Bilimsel bilgi ayrı, halkın inandığı ve kanıksadığı bilgiler ayrı şey midir? İkisini birbirinden ayrı düşünmek niye? Pekâlâ, kültür ile bilim örtüşür, kültür bilimle kesişir, bilimi destekler, bilim kültürü şekillendirir. Bugün için bilim der ki toprağı verimli kullan, erozyonu önle, suyunu idareli kullan, havanı kirletme. Çeşitli kültürler de insanlık tarihi boyunca benzer ya da farklı şekillerde aynı şeyleri söylemişler.
İnsanların zihnindeki hava, su ve toprak üstüne bir de ateşle ilgili birçok inanışın, teşvik ve yasağın temelinde bu elementlerin işlevleri yatar. Çünkü insanoğlu, hiçbir şeye körü körüne inanmaz, boşuna anlam yüklemez. “Şey”e işine yarıyorsa, hayatını kolaylaştırıyorsa, muhtaçsa o zaman değer verir. Bakmayın bugün özellikle toprağı, suyu ve havayı temiz tutmak, idareli kullanmak için bilimin ışığında kampanyalar düzenlendiğine, farkındalık çalışmaları yapıldığına; her daim önemli olmuştur bunlar insan hayatında. Atalarımız, bugün bin bir uğraşla oluşturulmaya çalışılan farkındalığı inanışla, tabuyla, yasakla sağlamışlardır.
Bu yazı dizisinin konusu bu dört element ve bu elementlerin kültürel karşılıklarıdır. İlk sırada toprak var, ne de olsa hem ilk durak hem son durak o, çoğumuz ondan geldiğimize, ona gideceğimize inanıyoruz.
Türk kültüründe toprak önemlidir. Bu kültür çerçevesinde kimine ödüldür toprak, kimine ceza. Kimi eski topraktır, kiminin üzerine ölü toprağı serpilmiştir. Kiminin gözünü toprak doyursun, kiminin toprağı bol olsun. Ayağı toprağa değince dinlenen de var, topraktan şifa bulan da… Toprak ister küçücük bir ev olsun, ister koca bir ülke, topraktan her ayrılık gurbet, toprağa her varış sıla… Toprağı yar edinen de var, ölünce korkusundan mezarının aydınlatılmasını vasiyet eden de. Topraktan geldik toprağa gideceğiz diyen de var, topraktan tiksinen de.
Toprağın altını üstünden önemli sayan da var hiç düşünmeyen de. Bir karış toprak için can verip can alan da var, ‘vatan toprağını satan’ da. Ait olduğu topraklara dönmek için can atan, en azından öldüğünde dahi doğduğu topraklara gömülmek isteyen de var, o topraklardan kaçan da. Toprağa ölüsünü, dirisini gömen de var topraktan medet uman da. Toprağa saygı duyan, toprağa şiir yazıp güzelleme düzen de var, topraktan sanat eserleri ortaya koyan da. Aynı topraktan geldik biz bize benzeriz diyen de var toprağım deyip hemşericilik yapan da. Hâsılı Türk kültüründe toprak ev, vatan, namus, aidiyet, sıla, kadın, ana, bereket, temizlenme, arınma, şifa, dinlenme, zenginlik, ödül, cezadır. Peki niye?
1. Mitler Ne Derse O!
Topraktan yaratılır, üretilir. Yaratılış mitlerinden semavi dinlere insanın topraktan yaratıldığı inanışı yaygındır. İnsan, topraktan yaratıldığı gibi, insanın besin maddelerinin çoğu da elverişli koşulların oluşmasıyla topraktan yetiştirilir.
2. Karnımız Doymak Zorunda.
Tarım yapılabilmesi için toprak şarttır. Her ne kadar bugün için farklı yöntemlerle topraksız, suni ortamlarda tarım yapılmaya çalışılıyor olsa da tarım için toprak önemini korumaktadır. Tarımın temel ögesi olmasının yanında toprak, yiyecek içeceklerin pişirilmesinden sunumuna, sunumundan depolanmasına kadar kullanılan bir araçtır.
3. Dinlenmek Güzeldir!
Toprak, bir dinlenme aracıdır. Toprakla uğraşan, toprağa değen insanların daha sağlıklı, dingin oldukları düşünülmektedir. Bugün için bunun, toprağın içerisinde taşıdığı protonlar ile insan vücudunda oluşan elektronları sıfırlayarak nötr hâle getirmesinden kaynaklandığı bilinmektedir. Bilim adamlarının insanların toprakla temasını arttıracak projeler üzerinde çalışması, alternatif tıbbın yanında modern tıp doktorlarının da hastalarına toprakla temas etmelerini önermeleri boşuna değildir.
4. Temizlenmek Daha Güzeldir.
Toprak bir temizlik, temizleme aracıdır. Kültür içerisinde “toprak kir tutmaz” denir ve toprak bir temizleme aracı olarak abdest alırken bile kullanılır.
5. Örtün Üstümüzü!
Toprak gizler. İster mitolojik ister dini bilgi olarak kabul edilsin, ilk insanlar olarak bilinen Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın çocuklarından Kabil’in, Habil’i öldürdükten sonra cesedini ne yapacağını bilmediği anda, bir karganın toprağı eşerek ölmüş başka bir kargayı gömdüğünü görmesi üzerine, Kabil’in de toprağı kazarak kardeşi Habil’i gömmesi, bugün için de dünya üzerinde pek çok kültürde, Türk kültürü de dâhil, ölenin toprağa gömülmesi toprağın gizleme işlevindendir.
Toprağın gizleme işlevinin etkin olduğu bir başka konu madenlerdir. Altın, gümüş, elmas, kömür gibi değerli madenlerin toprak altında olması, toprağın bir bakıma doğal olarak bunları gizlemesidir. Bu gizi kaldırmak, madenleri toprak altından çıkarmak da insanlara düşmektedir. Tabi bunu yaparken savaşmasalar, sömürmeseler, doğayı tahrip etmeseler daha iyi olur ama neyse, insan işte…
6. Estetik Zevklerimiz Var!
Toprak, insanların maddi ihtiyaçlarıyla birlikte estetik ihtiyaçlarına da cevaplar sunar. Toprağın, heykeltıraşlık, çinicilik, çömlekçilik gibi birçok sanat ve zanaatta hammadde olarak kullanılması bundandır.
E bu kadar ve burada yer vermediğimiz birçok işleve sahip olan bir element kültürde önemli olmayacak, onunla ilgili inanışlar, pratikler, yasaklar ve kutsallaştırmalar olmayacak da neyle ilgili olacak diye sormaya gerek var mı? Şu farkındalık çalışmalarında azıcık kültüre bir bakış atsak, kültürden referanslar alsak, sanki işimiz az biraz kolaylaşır. Nihayetinde toprak, ondan yaratıldığına inanılan insanın, ona sahip olmak için çalıştığı, kapıştığı, savaştığı bir element. Kıymetini de bilmek gerek.
Yazan: Nagihan Çetin