir yanda Coulson-Fitz-Simmons-Tripp, bir yanda da May-May’in emekli ajan annesi gidecekler ve bu üç grubun da son dört bölüm boyunca yapacakları belli ki, gizli üsteki sahneler gibi nefes kesecek.
Son bir detay, May belli ki Maria Hill’i görmeye gidiyor. Artık How I Met Your Mother’a olan sorumluluğu da son bulan Cobie Smulders Agents kadrosuna daha düzenli bir şekilde katılabilir mi? Kendisini Cap 2’de en son bıraktığımızda Stark Industries’e girmek üzereydi. Acaba Maria Hill’in kaderi Agents of SHIELD’da mı işlenecek? Öyle gözüküyor. Bakalım önümüzdeki bölümler ne gösterecek.
Not: Bu bölüm hakkında en sevdiğim şey neydi biliyor musunuz? Blackout’un ilk sahnelerinde, arkadan sesi gelen radyo programı. SHIELD’ın varlığını tartışan iki siyaset yorumcusunu konu almaktaydı program. Bir taraf SHIELD’ın hatalarından Amerikan başkanını sorumlu tutarken, bir taraf da başkanı savunuyordu. Agents of SHIELD bu tip şeyleri daha fazla yapmalı, yapabildiği her zaman üstelik. Böyle şeyler diziyi gerçekten de Marvel evrenine arka bir kapı hâline getiriyor. Filmlerde göremediğimiz, ama evreni daha inanılır hâle getiren bir kapı.