Merhaba değerli geekler! Çok hızlı bir soru soracağım size: Bir Death Note’unuz olsa ne yapardınız?
Malum seriyi izleyen hepimiz bir noktada bu soruyu sormuşuzdur kendimize diye düşünüyorum, o halde hepimizin bir cevabı vardır, yanılıyor muyum? Ben muhtemelen gökten kafama bir Death Note düşseydi onu kullanırdım arkadaşlar. Kira gibi güç zehirlenmesi yaşar mıydım? İrademe pek güvenmiyorum, o yüzden kabul etmesi tatsız da olsa gerçekçi düşünüyorsak evet, güç zehirlenmesi yaşayabilirdim. Peki defteri kullanan Kira kadar zeki miyim? Hayır. Anında tespit edilirdim. Kendimi de savunamazdım. Evet, ben yaptım, özür dilerim, alın beni, götürün!
Böyle bir düşünce treni yaşadım son çıkan Death Note one-shot’ını okurken, gecenin köründe. Bir düşünsenize, Light ince zekası ve plancılığı sayesinde, L gibi bir dedektifle beraber çalışırken bile uzun bir süre yakalanmadan işini yapmaya devam edebilmişti. Seriye en çok ilgi duyduğum dönem on beş yaşındaydım ve bu bana aşırı derecede havalı geliyordu. Hala geliyor, yani ben şu yaşımda onun yaptıklarının yarısını akıl edemezdim. Yok çekmecenin altına defteri sıkıştır, yok gizli göz yap, odanın kilidini kontrol et, saatine bir sayfa koy… Eh, muhtemelen birçoğumuz başaramazdık.
Peki ya Light’ın kendisi, 2021 yılında bunu yapabilir miydi?
Yapamazdı. Yoksa yapar mıydı? Yok ya, yapamazdı sanki. Yakalanırdı. Yoksa?
Durun da aklıma gelen olasılıkları tek tek açıklayayım size, güzelce bir tartışalım bu konuyu.
İnternet Onu İspiyonlardı
Serinin 2005 gibi bir tarihte geçtiğini hatırlatmak isterim hepimize. Şahsen bana çok daha yeniymiş gibi geliyor, zamanın nasıl geçtiğini fark edemiyoruz resmen. Yine de esasında seri, 2005 yılında geçiyor. Aradaki on altı yıl içinde internet tahmin edemeyeceğimiz kadar büyüdü ve yaygınlaştı. Light Yagami’nin hayatının çok daha farklı bir yön alacak olmasını geçtim, sokakta tiktok çeken birisinin kamerasına yakalanma ihtimali bile mevcut. Light bunları tahmin edebilir ve ona göre hareket eder diyoruz ama bir düşünsenize, kaç videonun arkasında yanlışlıkla çıktığınızı düşünebiliyor musunuz? Bu çocuk elinde defterle geziyor, isim yazıyor, birkaç adım önündeki kişi ölüyor. Hepsini geçtim, babasının bilgisayarına erişmeye çalışır çalışmaz yakalanırdı.
Veya İnternet Kira’ya Yardım Ederdi
L’in Kira’nın kimliği hakkında yaptığı ilk tespit, onun Japonya’da yaşadığı yönünde olmuştu. Çünkü o Japonya’ya yayın yapıyordu sadece. Kira da zaten sadece Japonya içindeki suçluları öldürüyordu. İnternet işte bu noktada yardımcı oluyor ona. Elinin altında internet varsa Kira en doğudaki suçluyu da en batıdakini de rahatlıkla öldürebilir. İnternet, onu ispiyonlamazdı belki de. Belki de Light, interneti kendisine yardımcı olacak şekilde kullanmanın yolunu bulurdu.
Kameralar, Kameralar Her Yerde
Geçen sene çıkan one–shot’ta Ryuk, zamanın nasıl değiştiğinden bahsediyor, Light’ın zamanında bu kadar çok kamera yoktu diyor. Eğer o zaman yaptıklarını şimdi yapmaya kalksaydı anında yakalanırdı diyor. Dediklerinde doğruluk payı var. Artık hayat çok daha farklı, sokaktaki tiktok çeken adamın arkasından çıkmasanız bile mobese kameralarında boy göstermeniz an meselesi dostlar. Öte yandan da şunu düşünüyorum: Bir bölümde Light’ın odasına kamera konuyordu, hani şu patates cipsi yediği ünlü sahne, hatırlar mısınız? Bunları atlatmış birisi Light. Gizli kameralardan kaçabilen adam kocaman mobeseden veya devasa android telefonlardan da kaçabilir herhalde, değil mi? Kafam çok karışık.
Bir Hastalık Olduğunu Sanırdık
Bu biraz korkunç bir gerçek ama insanlar sağdan soldan kalp krizi sebebiyle hayatını kaybediyorsa aklımıza gelen ilk şey onları öldüren bir defterin varlığı olmazdı muhtemelen. Hayatını kaybeden insanların kullandığı ilaçlara, alerjilerine, yediklerine, yediklerinin nereden geldiğine falan bakardık. FBI’ın bunları yapmadığını söylemiyorum ama açıkçası kocaman bir pandemi atlatan bir jenerasyonun ikinci bir pandemiyi rahatlıkla kabul edebileceğini düşünüyorum. Böylece Kira, öldürmeleri sadece evinde yaptığını ve hiçbir kameranın kendisini görmediğini varsayarsak, hiç yakalanmadan birkaç seneyi çok rahat geçirirdi gibi geliyor.
Elinde Defterle Yakalansa Bile…
Tüm bunlarla beraber elinde defterle yakalansa bile suçunun ispatlanması çok zor. Ne var yani, bu rastgele bir defter ve ben içine isimler yazıyorum işte?! Evet, kesinlikle şüpheli bir durum ama bir defter ne zaman suç aleti sayıldı ki? Sonuçta bir silah değil. Değil mi? Aksini ispatlamaya kalkmadıkları sürece bir sorun yok ama zaten FBI’ın aklına defterin “sihirli” bir araç olduğu gerçeğinin gelmeyeceğini düşünüyorum. Cinayetleri, empirik yöntemlerle değil de metafizik boyutunda incelemeyi akıl etmeleri uzun sürerdi muhtemelen. Hak veriyorum tabii.
Düşünce trenim ilerliyor ama ben ona yetişemiyorum sanırım. Bir düşününce Death Note, sanırım benim gördüğüm en tehlikeli kurgusal silah. Gerçekten, sadece bir isim ve bir görsel yetiyor işe yaraması için- Hem de suçu işleyen kişinin suçlu olduğunu ispatlamak son derece zor. Böyle bir silah, yanlış kişilerin eline geçtiğinde neler olur tahmin edebiliyor musunuz? Son çıkan one-shot’ta neredeyse Donald Trump’ın eline geçecekti, al başına belayı.
Peki siz 2021 yılında Death Note’unuz olsaydı ne yapardınız? Sizce kolayca bulunur muydunuz?
1 Comment
Eğer bir Death Note’um olsaydı bir süre sonra büyük ihtimalle bunu birilerine söylemeden duramazdım. E malum, 2 kişinin bildiği sır değildir. Herhalde 4. günden enselenirdim 😀