Günümüz elektronik müziğinin dağıldığı pek çok alt kol var. Aslında karakteristik olarak hepsi kendini korumayı bilse de kimi zaman müziğin deneyselliği onları çizgisinden çıkarıyor. Bu noktada ise yaratıcı karakterler ön plana çıkıyor. İşte Deadmau5 ise uzun bir süredir bu yaratıcı karakterler arasında sayabileceğimiz, elektronik müziğe yön veren aktörlerden birisi.
Ünlü müzisyen, 2005 yılında yayınlanan Get Scraped isimli albümünü FL Studio ile hazırlamıştı. FL Studio, Deadmau5’tan bahsederken anılabilecek ilk program. Çünkü bu program elektronik müzik için giriş niteliğindedir, basittir ve kolay anlaşılır bir arayüzü vardır. Kimi zaman FL Studio ile kaliteli işler yapmak zor olsa da tüm hikaye inceliklerini görebilmekte. Deadmau5 da bunu oldukça iyi sundu. Ve /b/ ile /mu/’nun kucak açması ile birlikte birden ünlü oldu.
Hikayesi aslında basit ve klişe değil mi? Ancak sonu İrem – Hayalet Sevgilim gibi olmuyor.
17 Haziran’da yayınladığı son albümü while(1<2) ile adeta yaşadığı müzikal evriminin bir dönemini bitiriyor. Albüm iki kısımdan oluşuyor ve toplam 25 parça bulunuyor. Toplam süresi 2 saat 10 dakika olması itibariyle de oldukça uzun bir yolculuk vaadediyor. Pazarda domates seçer gibi albüm içinden parça seçilmez. Fakat albümü taşıyan ve gerçek değerini ortaya koyan parçalar kendini ilk anda belli ediyor.
Altyapıları ve kurgularıyla en çok akılda kalan parçalar ise;
Ice Age – (deadmau5 remix – How To Destroy Angels)
Bu parça aslında deadmau5’un kadın vokaller ile ne kadar iyi anlaştığının en iyi kanıtlarından birisi. How To Destroy Angels grubunun vokali Mariqueen Maandig ile ahenk dolu bir esinti sunuyor. Bu sakin ve progresif anlatım ile aslında albüme sakin bir çehre katıyor.
Infra Turbo Pigcart Racer
Araç sesleri ile dolu bir yarış hikayesi bu sefer konumuz. deadmau5’un yaklaşık bir sene önce alıp son halini verdiği Purrari’si ile katıldığı Gumball 3000’e atıf niteliğinde bu parça. Yaşadığı tecrübeyi ise bu parça ile anlatıyor.
Terrors In My Head
Bu parça tüm romantik hislerimle albümün en güzel parçası. Parça boyunca kick ile snare’lar arasındaki denge kum saatindeki kumun teker teker dökülmesine benziyor. Parça boyunca süren tekrarlar ve ritm geçişleri ise parçanın gelişen yapısına katkıda bulunuyor. Öte yandan ise parçanın ilk yarısının kapanışı çok sade bir dil ile anlatılıyor. Böylece parça içerisinde nefes almak mümkün oluyor. Arından gelen yükseliş ise çoğu zaman kullandığı gibi derinden ve usulca geliyor. Albümün en iyi kurgulanmış parçası desem hak yemiş sayılmam.
Phantoms Can’t Hang
Parçayı dinlerken en sade haliyle bir hayaletin asılma sahnesini göz önüne getirebiliriz. Onun asılamaması, ölememesi ve belki de bunu diliyor olması üzerine minik bir macera kurgulayabiliriz. Parçanın ortasına güzel bir patlama sahnesi yazıp sonunda ise hayaletin ölmeden infazdan kaçması ise aksiyon filmlerini aratmayacak bir macera yaşayabiliriz.
Seeya – (feat. Colleen D’agostino)
Seeya, kendi nezdimde albümün ikinci bölümünün en dile pelesenk olan parçası. Colleen ise şüphesiz albümün en güzel sesi. Parça albümden önce single olarak yayınladı. Ardından albümde yerini aldı. Parçanın ilginç bilgisi ise deadmau5’un Colleen ile hiç karşılaşmamış olması.
