Yaz sezonu gelip de sene boyu takip ettiğim bütün diziler ya bitti ya da bitmek üzere. Dolayısıyla fazla boş vakti olan bir insan olarak haftalık programıma eklemek için yeni diziler aramaya başladım. Açıkçası yaz sezonu bu konuda bize çok fazla alternatif sunmuyor. Yine de araştırmalarım sırasında dikkat çeken bir diziye rastladım: Dark Matter.
Dark Matter içeriğini Dark Horse’un 2012 yılında 4 sayı olarak yayınladığı bir çizgi roman serisinden alıyor. Çizgi romanın yaratıcıları ve dizinin prodüktörleri Stargate dizilerinde yazarlık yapmış olan Joseph Malozzi ve Paul Mullie. Bu işlerinin de içerik olarak öncekilere benzerlik gösterdiğini söyleyebiliriz. Uzun zamandır Battlestar Galactica’nın yerini doldurmak için uğraşan SyFy kanalında yayınlanıyor Dark Matter.
Dizinin konusu bir uzay gemisinde zihinleri silinmiş olarak uyanan 6 kişinin neler olduğunu anlamaya çalışmaları üzerine kurulu. Hafızaları silinmiş ama yetenekleri yerlerinde duruyor. Tabii ki karakterlerimizin her biri farklı bir triplerde. İlk bölüm için karakterlerin biraz fazla klişe göründüğünü söylemem lazım. İyi ve yakışıklı çocuk, serseri kötü adam, zeki ama seksi kadın, sağduyunun sesi zenci adam, üstün yakın dövüş yeteneğine sahip soğuk asyalı, birde saf küçük kız, bir de olmazsa olmaz android hanım kızımız var. O noktada bir orijinallik yok anlayacağınız. Önceden tanıdığım bir oyuncu dikkatimi çekmedi ama rollerin klişeliği dışında çok kötü diyebileceğim bir oyunculuk da yok aslında. Çok üst düzey bir performans olduğunu da söyleyemem tabi.
Arşivimden çizgi romana şöyle bir göz gezdirdim. Oyuncularda yaptıkları değişiklikler dışında çizgi romana birebir bağlı gidecek gibi duruyorlar. Açıkçası çizgi romanın senaryosunun da ortaya yeni bir şey koyduğunu söylemek zor. Yazarların belirttiklerine göre The Shield dizisinden, Dirty Dozen filminden ve Thunderbolts çizgi romanından etkilenmişler. Hangi yönlerde etkilendiklerini görmek çok zor değil ama keşke bilim kurgu janrına daha orijinal bir şeyler katsalarmış demekten kendimi alamadım.
İlk bölümle ilgili beni az da olsa rahatsız eden bir diğer şey basit mantık/senaryo hataları ve konunun aceleye gelmiş şekilde işlenmesi. Vaktimiz az, biran önce hikayeyi ilerletmeliyiz havası aldım ilk bölüm boyunca. Çizgi romanda da aynı şekilde işlenmiş olmasına rağmen televizyona uyarlarken bazı şeyleri geliştirme fırsatını ellerinden kaçırmışlar gibi görünüyor.
Normalde SyFy dizilerini görsellik olarak çok beğenmem, bütçeleri ile yapmak istedikleri genelde birbirini tutmaz ve sırf başarısız görüntüler yüzünden diziden soğurum. Ama bu dizi bu konuda fena bir iş çıkarmamış gibi duruyor. Evet, çok güçlü CGI falan gerektiren yer yok ve bölümün büyük çoğunluğu gemide geçiyor, o yüzden değerlendirmek için erken olabilir ama bu bölüm özelinde yarattıkları ortam ve atmosferi gayet yerinde buldum.
Yazıda genel olarak olumsuz bir hava yaratmış olsam da, aslında dizinin bu hataları izlenmeyecek kadar kötü olmasına neden olmuyor. Eğer bu olumsuz yönlere kafayı çok takmazsanız, karşınızda vakit öldürmek için ideal bir dizi var aslında. Yeni Battlestar Galactica olmasa da, aksiyonu temposu yerinde, adapte olması çok zor olmayan, sizi de derin düşüncelere sevk etmek gibi derbi olmayan, yaz dönemi yokluğunda keyifli keyifli seyredebileceğiniz bir dizi. Şu an için 13 bölümlük anlaşması bulunan dizi Cuma geceleri SyFy’da izlenmeyi bekler.
7 Comments
Benim hiç hoşuma gitmiyor bu gizem yaratmak için karakterlerin hafızalarını kaybetmiş olmaları durumu. Karakterler de çok klişe duruyor. Diyalogları da beğenmedim. Android’e hiç ısınamadım, olmamış. Pek sevmedim ya işin özü. Ah SyFy ah, nerde BSG
aghdfahfd “zeki ama seksi kadın” :v
Bunlar hep çöp dizi ya sifi seyredicem diye kendinize eziyet etmek istiyorsanız seyredin. 50 yıllık Star Trek hala daha iyi bunlardan.
Yazın tek güzel dizisi “Power”. Her ne kadar konusunda geek’lik bir unsur bulunmasa da çok sağlam.
Yazın en güzel dizisi, tabi netflix dizisi olduğu için yaz dizisi sayılır mı bilemedim, Sense8. Yönetmenliğini Wachowski kardeşler yapmış. Cloud Atlas gibimsi bir dizi olmuş, zaten içinde de Cloud Atlas’ta bana kendisini çok sevdiren Doona Bae var.
Kesinlikle
Ben de başlayacaktım da bayağı gömmüşler diziyi yav ne yapsam değer mi onca gb’a?