Zaman hızlı akıp geçiyor. Tim Schafer bize yepisyeni bir adventure oyunu sözü vereli iki sene olmuş. Projeye Kickstarter’dan destek veren biri olmadığım için (asla davaya gönül vermiş bir backer olamadım, üzgünüm) iki sene belki de bana hızlı geldi. Zira bu süreçte birçok oyuncunun “niye bu kadar gecikti?” soruları interneti sarıp sarmalamış meğerse. Biraz sakin olalım derim, kimse bilgisayar başında saatlerini, altı ayda hızlıca bitirilen bir bug yuvasıyla geçirmek istemezdi değil mi? Ben istemezdim.
Sonunda Kickstarter’ın en meşhur oyun projelerinden biri, eski adıyla Double Fine Adventure, yeni kimliğiyle Broken Age bitti, meraklılarının yüklemesini bekliyor. Schafer iddia ettiği üzere Grim Fandango’nun ötesine geçti mi? Bence geçmedi ama halen çok kaliteli bir oyun hikayecisi olduğunu Broken Age ile bir kez daha kanıtladı, elimizdeki ilk bölüm bunu gösteriyor.
Kesişen paraleller
Broken Age iki paralel hikayeyi oyuncuya sunan bir yapım. Elmanın bir yarısı Vella adlı bir genç kadını konu alıyor. Vella’nın yaşadığı dünyada irili ufaklı pek çok köy, Mog Chothra isimli dev bir yaratık tarafından tehlike altındadır. Köylerde her sene Mog Chothra için “Bakire Ziyafeti” denilen bir tören düzenlenmekte ve o köyü temsil eden genç kadınlar dev canavara sunulmaktadır. Vella da tahmin edeceğiniz üzere bu senenin talihlilerindendir. Chothra’ya “sunulmak” Vella’nın dünyasında büyük bir onur sayılsa da genç kadının mor bir Cthulhu türevinin midesinde sindirilmek gibi bir niyeti yoktur ve bu yaratığın bir şekilde durdurulabileceğine inanmaktadır.
İkinci hikayemiz ise çok uzakta, uzayın derinliklerinde geçiyor. Shay isimli bir delikanlı dev bir uzay mekiğinde tek başına yaşamaktadır. Mekiğin bilgisayarı Shay’a aşırı düşkün bir anne rolündedir ve bilgisayar genç adama canın sıkılmasın diye bir sürü sahte macera sunmaktadır. Yaşadığı hayatın sahteliğini idrak etse de bunu kabullenmiş gibi görülen Shay, bir gün kendisinden beklenmeyen bir şeyi yaparak maceradan kısa süreliğine “atılmayı” başarır. Mekik bilgisayarının radarından kısa süreliğine çıkan Shay’ı gemide gizlice yaşayan bir kurt bulur ve ona bir teklifte bulunur; Shay eğer gece kendisiyle buluşursa kurt onu gerçek bir maceranın kahramanı yapmaya hazırdır. Galaksinin kaderi Shay’in elindedir ve bu yolculuğa çıkması annesi rolünü oynayan bilgisayarın yalanlarını dinlememesine bağlıdır.
Kemale eren yaşlar
Özetlerden tahmin edeceğiniz üzere Shay’ın macerası başlangıçta çok daha çekici duruyor ama kesin yargılarda bulunmayalım derim, Broken Age’in iki hikayesi de birbirine hoş paslar atan cinsten. Tim Schafer, Broken Age ile oyun dünyasında (ilk kez değilse bile) sıklıkla yapılmayan bir işe girişip coming of age, yani büyüme hikayeleri anlatmayı deniyor, hem de bir değil iki adet hikaye sunuyor. Sinema ve edebiyatın pek sevdiği bu tür bir hikayecilik oyun dünyasında (hele ki oyuncu kitlesinin büyük çoğunluğu mevzubahis yaş grubunda iken) neden çok tercih edilmez, kestirmesi güç. Neyse ki bazen nadirlik en güzelidir, değil mi?
Ben Tim Schafer ya da yüce yoldaş Ron Gilbert dendiğinde yer yer karanlığa sapan bir mizahı ön planda bekleyen biriyimdir. Bu sebeple Broken Age’in tamamen farklı yapısını ister istemez yadırgadığımı itiraf etmeliyim. Bu durum tamamen nasıl bir damak zevkiniz olduğuyla alakalı. Önceliğiniz 2D atmosfer ve geleneksel point-and-click ise Broken Age bu konuda hakkını veren bir yapıma benziyor. Zaten Schafer’in bize verdiği söz de bu doğrultudaydı. Oyunu Schafer markasının efsunundan bağımsız bakmaya çalıştığımda gerçekten daha sağlıklı düşünebildiğimi söyleyebilirim. O vakit Broken Age gerçekten alt metinleri hoşça yerleştirilmiş, masalsı atmosferi çok yerinde yedirilmiş bir yapıma dönüşüyor. Tek başına yaşadığımız uzay mekiğinde ilk bizi maceraya çağıran karakterin gizemli bir kurt olması çok hoş bir hareket değil mi? Biraz Grimm biraz Alice dokusuyla bezenmiş, sanat yönetimi olarak da 2D olmasına rağmen o güzide Pyschonauts’un stilini hafızasından çıkarmamış bir oyun Broken Age.
Daha tüm resme hakim olmadığımızdan ötürü (ikinci bölüm ilerleyen bir tarihte yayınlanacak) Broken Age nerelere evrilir bilmiyorum ama ben Schafer’in kahramanları Shay ve Vella’ya sunduğu maceralarda tatlı bir ürkütücülük hissettiğimi de belirteyim. Schafer istese karanlık dokunuşları olan bir Broken Age yaratabilirdi ama belli ki bu yolu seçmiyor. Bir yandan da sanatçıyı anlayabiliyorum, on altı sene sonra eski janra dönüp yeni bir sayfa açmak istiyorsanız “Grim Fandango’nun arkasındaki adam” sıfatını üzerinizde çok taşımak istemezsiniz. Görülen o ki Broken Age, Schafer’in eski formülü alıp sırf nostaljinin arkasına sığınmadan, yeni bir şeyler yaratmak için kullandığı ve başarılı olduğu bir eser.
Ve kırık çağlar…
Broken Age can çekişen bir türü küllerinden diriltecek bir yapım değil (zaten bu işe en büyük katkıyı geçen sene Telltale Games The Walking Dead ile yaptı) ve açıkçası bir “efsanenin geri dönüşü” klasmanında incelersek Ron Gilbert’in The Cave’i kadar da şaşırtıcı değil ama elimizde iyi bir adventure var, orası kesin. Türün eski sevdalılarının beğenmeyeceğini düşünmüyorum. Peki yeni kuşak oyuncular? Bu konuda kararsızım, sonuçta point-and-click’in bitmesinin elbet bir sebebi vardı. Gene de bir denemekten çekinmemeli insan, eski toprakların anlattığı kadar korkunç değil bu tür en nihayetinde. Eğer King’s Quest oynamıyorsanız tabii.