Bir Marvel hayranı bilir ki, film asla ve asla sandığımız kadar erken bitmez. Bütün çalışan kadronun ismi ve sponsorların adları da geçtikten sonra dahi izleyecek bir sahnemiz mutlaka olur. Bunun için Marvel izleyicileri çok uzun yıllardır o koltuktan hemen kalkmazlar!
Black Panther filmine gidenler de umarız ki en en en sonuna kadar koltuklarına yapışmışlardır, zira bir değil tam iki tane film sonrası sahnemiz vardı. Evet, bilenler bilmeyenlere mutlaka duyursun.
Öncelikle after credits sahneleri nelerdi onları bir hatırlayalım: Birincisi T’Challa’nın BM’deki okkalı konuşması, ikincisi de Bucky’yi Wakanda’da Shuri ile konuşurken gördüğümüz minik bir sekans. Şimdi tazelendi mi hafızalar? O halde devam edelim.
Bizim için MCU’nun devamına dair mesajlar veren bu after credits sahneleri aslında dümdüz izleyince hiçbir şey ifade etmiyor olabilir, haklısınız. T’Challa’nın konuşmasını doğrudan Trump’a yönelik bir eleştiri olarak bile kabul edebiliriz mesela. Ama eğer illa ki “Gönderme vaaar!” diye haykırmak isteyen bir Marvel hayranıysanız, illa ki sizin için bırakılmış ufak detaysı sürprizler oluyor bu kısımlarda. Biz de bunu düşünerek kafamıza takılan bir detayı sizlere açalım, hep beraber tartışalım istedik. Konuşmak istediğimiz mesele Bucky’nin sahnesini kapsıyor.
Hiç yalan yok, Bucky’nin olduğu after credits sahnesini izleyince “Buna hiç gerek yokmuş ki. Civil War’dan beri biliyoruz Wakanda’da olduğunu. İnsan soul gem için bir küçük heyecan sızdırır…” falan dediğimi inkar etmeyeceğim. Çünkü üzerinde düşünmeyince, daha doğrusu detayını yakalamayınca harbiden öyle geliyor insana. Ama dikkatinizi çekmek istediğimiz bir yer var: Bucky’nin kıyafeti.
Eğer fark ettiyseniz Bucky’nin üzerine kırmızı ve mavi renklerini içeren bir kıyafet var. Bunun nasıl bir önemi olabilir ki diyenleriniz için hemen ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum: Da Vinci’nin Son Akşam Yemeği tablosundaki Hz. İsa’nın kıyafeti. Tıpatıp aynı renk ve aynı dizaynı içeren kıyafetin Bucky’ye bir after credits sahnesinde giydirilmesi bana kalırsa katiyen öylesine değil.
Ancak bu sebep nedir, esas sorun bunu tespit edebilmek. After credits sahnesini bu gözle izleyince, gerçekten Bucky Barnes’ı oynayan aktör Sebastian Stan‘e birisinin kameralar akmadan önce “Abi sen İsa’sın, öyle düşün” dediğini anlayabiliyorsunuz. Biraz daha benzeşme arıyor insan o melül, mesih-vari bakışları görünce. Çünkü gerçekten, ekmeğini kırıp havarilerine vaaz verecekmiş gibi durmuyor mu?
İşte tam bu noktada, Hz. İsa’nın Hıristiyan mitolojisine göre olan hikayesini anımsıyoruz. Hz. İsa, çarmıha geriliyor. Müritleri onun öldüğünü görüyor ve yasını tutuyorlar. Üç gün sonra, Mecdelli Meryem ve bir başka kadın İsa’nın bedeninin tutulduğu mağaraya gittiklerinde, o mağaranın kapısını açık ve içini boş boluyorlar. Hz. İsa bir zaman sonra takipçilerine görünüyor. Onlarla kırk gün geçirdikten sonra, tekrar Tanrı’nın yanına; onun sağ tarafına dönüyor. Bir daha dönecek, bu biliniyor. Ama bu sefer gezip tozmak, Tanrı’nın sözlerini kullarına aktarmak için değil. Tanrı’nın Krallığını yeryüzüne getirip, Mesihî Çağ‘ı başlatmak için.
Meraklısı biliyordur, Mesihî Çağ, Hıristiyan teolojisinde Mesih’in hüküm sürdüğü, kötülüğün var olmadığı bir döneme işaret ediyor. Bunu yapmak için de İsa, hem Hıristiyan hem de İslam teolojisinde önce Deccal‘i yeniyor.
E esasen, bu gördüğümüz Bucky’nin ikinci “ölümden dönüşü” değil mi aslında? Thanos da biraz Deccal‘i değil mi Marvel Sinematik Evreni’nin?
Yapılabilecek çok fazla atıf, çizilebilecek çok fazla paralellik var; gelin görün ki en çarpıcısı bu gibi duruyor. Bucky ilk olarak The First Avenger‘da öldü, Winter Soldier’da ise ilk dirilişini seyrettik. Bucky’nin en yakın dostu bile o geri döndüğünde buna bir süre inanamadı. Kırk gün değil ama, belirli bir süre geçti aradan. Civil War’ın sonunda ise bir anlamda bir defa daha öldü Bucky. Şimdi ise Marvel’ın, Infinity War öncesi son sahnesinde Hz. İsa kostümü içerisinde taş bir binadan çıkıyor.
Acaba Marvel bize Bucky’nin Infinity War’daki öneminin yüksek olacağını mı söylemeye çalışıyor? Bizce öyle. Siz ne dersiniz?
