Hideo Kojima imzalı Death Stranding 2 On The Beach trailerı yayınlandı ve oyun 2025’te PlayStation 5 platformunda bizlerle buluşacak gibi duruyor.
Death Stranding 2 On The Beach geliyor, ki bu noktada adının daha çok “The Strand” veya “Stranded Forever” veya “Shinzuka-i Semavi” gibi bir şey olmasını beklerken daha çok şarkı ile kokteyl arasındaki bir varlığı andıran, sıradan bir tanım ile karşılaştık.
Oyunun trailerı diğer yandan, kesinlikle öyle değildi. İlk Death Stranding oyunu duyurulduğu zamanlarda kafamızı ne denli karıştırdıysa Death Stranding 2 de aynı düzeyde karıştırdı. Farklı yöntemler kullandı, daha uzun bir anlatıma gitti ama öyle yaptı böyle yaptı yine o siyah katranlı ellerini zihinlerimizin içine sokup bir güzel oynadı bizimle. Biz de onunla oynama şansına ulaşacağız elbet ama 2025 yılında. Sorun değil, 2025’e kadar bazı şeyleri ancak anlarız diye düşünüyorum. 2026’da oyunu bitirdiğimizde aramızdaki en iyileri belki yarısını bize anlatabilecek kıvama gelir. Gelin, o zaman bu trailer ile gördüğümüz detayları bir konuşalım, tartışalım.
Dünya
Oyunun geçtiği yer şu an için Meksika kıyıları gibi görünüyor, isim de zaten buradan geliyor. Hideo Kojima denen bu garip adamın bazı detaylar üzerinde on yıl düşünüp bazılarını da “Amaaan” diyerek yarım saniyede geçtiğine yemin edebilirim. Amerika Birleşik Şehirleri’nden sonra bu sefer fiber kabloları Meksika’ya doğru çekiyoruz ama orada bir ülke var mı yok mu, şehirler ne durumda, toplum bölünmüş mü, bölünmüşse nasıl bölünmüş pek bir fikrimiz yok. Biliyoruz ki Death Stranding sırasında Amerika nasılsa Meksika da şu an öyle, belki de daha kötü.
Buraya yeni kurulmuş Drawbridge isimli bağımsız bir şirketin gücüyle, gemisiyle geliyoruz. Oyun sırasında DHV Magellan adlı bu gemi oyuncu için hareketli bir üs görevi görecek gibi, bu açıdan biraz Dishonored 2’yi hatırlatmıyor değil. Burada vurgulamamız gereken en önemli öge ise trailerdan gördüğümüz kadarıyla oyuncuyu kuşatan çevrenin hareketli ve değişken olması. Aşmaya çalıştığınız dağlar birden dağılabilir, üstünden geçtiğiniz köprü bir sel ile yıkılabilir.
Değerli geek dostum; bastığın yeri topraktır, sağlamdır diye geçme iyi tanı yoksa bir çökerse sana çok yazık olacak.
Düşmanlar
Düşmanlar arasında ise yabancı olduğumuz bazı türler görmekteyiz. Hepimizin ilk oyundan iyi bildiği sadece iki bacaktan oluşan o bacaksız, bu oyunda vücudunun geri kalanını da tamamlayarak resmen bir gövde gösterisi yapmış. Sanırım Death Stranding’de haydut serseri rolündeki insanların ya yerini alacak bu robotlar ya da onların arasında çeşitlilik yapacaklar.
Sıradan moblarımız dışında garip garip canavarlar da bu tatlı menümüze eklenen detaylar arasında. Ayrıca bu sefer uçan katran canlıları da görecek gibiyiz, belki değişken çevreyle de birlikte yeni uçuk çatışma ortamları bekliyordur bizi. Tabii ki tüm bu çikolatalı düşmanların üstüne eklenen leziz bir çilek gibi, değerli Troy Baker tarafından canlandırılan Higgs karakteri bir kez daha karşımıza çıkıyor. Bu sefer daha gizemli, daha tehlikeli ve gitarı ile Rock yıldızı tavırlarıyla daha eğlenceli. Tanıdık yüzlerden bahsetmişken…
Tanıdık Yüzler
George Miller ve Fatih Akın isimlerini bir arada hiç görmüş müydünüz, bilmiyorum ama bu oyunda göreceksiniz. Daha çok gemi kaptanı kostümüyle gördüğümüzü düşündüğümüz George Miller, dostumuz Fragile ile birlikte çeşitli ölü bedenleri deşip, mürekkep fışkırtırken Fatih Akın da sahneye sinirli bir oyuncak bebek olarak giriyor. God of War için yazılmış bir aşk mektubu gibi Mimir rolünü üstlenen Fatih Akın, Sam Porter dostumuza yolculuğu boyunca yardımcı olacak ve bilgiler verecek. Tabii her ama her yönüyle Lovecraft hikâyelerinden fırlamış siyah katrandan oluşan ve dokunaç-diliyle çevreyi kollayan kozmik kediden de bahsetmeden olmaz.
Hikâye
Eski ekibimiz eski hedefimizin tamamlanması üzerine dünyanın dört bir yanına dağılmış durumda. Başından beridir yanımızda duran tek kişi olan Fragile yine bu oyunda da bize eşlik ediyor. Oyun boyunca eski dostlarımızı bulurken dünyayı da parça parça keşfedeceğimize dair hiç şüphe yok.
Hikâye bize bir yandan Meksika kıyılarına yeniden internet bağlatırken, bir yandan Lou adındaki şirin bebeğimizin kökenini sorgulatacak. Tabii bu noktada bebeğe ne oldu, nasıl bir şeyler yaşandı iki oyun arasında hiç bilmiyoruz ama bir kez daha Hideo Kojima’nın varlığımızın üstüne bir balyoz geçireceğinden eminim.
Hikâyenin son parçası ise “Death Stranding” dediğimiz bu garip kıyameti çözümlemek, anlamak, kavramak. O siyah petrolün tam olarak nelerden oluştuğunu, bu kıyametin neden kıyılarımıza vurduğunu ve içinden neden bir sürü tuhaf hayvanımsı varlığın fırladığını öğrenmemiz gerekecek.
Evet değerli dostlarım, 2025 yılında PlayStation 5 platformunda bizlerle buluşacak olan Hideo Kojima adlı garip adamın imzasının bulunduğu Death Stranding 2 On The Beach oyununun trailerının bizde yarattığı izlenimler böyleydi. Şimdi izninizle gidip kendime bir kauçuk çayı demleyip çakıl taşı atıştıracağım. En kısa sürede sıradan gerçekliğe dönmem gerekiyor.
Peki, siz neleri ilginç buldunuz bu trailerda? Sizin heyecanla beklediğiniz veya sizin de kafanızı karıştıran trailerlar, oyun duyuruları hangileri?