Grayson
Ya bakın, ben zaten seviyorum casus işlerini. Gerçekten. Gönlümde apayrı bir yeri var. James Bond olsun, Chuck olsun, Agent Carter ve hatta Archer olsun; her türlü casus işinin bende gideri var. Ama bu işi yapmanın da bir adabı var. O adabı tutturamazsanız, kantarın topuzu Naked Gun seviyesine kaçabiliyor. O yüzden, sizlere iç rahatlığıyla şunu diyebilmekten çok memnunum: Yeni Grayson serisi, muazzam bir casus işi. Dick Grayson bundan sonra hiç kostüm giymese gerçekten umurum olmaz. Hatta giymesin. DC’nin ona ajan olarak ihtiyacı var!
Green Lantern
Sıkı okurlarımız hatırlayacaktır, Green Lantern’ın yeni hâli ilk açıklandığında uzun saçları, kapşonu ve çizmeleriyle “ergen” diyerek eziklemiştim kendisini. Sonra suratıma bu tokat gibi seri çarptı. Robert Venditti ve Billy Tan‘in yeni serisi, hem bir serüven hissi verebiliyor, hem gerçekten sürükleyici bir gizem yaratıyor, hem de akılda kalıcı bir hikaye örgüsü koyuyorlar ortaya. Bakın çok net konuşuyorum, şu 9 seriden bir tanesini okuyacaksanız sadece, o Green Lantern olabilir. Yemişim ergen kapşonunu.
Justice League
Ya bakın, zaten bir işin başına Geoff Johns ve Jason Fabok gibi bir ekip oturuyorsa, oradan özel bir şey çıkacaktır. Bu sefer de daha önce görgüsüz gibi övdüğümüz Darkseid War hikaye çizgisi çıktı. Biz zaten bunun üzerine detaylıca konuşmuştuk, ama şimdilik sadece şunları hatırlatmakla yetinelim: Darkseid War hikayesi, tehlike dozunu çok iyi ayarlayan, gizemi ve merağı çok iyi yediren, karakterlerini de şahane kullanan bir seri. Mutlak okunmayı hak ediyor.
Midnighter
Midnighter, yanılmıyorsam DC’nin açık olarak homoseksüel bir karaktere başrol verdiği ilk seri. Ama emin olun, burada olmasının sebebi bu değil. Steve Orlando ve Aco‘nun ellerinde Midnighter bir tutam James Bond (tavlama başarısıyla da birlikte üstelik!), bir tutam Punisher, bir tutam da Batman gibi inanılmaz harika bir karışım şekle bürünmüş. Son iki sayıda da Dick’i koydular yanına, iyice tuz oldu, biber ekti. Cidden harika bir seri.
Starfire
DC yeni atılımında pek çok komedi serisi başlattı. Prez, All-Star Section Eight, Harley Quinn… Hiçbirine gülmedim. Gülümsediğimi dahi zannetmiyorum. Ama Starfire? Starfire bambaşka. Jimmy Palmiotti ile Amanda Conner‘ın metni zaten zorlamaya kaçmadan sizi gülümsetmeyi başarabiliyor; ama ne kadar altını çizsem az, Starfire’ın asıl kıymeti Emmanuela Lupacchino‘nun dünyalar tatlısı görsellerinden geliyor. Lupacchino öyle güzel bir mizah yediriyor ki kalemine, Starfire’ı sevmeden edemiyorsunuz!