Tamam itiraf ediyoruz, son zamanlarda sitemizde ve Youtube kanalımızda çok az DC içeriğine yer veriyoruz. Ama bu konuda tamamen suçlu olduğumuzu söyleyemeyeceğim. Zira Marvel gün be gün üzerimize yeni projeler ve konuşmaya dair haberler verirken DC bizi resmen açlığa terk etti. Ta ki dün geceye kadar. Dün gece DC Fandome ile birlikte DC elindeki bombaları birer birer patlattı. Bu bombaların ne kadar efektif olduğunu zaman gösterecek ama biz, DC’nin üzerimize attığı haberlerden en büyüğünü konuşarak güne başlayalım. Batman filminden yepyeni bir fragman bizlerle!
Bu zamana kadar DC birçok yanlış karar verdi. DCEU’daki hemen hemen her karar yanlış karar olarak nitelendirilebilir herhalde. Fakat şimdiye kadar DC’nin Batman filmi için tek bir yanlış karar vermemiş olması, beni inanılmaz derecede mutlu ediyor. Gerçekten Matt Reeves’in yönetmen koltuğunda oturduğu Batman filmi, tamamı doğru kararlardan oluşan bir başyapıt olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Bakın filmi yöneten ismin Matt Reeves olması doğru karar, başrolünde son yıllarda dikkat çeken oyunculuğuyla Robert Pattinson’un olması doğru karar, ana kötünün Riddler olması doğru karar, Selina Kyle olması doğru karar… Gerçekten atılmış tek bir yanlış adım yok bu filmle ilgili. Bu, özellikle son zamanlardaki DC yapımlarından beklemediğimiz bir performans olduğu için bizi şaşırtsa da öte yandan hepimizi büyük bir coşkuya gark ediyor!
Riddler’ın sağa sola ipucu bırakarak Batman’i oradan oraya sürüklediğini gördüğümüz Batman fragmanı, klasik bir Batman filminden beklediğimiz aksiyon sahnelerini fazlasıyla içerse de benim için bundan çok daha önemli bir ögeye sahip: Gizem! Yani fragmana bakınca Riddler’ın bir şeyler çevirdiğini ve bu yüzden Batman’in başının belaya girdiğini görebiliyorsunuz. Fakat bunun nasıl olduğunu hem Batman’in hem de bizim bilmemiz, Batman ile beraber yavaş yavaş öğrenecek olmamız çok hoşuma gidiyor. Gerçekten uzun zaman sonra ilk defa Batman’in, “World’s greatest detective” unvanının hakkını veren bir yapım izleyecekmişiz gibime geliyor.
Fragmanda Robert Pattinson iyiydi hoştu ama Selina Kyle rolüyle Zoë Kravitz, çok büyük rol çalmış. Göründüğü her sahnede apayrı parlayan ünlü oyuncu gerçekten role çok yakışmış. Batman’in hem en büyük baş belası hem de tutkulu sevdası olan Selina Kyle, öyle gözüküyor ki bu filmden sonra yine en çok cosplayi yapılan karakterler arasına girecek.
Öte yandan Batman fragmanında beni şaşırtan bir diğer karakter ise Colin Farrell’ın canlandırdığı Penguin. Yani ben Penguin karakterini daha çok filmin yan kötüsü olacağını düşünüyor ve bir sonraki filmler için sadece güzel bir hikâye başlangıcı yapılacağını umuyordum. Ama öyle gözüküyor ki Penguin filmde sandığımdan çok daha fazla yer kaplayacak. Bununla ilgili de hiçbir sorunum yok zira Colin Farrell tam anlamıyla bir Penguin olmuş.
Daha fazla övmek istemiyorum ama sanırım övecek son bir şeyim kaldı. Her ne kadar fragmandaki sahnelerin her birini doyurucu ve ilgi çekici bulsam da sanırım dünden beri interneti kasıp kavuran “koridor sahnesini” konuşmamız gerekiyor. Ben Mat Reeves’in yarattığı Batman’in heybetinden razıyım sevgili dostlarım. Yani şu adamı karanlıkta görsem benim dizlerimin bağı çözülür. Bir daha görmemek için de hayatıma çeki düzen veririm. Ben artık daha fazla övmek istemiyorum, ben artık bu filmi izlemek istiyorum!
4 Mart 2022 tarihinde çıkacak The Batman fragmanını siz nasıl buldunuz sevgili geekler? Sonunda istediğimiz DC filmine kavuşacak gibiyiz ha, ne dersiniz? Yorumlara gelin de döne döne şu fragmanı övelim.
1 Comment
Ben de fragmanı beğendim. Film ve dizi kanadında Batman v Superman’den, The New 52’dan beri de aradaki birkaç memnun edici dönem dışında ana akım çizgiromanda (Infinite Frontier da kurtarmayacak yeni bir ‘her şeyi daha da arapsaçına geviren’ tarzda bir event kapıda, benden söylemesi) saçmalık ve basiretsizlik üstüne aptallık yapan DC ve WB’un 2022 ile artık akıllanma sürecine girmelerini umut ediyorum. Bir şirketin sadece para ve ticari rekabetle değil, aynı zamanda vizyon, planlama ve bilgelikle de döndüğünü hatırlamalarını dilemekteyim. Rekabeti -tabiri caizse- idrar yarışı ile karıştırmayacakları senelere ulaşabilmeleri hem kendileri açısından hem de sinema, edebiyat, çizgiroman sever ‘geek’ tayfa açısından oldukça önem arz etmektedir.
Bence bir Flash filmi yapıp evreni sıfırlamalı ve yeni Batman filminin açacağı yol ile daha farklı bir sinematik evren olanı kurmalılar. Bu da şu anda bildiğimiz anlamdaki sinematik evren kavramından ayrı bir şey olmalı. Mesela belli başlı süperkahramanların kendilerine ait film serileri olmalı ancak bir kahramın her filminde çeşitli ‘Easter egg’ lerle öteki kahramanlara ve onların filmlerindeki olaylara bariz göndermeler yapılmalı. Böylece izleyiciye bunun bir ‘dünya’ olduğu ve her karakterin ve olayın birbirine bir şekilde bağlı olduğu vurgulanmış olur.
Son olarak umuyorum ki 2022 WB’un DC filmleri için Batman ve Superman ve onların mitleri ve yan karakterleri haricinde de pek çok ilginç, orijinal ve potansiyel katsayısı yüksek karakterin ve mitin olduğunu hatırlamaya başlayacağı bir dönemin başlangıcı olur. Wonder Woman halen üçüncü dünya ülkesi muamelesi görüyor (halbuki güya Trinity üyesiydi, en önemli kadın süperkahramandı etc.). Gerçi Diana’nın çizgiromanlardaki durumunun iç ve dip yüzü de esasen hiç iç açıcı değil ama o başka bir yorumun ya da ayrı ve çook uzun bir yazının konusu olabilir. Neyse, Flash halen yok, Aquaman’i yapanlar herhalde 2011’den beri çıkan serileri hiç özümsememişler ve CGI konusunda kime iş vereceklerini bilmiyorlar. Martha K…ay pardon, Martian Manhunter’a keşke milletin özel hayatını dikizlemekten başka nitelikler de verilebilse (yani 2000lerdeki çizgifilmlerde bile karakteri daha olgun ve derin gösterebilmişlerdi, nerede o günler!…)
Lütfen Batman ve Superman haricindeki karakterleri CW dizilerinde çürümekten alıkoyalım.