Büyü dünyasına dönmeye hazırlanın cadılar ve büyücüler! Çünkü bir ay kadar bir süre kalan Fantastic Beasts: Crimes of Grindelwald, Kasım’da vizyona girmeden önce son fragmanını da yayınladı nihayet! Tüyler diken diken olsun mu? Olsun bakalım!
Önceki fragmanlarda gördüğümüzden farklı olan bir detayla başlamak istiyorum; her ne kadar olaya ortasından dalmak da olsa. Credence’ın kafesin içindeyken söylediği o malum sözcük: Nagini. O sözlerden sonra yılana dönüşen Asyalı kızı canlandıran Claudia Kim, ilk promo fotoğraflarından ve fragmanlardan bu yana kati suretle açıklığa kavuşmayan ama birtakım detaylarla sezdirilen bir gelişime sahipti. Uzun süre boyunca “Claudia Kim aslında Nagini mi?” teorileri havada uçuşsa da, nihayet artık bu da ispatlandı. Hayırlı uğurlu olsun, son fragmanla arzumuza kavuştuk!
Voldemort dünyaya gelene kadar Grindelwald ile uğraşacak olan büyücülük dünyasının en kadim hortkuluklarından biri olma imkanını elinde taşıyacak Asyalı ablamız. Üstelik kendisi de bir “Maledictus”. Yani tam anlamıyla bir insan değil, ama Animaguslar gibi de bahşedilmiş tarzda bir yeteneği yok. Bir çeşit kanla alakalı lanet anlayacağınız. Kurt adamların birer Maledictus olup olmadığı da tartışma konusu dersek, sanırsak bu lanetin ne tür bir “istem dışı” aktivite olduğunu anlatabilmiş oluruz diye düşünüyoruz.
Maledictus ve Nagini meselesini sizlere sonradan uzun uzadıya anlatmak üzere burada kesiyoruz ve fragmanın kalanına bakmaya devam ediyoruz o zaman! Oyuncuların çeşitli röportajlarda söylediği üzere “Serinin en karanlık filmi olacak.” sözü sanıyoruz ki artık su götürmez bir gerçek olacak. Elbette kimse kan ve vahşet dolu, gerilimin doruklarında gezinen bir savaş ya da korku filmi beklemiyor; ancak bu fragmanın da kanıtladığı üzere Grindelwald’un o monoloğundan etkilenmeden ya da tehdidin ciddiyetini hissetmeden durmak elde değil.
“Ya bana katılırsınız ya da ölürsünüz” cümlesiyle büyücülük dünyasına yapabileceklerini ufaktan sezdiren Grindelwald üzerine ayrıca eklemek istediğimiz ufak bir detay var: Gençliği. Harry Potter filmlerinde hatırlarsanız Jamie Campbell Bower’ın canlandırmıştı Gellert Grindelwald’un gençlik rolünü. Aradaki bağlantıyı koparmadan aynı oyuncuyla çalışmış olmalarının detayı da biz Potterhead’leri birazcık memnun etmedi değil hani. Oyuncu değişikliğine gidilebilir, hatta ve hatta hiç gösterilmeyebilirlerdi bile. Ancak böyle bir tercihten yana olunması güzel.
Öte yandan önceki fragmanlarda göz gıcıklayan CGI yaratıkların olmadığı gerçeği de mutlu ediyor bizi. Zira bu sefer efektleri tam yapılmış gibi gözüken canavarlarımız, Grindelwald’a karşı verilen savaşta büyük bir rol oynuyor olduklarını da gösteriyorlar. Uzun süredir “Madem Grindelwald ile savaşmak olacaktı temeli, neden ilk filmde Pokemon eğitmeni gibi yaratık topladı Newt?” sorusunu sorup duranlar için de güzel bir cevap minvalinde oldu bu: Canavarlar Newt Scamander için bir takıntı ya da uç noktada bir sevgi olmaktan da öte gerçek koruyucular rolüne bürünecekler. Sadık dostlar, yardımcılar ve hayat arkadaşları… Scamander’ın canavarları tam da bu konumda, bunun hissiyatı verilecek işte.
Peki Newt ile Jacob’ın bir yere cisimlenmek üzere kullandığı kova “anahtarı”na (portkey) ne diyeceksiniz? Burada da Harry Potter filmlerine yapılan bir göz kırpmasının altını çizmek istiyoruz. Zira Ateş Kadehi’nde bir bot olarak karşımıza çıkan bu “anahtar”, şimdi ise bir kova formunda sunuluyor önümüze. Demek oluyor ki, bu filmde de büyücülük dünyasına dair bildiğimizi sandığımız birçok şeyin üzerine bilgi koyuyor olacağız; yavaş yavaş her türlü sihirli eşyanın ve yaratığın, hatta tüm sihir dünyasının detaylarına doğru derin bir dalış yapıyor olacağız. Eğer fragmandaki açıklama kısmı ile yetinmeyeceklerse, filmde de en az Harry Potter: Ateş Kadehi kitabında olduğu kadar detaylı bir açıklama yapılacaktır diye umut ediyoruz.
Her küçük kardeşin kursağında kalan o tuhaf üstünlük hissinin patlama yaşadığı sahneye ne dersiniz peki? Newt ve Tina’nın son saniyelerde yer alan sahnesinden bahsediyorum. Hani “Bu senin ağabeyin mi?” diyerek Tina’nın tek bir asa hamlesiye Newt’ın abisi Theseus’u yerine mıhlaması ve bunun üzerine de Newt’ın şapşalca “Hayatımdaki en iyi an bu ha!” diyerek sevinmesi var ya, hah orası işte. Theseus’un bir Bakanlık çalışanı olmasından dolayı küçük kardeşinden rütbece daha yüksek gözükmesinin ve Newt’ın ise bu konuda hep kendini ezik hissederek büyümesine yapılan şahane bir referans, farkındasınız değil mi? Zira hep bir 11. Doktor havası sezdiğimiz Newt Scamander karakterinin, nasıl bu kadar mütevazı ve utangaç olduğunu, geçmişe yapılacak flashbacklerin yanında böyle küçük ayrıntılarla da öğrenebiliyor olacağız. Şahane!
Konuşacak çok ama çok şey varken kendimi kısa tutmak zorunda hissediyorum ne yazık ki. Bu yazıyı sadece kısa ve olabildiğince az detaylı bir fragman incelemesi olarak bırakıp ilerleyen günlerde film için gün sayma heyecanımız arttıkça sizlere özel açıklayıcı dosyalar hazırlamayı düşünüyorum. Yani büyücülük dünyasına dönüşümüz tek yazıda yaşanıp bitmesin, keyfini çıkartabileceğimiz kadar uzun uzadıya sürsün, ne dersiniz? Her fragmandaki detayları tek tek açıklamaya kalksak, zaten filme kadar başınızı kaşıyacak vakit bulamayacaksınız. O yüzden sıkı bir hazırlık evresine hazır olun Potterhead’ler.
Kasım’a şunun şurasında çok az kaldı, sarılın asalarınıza!