brainÖdüllü nörobilimci ve gelecekten sorumlu dünya bakanı Raymond Kurzweil 20 seneye kadar beyin back-up’ı alınabileceğini iddia ediyor. Hatta bunun teknik altyapısının hazır olduğunu da ekleyerek kanımızda dolaşacak binlerce Nanobot sayesinde performansımızın artacağını, vücudumuzun kendini iyileştireceğini; her türlü düşünce ve beyin aktivitemizin bilgisayarda dosya yedekler gibi yedeklenebileceğini söylüyor.

Beynin back-up’ını aldıktan sonra tahminen geçeceğimiz bir sonraki aşama olsa olsa uploading olabilir. Düşünsenize seçtiğimiz bedene beynimizi ekletebilir hatta organik maddeye ihtiyacımız kalmadıysa robotlar içinde bilincimize sahip olmaya devam edebiliriz.

Nörobilimcilerin elektronik devrelere zihin yüklemeye verdiği bir isim bile var: Tüm beyin emülasyonu.

İnsanın ölümsüzlük arayışına genlerle çözüm bulunamaması sonucunda gözlerin başka bilim dalları arayacağı kesindi. Sonuç dumanı üstünde taze nörobilim. Nörobilimcilerin bu konuda ciddi araştırmaları bulunuyor. IBM tarafından desteklenen memeli kortikal kolonunun bilgisayar simülasyonunu yaratmaya çalışan Blue Brain gibi projeler var. Ayrıca elektronik ortama taşınan beyinlerimiz artık vücuda ihtiyaç duymayacağı için ilaçlara ya da ameliyatlara yani tıp bilimine de ihtiyacımız kalmayacağı kesin. Ölümsüzlüğü vücuda bağlı elde edemeyince geriye tek çözüm olarak beyin yedekleme ya da taşıma kalmış gibi gözüküyor. Bunun sonucunda da tabii ki pek çok soru akıllara geliyor.

Teknolojik yeniliklerden çok daha önce edebiyatta, sinemada, animelerde sorulmaya başlanmıştı bu sorular. Vücudun değil bilincin ölümsüzlüğünü işleyen ya da beynimizle oynayıp bize neredeyse kafayı yediren örnekler bir yana anıların yüklendiği robotlarıyla insandan farkı kalmayan ve en sonunda bize insan nedir sorusunu sorduran, kimlikle bireyle sorunu olan her telden anime ve filmleri de bu kapsamda ele alıp hatırlayalım dedik.

Ghost In The Shell

ghost-in-the-shell

Beyin yedekleme diyince Masamune Shirō‘nun mangakası olduğu, Mamoru Oshii‘nin ise yönetmenliğini yaptığı, 1995 yapımı Ghost In The Shell’i anmamak olmaz. Pek çok alternatif versiyonu olsa da bu filmin yeri başka.

Teknolojik protezlerle vücudunuzda istediğiniz yeri değiştirebildiğiniz bir gelecekte geçer film. Section 9’da çalışan güzeller güzeli cyborg Kusanagi, hacklediği beyinleri manipüle eden kuklacıyı yakalamaya çalışmaktadır.

Hikaye ilerledikçe insan ve birey gibi kavramların sorgulandığını görürüz. İnsan olmak ile birey olmak ne kadar farklılaşır, nerede aynılaşır? Kusanagi ve Batou’nun teknede yaptıkları bir konuşma vardır ki, o an filmi durdurup Kusanagi’nin sorularına benim gibi sizde kendi içinizde cevap arayabilirsiniz.

Bu kimlik sorgulamaları esnasında modern şehrin ve bireyin, yalnızlık, yabancılaşma ve ötekileşme kavramlarını da görsel bir şölen halinde sunar film. Teknolojiyle gelen kimlik tartışmalarında dini alt metinlerden de bol bol faydalanır. İncil’in Korintliler kısmından Shintoizm’in Güneş Tanrısı Amaterasu’ya, oradan da Budizm’in Nirvası’na iç içe geçmiş bir sürü bağlantı mevcut.

Appleseed

Appleseed9_1

Masamune Shirō‘nun bir diğer mangasından devam edelim. Pek çok Ova’sı ve filmi olan bu manga ütopik Olympus şehrinde geçer. Bioroid ve insanların simbiyotik ilişkisi dışardan gözüktüğü kadar ütopik değildir aslında. İkinci sınıf vatandaş muamelesi gören Bioroid’ler kısıtlanmış bile olsa duygulara sahiptirler. Bioroid’lerin tamamen teknoloji sayesinde üretilmiş olmaları, insan olmasalar bile birey de olmadıkları anlamına mı gelmektedir?

Manganın iki önemli karakteri Deunan Knute ve Briareos Hecatonchires’ı ele alalım. Briareos da Gits’deki Kusanagi gibi vücudunu kaybetmiştir. Senelerce birlikte savaştığı ve aşık olduğu Briareos’u cyborg olarak gören Deunan başta gördüğü ‘şey’in Briareos olduğunu kabullenmeye yanaşmaz. Zamanla Deunan bu kimlik sorununu çözse de Briareos’un genlerinden üretilen Bioroid Tereus ile karşılaştığında işler gene sarpa sarar.

Total Recall

Total-Recall-2012-review

Gits’de kuklacının yaptığı manipülasyonun bir başka örneği de Philip K. Dick’in öyküsünden yola çıkan hem 2012 hem de 1990 Total Recall filmlerinde görülür. İnsanların fantazilerini yaşaması için bir nevi illüzyon öneren total recall temelinde beyne yükleme yapmanın ne gibi sonuçları olabileceğini ele alır. Dick’in, üzerine düşündükçe paranoyaya kadar giden, hikayesinde beynimizdeki anıların değiştirilmesi kimliğimizi de değiştirir.

Douglas Quaid mi Hauser mı gerçektir? Bu illüzyonun içinde gerçek elimizden kayar gider. İki film de oldukça tedirgin edici işaretlerle sonunda size neyin gerçek olduğunu aslında bilmediğinizi gösterir.

Blade Runner

Kendinden sonra gelen pek çok filmi etkileyen ve yine Dick’in bir kitabının adaptasyonu olan bu kült filmin de anılarla ve kimlikle baya bir derdi olduğunu söyleyebiliriz. Zaten görünüşte insan ve replicant’ları ayırmanın ancak uzmanlar sayesinde yapılabildiği bir dünyada siz bir de bu replicant’lara anılar yüklerseniz işlerin karışacağı kesin. Özellikle kendi anılarım dediği anılara tutunan Rachel ile başkalarının fotoğraflarıyla -anılarıyla- dolu evinde Deckard’ın oluşturduğu zıtlık müthiştir. İnsandan daha insan olarak tanıtılan bu replicantları insan olmaktan ayıran nedir? Bu sorulardan döner dolaşır gene aynı noktaya geliriz, insanı, kimliği, bireyi var eden, gerçek kılan nedir, nelerdir?

79880

İnsanı ve kimliği sorgulayan bu örnekler dışında beynin vücudun dışında bilinç ortamları bulduğu örnekler oldukça fazla. Serial Experiments Lain’den Psycho Pass serisine kadar animelerde oldukça fazla işlenen ve tazeliğini teknolojinin son ilerlemeleri sebebiyle hiç kaybetmeyen bir konu bu. Filmlerde de Total Recall ve Blade Runner dışında insana dair bu sorgu epeyce yapılıyor. Gerçeklik kaybına da bir anlamda dokunan Inception ile anıların değiştirildiği Eternal Sunshine of the Spotless Mind aklıma gelen diğer örnekler. Hatta çerçeveyi genişlettiğimizde farkında olmadan bilincimizin simülasyon içinde yaşadığını söyleyen ve istediğiniz bilgiyi beyninize yükleyen Matrix dünyası bile geleceğin beyinle oynayan gelişmelerine olumlu ya da olumsuz eleştiriler getiren örnekler olarak ele alınabilir.

Author

Wu Wei: the Action of Non-Action / Eşikte Bir Kişi. Mimar, Animanga manyağı, Mütemadi öğrenci @mrvcy

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.