Dünyanın en büyük eğlence şirketleri ne? Disney ve Time Warner değil mi? Elbette ki öyle. Gerçekten popüler kültür tüketmeyi seven insanlar olarak, aşık olduğumuz şeylerin %75’i direkt olarak bu iki şirkete bir noktada değiyor. Game of Thrones? HBO Time Warner’ın mesela. Marvel? Disney’nin. Batman? Time Warner’ın. Epic Rap Battles of History? Disney’nin. Artık bu iki şirkete ait olmayan bir pop kültür ürünü bulmak zor.
Peki bu iki şirketin ortak noktası ne? Dijital yayın alanında güdük kalıyorlar. İki şirket de ortak platform Hulu’da hisse ve söz sahibi. İki şirketin de kendilerine ait kanallarının dijital versiyonları var. Ancak ikisi de, henüz bir Netflix değiller. Peki çare ne? Elbette Netflix’i satın almak. Son gelen dedikodulara göre, Disney’nin düşündüğü şey de bu. Deadline’da gördüğümüz habere göre, finans dünyasında Disney’nin Netflix’i satın alacağı muhabbetleri dönmekte. Hatta bu muhabbetler, Netflix’in hisselerinin değerini %4.6 oranında arttırmış.
Netflix’in piyasa değeri uzmanlarca 45.7 milyar dolar olarak gözüküyor. Elbette satın alım esnasında bu meblağın üzerine çıkılacaktır. Elbette, senelik geliri 52.46 milyar dolar olan bir şirketten söz ediyoruz. Altından kalkılamayacak bir rakam değil. Esas soru, buna değer mi? İşte burada iş biraz karışıyor. Pek çok uzman, yüzünün astarından pahalıya geleceğini ve Disney’nin Hulu’daki hisseleriyle çatışacağını söylemekte.
Ancak, bu yaklaşım net bir biçimde Netflix’in yaptığı şeyin eğlence tüketiminin geleceği olduğu fikrini kabul etmeyen bir yerde duruyor. Ben öyle düşünmüyorum. Netflix, bana soracak olursanız, bir yirmi yıl sonra geçerliliği olacak tek eğlence tüketim yöntemi olacak. Küresel, kolay, yasal, kârlı ve devamlılığı var bu formülün. ABC’niz, ESPN’iniz varsa, Amerika’da Amerikalılar için yapılmış programı Amerikalılara satarsınız. Diğer her yere korsan gider. Ancak Netflix ile, Brezilya’da, Brezilya’lılar için yapılmış dizi, aynı zamanda keşfetmeye meraklı bir Yunan’ın da elinin altında, sıkılan bir Rus’un da. Ekstra bir şey yapmaya gerek yok. O dizi zaten Brezilya’dan kârını çıkartacak. Üstüne gelebilecek her şey bonus. E vaziyet böyle olunca, riski düşük ama mükafatı büyük toplara giriyor oluyorsunuz daima.
Dünyanın en çok izlenen videosunun Korece söylenmiş bir şarkının klibi olduğunu düşünürsek, bu bence oynanmaya değer bir bahis. Neden tüm atları Hollywood’dan koşturalım ki? Şöyle düşünün, Netflix geldi, burada tuttu, Muhteşem Yüzyıl vari bir sultan dizisi çekmeye başladı. Onu da Netflix TR’ye koydu. E biz izliyoruz zaten. Sonra övüle övüle, altyazısıyla birlikte aynı dizi çat diye Bulgaristan’a sıçrayabilir mi? Evet. Oradan Balkanlara? Niye olmasın? Avrupa, Amerika? Neden bir sonraki Narcos olmasın ki?
Bana Disney-Netflix alımı fena hâlde mantıklı geliyor bu sebeplerden. Kendi orijinal dizi üretim pratiği olan, halihazırda benimsenmiş, marka değeri çok yüksek ve senin markanla da zaten yakın duran bir şirket. Hani kimse vermez ama, benim elime “satın alım” düğmesini bıraksalar; herhalde kırarım. Siz ne diyorsunuz?