Hâlâ inanamamakla birlikte bundan altı yıl önce hayatımıza, müziğinden görsel estetiğine, senaryosundan diyaloglarına, bir kısmını tecrübe edebildiğimiz kocaman dünyasından minicik detaylarına kadar bizi derinden etkileyip, teorilerden teori seçtirten bir dizi başlamıştı. Tabii bunların hepsini ilk bölümden itibaren bilmiyorduk ama pilot bölüm, yolda olan maceranın içeriğini az çok kavramamıza yetmişti. Sabırla ve sırasıyla ikinci, üçüncü sezonları izledik ve dizide, az önce saydıklarımızın arasından istikrarlı şekilde devam ettirilenler olsa da koruyamadıkları unsurlarla bizim bu hevesimiz de giderek azaldı.

İki yıl önce tam da bu zamanlarda Westworld, üçüncü sezonuyla final yapmış ve pek çoğumuz üçüncü sezonu, “Hay Allah, bu dizi niye böyle oldu ki şimdi?” diyerek raflara kaldırmıştık. O vakitten beri köprünün altından bolca su aktı; üzerine salgın bindi, prodüksiyon gecikti filan derken Westworld’ü konuşan da kalmadı. Sonra bugün, 26 Haziran‘da başlayacak olan dördüncü sezona dair bir tanıtım filmi yayınlandı. “Trene tekrar atlıyor muyuz” sorusunu sormadan önce, şuraya bırakalım:

Evan Rachel Wood (Dolores), Ed Harris (William), Jeffrey Wright (Bernard), Thandiwe Newton (Maeve), Aaron Paul (Caleb), Tessa Thompson (Charlotte), Luke Hemsworth (Stubbs) ve Angela Sarafyan (Clementine) rollerine dönüyorlar fakat bazılarının daha fazla olmak üzere çoğunun şu andaki durumuyla ilgili bir ton kafa karışıklığımız ve soru işaretimiz mevcut.

Caleb’i isyana liderlik ederken bırakmıştık, saçına sakalına bakılırsa aradan da zaman geçmiş gibi gözüküyor. Fakat sanki eski hayatına geri dönmüş ve fragman genelinde, iki tane Delos isyan robotunu saymazsak geçtiğimiz sezonun sonunda sert bir şekilde müdahale edilen ayaklanmadan eser yok. Bu sezonda Caleb’in macerası, kendini feda eden Dolores’ten sonra Maeve ile devam ediyor, bunların arasında ikisinin parka döndüğünün işareti olan “Hoş geldiniz” yazısı ilgi çekici. Siyah beyaz kıyafetler, karanlık bir caddedeki dans eden figür ve Maeve’i incelerken gördüğümüz gramofon sebebiyle bu sezonda yeni tanışacağımız bir 1920’ler simülasyon dünyası olduğunu düşünüyoruz ki kendi adıma önceden bilinen Orta Çağ temalı dünyaya yine gitmediğimiz için biraz üzüldüm. Bernard, geçtiğimiz sezon boyunca aranan Vadi anahtarının kendinde gizli olduğunu fark etmiş ve oraya gitmişti. Tanıtımda yanında beyaz at duran ve hâliyle yanarak Dolores’in de ölümünü simgeleyen ağaca bakılırsa burada yaşananları sezon boyunca göreceğiz. Tabii yine saç-sakaldan yola çıkarak en az iki farklı Bernard olacak diyebiliriz.

William‘ın durumu fazlaca karışık. Gerçeklikteki insan William gerçekten öldü mü? Charlotte’un yazdırdığı (evet, üretilen insanımsılar için bu fiili kullanacağım) William ne işe yarayacak? Bir noktada onu yine siyah-giyen-adam olarak Westworld içinde gördük, neden oraya döndü veya bu bir anı mı? Belli ki onu da simülasyon içi ve dışı şeklinde, en az üç farklı zamanda göreceğiz. Özellikle Charlotte ve William’ın içine girdikleri, sadece ismini değil nasıl tasvir edeceğimi de bilemediğim için şimdiden özür dileme ihtiyacı hissettiğim iplikli yuvarlak şey ve kırmızı, gelecekteki New York maketi, en fazla ilgimi çeken şey oldu. Bir de yeni yazıcılar tabii. Beyaz at gibi genel bir alt motif sıralaması da bu iplik dizaynında var tanıtım genelinde ve logoda, bu sezondaki ana maceramız da bununla ilgili olacak.

Dolores’i sona sakladım çünkü onun durumu zaten birinci sezondan beri hem karakter gelişimi hem de üzerinde gerçekleştirilen entrikalar açısından en karmaşık olaylar ağına sahip. Ana Dolores kendini feda etti ama geçen sezon, bedenler farklı kişilere ait olsa da parktan aldığı incilerin kendisi olduğunu öğrenmiştik. Dolayısıyla o fedakârlık biraz abes bir şeydi, vedalaşmadığımız ortada. Fakat bu sefer tanıtımda sarışın Dolores yerine, biri kumral biri de esmer olmak üzere iki farklı Dolores görmüş gibiyim, yanlış gördüysem düzeltin. Bu da “Acaba önceki sezonda Charlotte ile yaptıklarının benzerini yapıyorlar ve Dolores geri gelmedi de onun bedenine bir başka inci mi koyuldu?” gibi sorular sormama sebep oldu. En az üç Dolores daha boşta bu arada, onu da atlamayalım ve bari Dolores’in bu eski yahut yeni versiyonlarının, önceki sezonda tadımızı çok fazla kaçıracak şekilde klasik, “robotlar acımadan insanları öldürüyor yehu” örgüsünden çıkmış olduğunu umalım.

Son olarak dizinin, önceki sezona gelen yığınla kötü eleştiriye rağmen bütçesinden kesinti yapılmadığını ve estetik vizyonundan ödün vermediğini görmenin çok güzel olduğunu söylemek istiyorum. Yani, bu bir Westworld tanıtımı olduğu için bahsedilecek bir ton daha şey var elbette; Clementine’e hiç giremedim, Teddy dönüyor sanki, daha en başında ağzından böcekler çıkan bir insanımsının varlığı söz konusu ama şimdilik bu kadarı yeterli geldi. Tanıtım filminin bana ve sanırım sizlere de hatırlatacağı bir şey var: Ne olursa olsun, Westworld hâlâ televizyonda izlediğimiz en kaliteli, özenli, bütünlüklü görünen yapımlardan biri. Kendi adıma, müziğin de yerindeki etkisinin verdiği yetkiye dayanarak, yapılan hataların telafi edileceğini düşünüyor ve trene tekrar atlıyorum. Elimde olsa gider ve yüzlerine yüzlerine, kaybettikleri şeyin sadece ve sadece hikâyeyi sade tutarak, ufak dokunuşlarla anlatma hedefi olduğunu söylerdim; şiddetin boyutunu anlatmak için illa taramalı tüfeklere ihtiyacımız yok.

Siz ne dersiniz? Kaçırdığım neler var? Tanıtımda en çok ilginizi ne çekti? Eski heyecanla koltuklara dönüyor muyuz yoksa bu tren sizin için çoktan kaçmış mıydı?

Author

Editör-in-çiif. Hayvan dostu, çokça yalnız; ismiyle müsemma ama çoğunlukla zararsız. İyi tavsiye verir, geç olana dek ciddiye alınmaz. Her geçen gün bitkinliğine şaşırarak ‘takı taluy takı müren‘ arıyor.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.