2016 yılında başlayan Stranger Things dizisinin ilk sezonunun güzel serüvenine eklediği, neredeyse ilkinin devamı olan ikinci ve üçüncü sezonların ardından, övgülerden övgü beğenen dördüncü sezonunu izlemeyeniniz kaldı mı? İnternete bakılırsa böyle bir ihtimal yok gibi görünüyor, nereye dönsek ya Stranger Things dizisinin kendisi ya da dördüncü sezonunun içinden seçilmiş, kesilmiş parçalar bizi karşılıyor. Dördüncü sezonu güzel kılan şeylerle ilgili bir sürü yazı yazılabilir ama biz, aralarından bir tanesini seçip, sezonun başında tanıdığımız ve kısa sürede de internetin yeni sevgilisi hâline gelen Eddie Munson karakterinden bahsetmeye karar verdik. Nedir bu Eddie Munson’un hikmeti, neden seviyoruz kendisini?

Aman diyeyim aşağıdaki beş maddeye dikkatle yaklaşın, içlerinde dizinin son sezonundan seyir zevkini etkilemeyecek olsa da spoiler yer alacaktır.

1) Gerçek Hayattan Esinlenilmesi

Stranger Things’in yaratıcı yapımcı ve yönetmenleri Duffer Kardeşler’in de açıkladıkları üzere Eddie Munson karakteri, Damien Echols üzerine bina edilmiş. Tam hâliyle Damien Wayne Echols, gerçek hâliyle ise Michael Wayne Hutchison; West Memphis Three ismiyle ünlü, 93 – 94 yılları arasında Arkansas’ta üç çocuğun cinayetinden sorumlu tutulan isimlerden bir tanesi.

En kısa hâliyle Arkansas’ta üç çocuk, kaybolduktan sonra ölü bulunuyor ve en son görüştükleri kişiler olan ve sonrasında West Memphis Three ismiyle anılan, yaşları 16 ila 19 aralığında değişen üç genç de suçun faili olarak tutuklanıyor. Savcılık, West Memphis Three üyelerinin, söz konusu iki çocuğu çoğunlukla bir kült üyesi gibi giyinmelerine dayanarak satanik bir ritüelin parçası olarak öldürdüklerini iddia ediyor; mahkeme de Eddie Munson’un ilham kaynağı olan Damien Echols‘u idam, arkadaşları Jessie Misskelley’i ağırlaştırılmış müebbet, Jason Baldwin‘i ise müebbet hapis cezasına çarptırıyor. Detaylarını asla paylaşmak istemediğim bu davada, yıllar sonra farklı delillerin ortaya çıkması ve devrin değişmesi gibi sebeplerle Memphis Three üyelerinin cezaları, 18 yıl hapse indiriliyor.

2) Gerçekçiliği

Gerçek hayattaki ilham kaynağını bir kenara bırakalım şimdi; Eddie Munson, kendi başına gerçekçi bir karakter.

Stranger Things’in gerçek-üstü kurgusunda, maceraya sonradan katılan Steve, Max ve Robin gibi birçok karakter var ancak hepsi, bir şekilde, belki de yaşananları gözleriyle gördükleri için hak verebileceğimiz bir şekilde olan biteni, olduğu gibi kabul ediyorlar. Eddie ise maceraya en son ve en uzaktan katılan kişi olarak, Chrissy’nin ölümü kendi gözlerinin önünde gerçekleşmesine rağmen olanları öylece kabullenemiyor. Bize de hayatımızın bir noktasında, bu tarz garip şeylerle karşılaşırsak aniden, anormal hiçbir şey yokmuş gibi “Şeytani varlıklar yaşadığımız yeri ele geçirmek istiyor, o zaman hemen onlarla savaşmalıyız” demekten ve muhtemelen Amerikalı olmadığımız için baltalarımıza çiviler çakıp, pompalı tüfekler satın almadan önce beynimizde bir süreci işleriz; korkarız, saklanırız, cesaretimizi toparlamaya çalışırız, ondan sonra harekete geçeriz gibi geliyor.

3) Müzik Zevki

Hayır, beni yanlış anlamayın; Beatles’ı da David Bowie’yi de çılgınlarca çok seviyorum. Fakat hangimiz, şansımız olsa, dünyayı kurtarmak için Madonna, Bowie, Blondie yahut Beatles şarkısı arayan arkadaşlarımıza Iron Maiden kasedini sallayarak “BU MÜZİKTİR!” diye bağırmak istemezdik ki?

4) Master of Puppets Performansı

Bu madde tabii ki bir önceki madde ile bağlantılı. Ama Eddie Munson’un yarasaların dikkatini çekmek amacıyla ters dünyada çalmak için Master of Puppets’ı seçmesinin, kendi başına da bu listede özel bir yeri var ki bu yer, dizide Master of Puppets’ın yer almasının, tıpkı Kate Bush‘ın Running up that Hill‘i gibi on yıllar sonra listelerde yüksek sıralara fırlamasından da bağımsız bir yer.

Eddie’nin şurada, iplerin kimin elinde olduğunu masaya yatırdığımız konsept albüm incelemesinde bütünüyle değindiğimiz Master of Puppets’ın solosunu, bu denli başarılı bir şekilde çalabilmesi için Hilalyapar’ın bilgimize sunduğu şekliyle yaklaşık iki haftası vardı ve o, mahalle yanarken bunu başardı.

5) İflah Olmaz Bir Geek Olması!

Yani, tabii ki yazıya girdiğinizden beri bu başlığı görmeyi bekliyordunuz; bilmukabele ben de kendimi ancak buraya kadar tutabildim.

Bir lisede, Hellfire isimli bir D&D kulübünün kurucusundan, bayağı da adanmış bir Dungeon Master‘dan bahsediyoruz. Müzik zevkinden ve zevk aldığı konuya bağlılığından zaten söz etmiştik, bir daha bahis açmaya gerek duymuyoruz. En önemlisi ise son sözleri bizim gibi, sizin gibi; ilgi alanları popülerleşip kaybolmaya yüz tutsa da direnen kayıp koyunları, yalnız hissetmeyecekleri bir yere ulaştırmak olan bir karakterden bahsediyoruz. Tüm kendine ait bir yer bulamayan dostların olarak Eddie, bir şekilde bize geri dönsen keşke, seni seviyoruz.

1 2
Author

Editör-in-çiif. Hayvan dostu, çokça yalnız; ismiyle müsemma ama çoğunlukla zararsız. İyi tavsiye verir, geç olana dek ciddiye alınmaz. Her geçen gün bitkinliğine şaşırarak ‘takı taluy takı müren‘ arıyor.

3 Comments

  1. Herkesin kendinden bir parça bulabildiği diğer insanlar tarafından yanlış anlaşılan aslında kaybolmuş kuzuların kurtarıcısı koca yürekli bir karakterdi çok erken ayrıldık 🙁

  2. Her kelimesine katilirim. Oyunculuktaki ince ayrintilar da eklenince kimilerini gölgede birakacagi anlar cikti. Geri dönüsü icin imza atanlardanim.
    Alarmim artik “Chrissy Wake-up” diye caliyor. Esim saskin…

    ps: Biz de seni seviyoruz!

Yunus için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.