Bir itirafım var. Artık 16-17 yaşıma kıyasla çok anime izlemiyorum. Eskiden deliler gibi o seri benim, bu seri benim, şu seri ötekinin koşar durur, shonen, seinen çayırlarında atımla gezerdim. Tabii artık öyle değil, zaman az, seçenekler fazla, bu sebeple eskisi gibi önüme gelen her şeyi tüketemiyorum. O yüzden beni kendine bağlayabilen anime büyük bir iş yapmış demektir. Hele de Devil is A Part Timer gibi gerçekten de son yılların en komikli animesi olabilecek bir işse.
Komik animeler konusunda, ya da özellikle Japon komiği konusunda her zaman mesafemi koruyan birisi oldum. Tamamen bambaşka bir kültür olduğu için, onları güldüren şeyler kesinlikle biz Gaijin kitleyi güldürmüyor bir kere. Bu sebeple de komik animeler pek bana gelen şeyler değil.
Orijinal ismi Hataraku Mao-Sama olan Devil is a Part Timer, aslına bakacak olursanız Satoshi Wagahara tarafından yazılmış bir romanın uyarlaması. Konusu ise şahane.
İblis Kral Satan, Ente Isla isimli bir gezegeni fethetmek üzeredir. Güçlü generalleri ve karanlık orduları ile gezegenin neredeyse her adasını kontrol altına alır, insanları öldürür, köle haline getirir. Satan’ın karşısında duran ise Emilia Justinia isimli gizemli bir şövalye ve onun kahraman arkadaşlarıdır.
Emilia Justinia, çok büyük çabalardan sonra sonunda Satan’ın istilasını durdurur ve onu şatosunda kıstırır. Satan, tam yenilecekken en büyük generali Alsiel’i de alarak bir geçit açar ve Ente Isla için geri döneceğine yemin ederek bu geçitten kaçar.
Satan’ın kaçtığı yer, günümüzün Tokyo’sudur. Tabii bizim dünyamızda büyü olmadığı için, Satan ve Alsiel’in güçleri burada işe yaramaz. Büyü güçleri işe yaramadığı için Ente Isla’ya geri dönemeyen Satan, burada part time bir işe girerek tekrar güçlerini elde edeceği günü beklemeye başlar, bilmediği şey ise, Emilia Justinia’nın da aynı geçidi kullanarak Tokyo’ya gelmiş olduğudur.
Devil is a Part Timer komik, gerçekten komik. McDonalds’ta çalışmaya başlayan bir iblis kralından bahsediyoruz. Tabii bu bağlamda animenin hikayesi genelde kirayı denkleştirmek, akşam yemeği hazırlamak ve Satan’ın diğer karakterlerle olan etkileşimleri üzerine çeşitlemelerle karşımıza çıkabiliyor. Özellikle en büyük generali Alsiel ile yaptıkları ev arkadaşı kavgaları gerçekten inanılmaz sahneler oluşturuyor.
Mesela bir bölümde Satan, McDonalds’ın karşısına açılan Kentucky Fried Chicken’ı yenmek için ev arkadaşı Alsiel’den yardım alıyor, Alsiel’de tabii “lordunu” başarısızlığa uğratmamak için elinden geleni yapıyor. Tabii bu süreçte bolca gülüyorsunuz.
Devil is a Part Timer’ı bu kadar komik ve başarılı yapan nokta sürekli olarak karakterlerin algısı üzerine yazılan komik durumlar aslında. Satan McDonalds’da çalışan bir iblis kralı olmasına rağmen Alsiel hala onu lordu olarak görüyor ve onun “emirlerini” yerine getirmek için canla başla çalışıyor.
Dünyayı tamamen bambaşka fakat bir o kadar da bizlerle aynı algıdan paylaşan bu karakterler, işin komiğini bir yana bırakırsak, gerçekten de aslında insanoğlunun perspektifinin hayatı algılamak açısından en önemli araç olduğunu da gözler önüne seriyor.
Sonuçta, Satan hala bir iblis kralı, Alsiel ise hala onun generali, sadece şartlar değişik. Anime 13 bölüm, 13 bölümün sonunda gerçekten de “keşke bitmese yahu” diye bir buruluyorsunuz. Bunun sebebi Studio White Fox ve Yönetmen Naoto Hosoda’nın oldukça başarılı bir iş çıkartmış olması. Animasyon kalitesi her ne kadar çok göze çarpmıyor olsa da, gerçekten böylesine eğlenceli bir hikayeye uyacak standartta bir işle karşı karşıya olduğunu insan ilk kareden anlıyor.
Aslında çok söz söylemeye gerek yok, eğer anime izleyen biriyseniz ve bu aralar gülmek istiyorsanız, Devil is A Part Timer ardı ardına kötü ve kaliteden yoksun işlerin çıktığı bu yıllarda bulunmayan nimet bir nimet doğrusu.
Geekyapar onaylıyor! Devil is A Part Timer, baya iyi!