Uzun süre önyargılarımın esiri olduğumdan Regular Show ya da Adventure Time gibi geniş yaş aralığına hitap eden serilerden uzak bir hayat geçirdim. Sonradan bu mesafenin haybeye alındığını tabii fark ettim, şu çağda inatla cehalete sarılmak çok da akıl kârı bir hareket değil sonuçta. Adventure Time’a hala ısınamamış olmakla beraber Regular Show’un her bölümünü iple çekiyorum. Bir kere insanın kanı bu işlerle enfekte olunca canı daha fazlasını istiyor, ben de tiryakiliğin daimi getirisi olarak geçtiğimiz haftaları şuursuzca internette ilginç çizgi dizi arayışında geçirdim. Rick and Morty ya da Gravity Falls gibi görece az bilinen seriler ile geçirdiğim keyifli zamanın ardından gene yolum Cartoon Network’e düştü ve ilginç bir serinin gün ışığında olduğunu gördüm. Hazır daha ilk sezonu yeni bitmiş iken bu çiçeği burnunda seriden bahsedeyim dedim, ilgililer memnun kalacaktır.
Cartoon Network’teki yeni keşfimin adı Clarence. Buyrun intromuza bakalım:
https://www.youtube.com/watch?v=gGMK2h9MWjI
Hikayemiz 4. sınıf öğrencisi Clarence ve iki kankası Jeff ile Sumo’nun maceralarını konu alıyor. Clarence kafası çok karışık, oldukça hiperaktif ama çevresi tarafından çok sevilen bir oğlan. Günlük rutin hayattaki her olayı kendisi için epik bir maceraya çevirebilen Clarence yeri geliyor mahallenin atari salonuna destanssı bir yolculuğa çıkıyor, yeri geliyor kankasının patates kızartmasını çaldığı için kendini büyük bir kovalamacanın içinde buluyor, Sevimli maceralar, cırcırböceği ile hamamböceğini karıştırdığı için tüm mahallede böcek salgınına neden olması gibi dev felaketlerle de sonuçlanabiliyor. Ancak maceralar temelde günümüzün diğer sevilen çizgiserileri gibi fantastik/absürt bir çizgiden ziyade tamamen gündelik komediler üstüne kurulu. Açıkçası bu hayalperestlik ve yoktan macera çıkarma tutkusunu insanın aklına hafiften Calvin & Hobbes’u getirir cinsten.
Ancak Clarence’in ilginç bir yönü yetişkin içerik çok koymamasına rağmen çocuk programlarında eskiden pek rastgelmediğimiz bazı nüansları içinde barındırması. Mesela serinin bir bölümünde restoranda buluşan gay bir çiftle karşılaşabiliyoruz, ya da ilk sezonun son bölümünde Jeff karakterinin iki ebeveyninin de kadın olduğunu öğreniyoruz (Bu nokta net bir şekilde belirtilmemiş, sanırım ikinci sezon daha aydınlatıcı olacaktır). En bariz şey ise Clarence’in annesinin Chad isimli bir sevgilisiyle birlikte yaşıyor olması. Amerikan rüyasının çekirdek aile zorlamasını kısmen çatırdatan bu yaklaşımı çizgi film dünyası için önemli bir gelişme olarak gördüm. Anlaşılan o ki Clarence ideal sokağı tasvir etmeyi değil de gerçek Amerikan mahalle yaşamını sunmayı seçen bir iş.
Ben her ne kadar büyük zevk almış olsam da Clarence’ı yetişkinlerin çok beğenip beğenmeyeceği konusunda net değilim. Regular Show kadar 90’lar referansı yok, tüm başarılı esprilere ve anlatıma rağmen hikayeler daha çok çocuklara yönelik. Ancak Clarence’in hem çevresi hem de seyircisi için yorucu performansından ilk bölümde keyif alırsanız tüm sezonu zevkle seyredeceğiniz aşikar.
Özetle bir deneyin, beni hayalkırıklığına uğratan hiçbir bölüm olmadı.
Not: Clarence’ın yaratıcısı ve karaktere seslendirmeyi yapan Skyler Page ilk sezonun başarısına rağmen Cartoon Network’ten ve projeden atılmış. İşin arkasında neler dönüyor bilinmez ama ikinci sezonda seriyi şimdiki halinden çok farklı bulmamız olası.
6 Comments
Adventure Time ve Regular Show’dan bahsetmişsin ama unuttuğun bir tanesi daha var bence. Gumball. Ki bence aralarında en iyisi.
Sumo’nun Türkçe dublajdaki “GOZALAKKK SAVAŞIH!” diye böğürmesi kalbimde çok ayrı bir yere sahip olacak.
Regular Show, Adventure Time, Gumball, Clarence. İşte bunlar sayesinde çocukluğumdaki dizileri özlemekten kurtuluyorum ama aklımdan atamadığım bir tanesi var… Megas XLR
samurai jack de pek o klansmanda degil ama çok çok iyi
Samurai Jack’de en sevdiğim şey şiddet. Herkes robot olduğu için kollar kafalar kopuyor ve kan yerine yağ fışkırıyor tam realist diyemesek de ona çok yakın hissettiriyor.
steven universe es geçmeyin