Artık çok bariz şekilde görüldüğü gibi dizi sektörü olanca hızıyla internete taşınıyor. Kırmızı dev Netflix ABD’yi domine edip dünyanın dört bir yanında kabul görmeye çalışırken BluTV, PuhuTV gibi yerel platformlar ise yeni sistemi Türkiye’ye tanıtıyorlar. E dizi arayan gözlerin televizyonları terk edip internette dolanması da beraberinde çokça avantaj getirmekte. Bunlardan en önemlisi de amatör web dizilerin kendini daha kolay gösterme fırsatı elde edebilmesi.
Büyük prodüksiyonlardan yorulan meraklı izleyiciler birkaç tık uzaklıklarındaki amatör işlere şans tanımaktan çekinmiyorlar. Bu durum Sıfır Bir gibi yaratıcılık, kararlılık ve emekten başka kaynağı olmayan işlerin yüüksek rağbet görerek Youtube’dan profesyonel platformlara taşınması gibi hoş manzaralara yol açabiliyor.
Sıfır Bir’in başarısının sadece bir başlangıç olduğuna inancımdandır ki karşıma inanarak yapılmış amatör diziler çıktığında heyecanlanmadan edemiyorum. Bu yazıda üzerinde duracağımız Barut dizisi de ilk karşılaştığımda heyecan duyduğum ve sonrasında bu heyecanı sürdürebildiğim amatör işlerden biri oldu. Filmler ve Filimler kanalının kanatlarını açıp ev sahipliği yaptığı Barut’un yapımcılığını, başka amatör dizilerden ve tanıtım kliplerinden duymuş olabileceğiniz BETA fikirsanat üstlenmiş. Amatör web dizisinin senaristi Berhat Erman ve yönetmeni Burak Darende de zaten BETA fikirsanat’ın demirbaşlarından. Aşağıda fragmanını bulacağınız Barut’un spoilersız incelemesinden önce; dizinin amatör bir ekiple, kısıtlı imkanlarla çekildiğinin altını son kez çizelim. Sonra çıkıp diziyi Görünen Adam’la, Masum’la falan karşılaştıranlar türemesin. BETA fikirsanat’ın o kulvara çıkmasına biraz daha zaman var.
Barut’u tanıdık dünyalardan Deadpool’a benzetirsek çok da alakasız bir benzetme yapmış olmayız. Tamam, dizide mutantlar veya özel güçler (şimdilik?) yok. Fakat absürt hal ve hareketlere sahip, dördüncü duvarı kırmaktan çekinmeyen bir paralı asker/ajan var, ve bu karakterin absürt neden ve koşullara sahip zorluklarla kanunsuzca mücadele etmesi gerekiyor. Zaten diziye de adını veren Barut karakterinin belli noktalarda Deadpool’a öykünerek yazıldığı anlaşılıyor.
Fakat bu demek değil ki karakter özgün değil. Havalı duruşu bozulmasın diye güneş gözlüğünü uyurken bile çıkarmaması, gizli silahlarından birinin çaydanlık kapağı olması gibi ilginç halleriyle keyifli bir kahraman olmuş Barut. Ne var ki diğer karakterlerin aynı keyfi verdiğini söylemek güç. Sanki Türkan, Profesör, Sanchez gibi yan karakterler klişe arketipleri tiye almaya çalışırken aynı klişelere paçasını kaptırmış.
Dizinin senaryosu, aynı karakterlerde gördüğümüz gibi bazı basmakalıplıklarla dalga geçme çabasında ve karakterlerin aksine dalga geçtiği şey olmaktan kurtulup güzel bir parodi olabilmiş. Sadece 10’ar dakikadan oluşan 4 bölümünde hem karakterleri tanıtmaya hem twistler yapmaya hem de kancayı dudaklarınıza geçiren bir son yapmaya vakit ayrılabilmiş. 2 saatlik koca filmlerde, 20 bölümlük uzun dizilerde bile bunlar her zaman başarılamazken topu topu 40 dakikalık amatör bir işte başarılması senarist Berhat Erman’ın adını bir kenara not almamız gerektiğini düşündürtüyor.
Hem senaristin hem de yönetmenin dokunuşlarıyla ortaya çıktıkları belli olan geek göndermeler ve meta şakalar da diziye hoş esanslar katıyor. Fakat zaman zaman bu tip geek ve genel şakaların gereksiz uzatıldığı bir gerçek. Bu da bizi senaryodaki en büyük probleme getiriyor: Berhat Erman hikaye örgüsü oluşturmada yeteneğini sergilemiş olsa da şimdilik diyalog yazma konusunda aynı potansiyeli gösteremiyor. Bazı şakalar hiç ihtiyaç yokken açıklanarak zaman kaybettiriyorken önemli muhabbetler geçiştirilebiliyor. Yine de tecrübeyle ortadan kaldırılamayacak bir açık değil.
Çekimlerden, eserin amatör bir yapım olduğunu unutmadan, bahsedecek olursak tatmin edici olduğunu söyleyebiliriz. Devamlılık, akıcılık, odak gibi başat kurgu elementlerinde rahatsız edici hiçbir yan yok. Burak Darende, daha geniş imkanlara sahip olsa daha verimli bir performans sergileyeceğini belli ediyor. Sanat, Barut’ta öne çıkan bir departman değil hatta neredeyse sıkıcı bir iş yapıldığı söylenebilir. Fakat amatör şartlara sahip bir aksiyon dizisinden daha fazlasını beklemek haksızlık olurdu.
Oyunculuk bütün bir dizide tat kaçırmaya en müsait unsur. Başroldeki Burak Sekmen ve Sanchez Tarık rolündeki Cem Deniz dışında oyunculuk izlediğimizi söylemek zor. Geri kalan ekip eğer hatır ve heves için oradalarsa gayet yeterli roller kesmişler, amatör diziler ve kısa filmlerde çok daha vahim performanslarla karşılaşıyoruz. Ama durum bu değilse yenmesi gereken çok ekmek var demektir.
En nihayetinde Barut, ne popüler olsun ne de para kazandırsın diye ortaya konan bir eser. Barut, sektöre tırnak geçirmemiş gençlerin de izlemeye değer işler yapabildiğini kanıtlasın diye ortaya konmuş eserlerden biri. Popüler olacaksa da para kazandıracaksa da önce bunu kanıtlayabildiği için olacaktır.