Bakın, insan olduğumuzdan mütevellit bir film ya da bir dizi için hissedebileceğimiz heyecanın belirli sınırları var. Hiçbir şey değilse insan kalbi yüksek coşkudan tekleyebilen bir organ. Nefes gitmezse beyin patlıyor. Ayaklar çok ters oynatılırsa kopuyor. Olmuyor yani, beden bir noktadan sonra “Artık heyecanlanma hayvan herif yeter artık heyecanlanma” diyor. Ama ne yapabiliriz? Böyle bir kadro, böyle bir filme toplanmışsa, nasıl karşı koyabiliriz?
Bakın. Bakın arkadaşlar, çok dikkatli bakın; çünkü size The Irishman’in kadrosunu sayacağım. Filmin yazarı Steven Zaillian. Kendisi Schindler’s List’in Oscar’lı yazarı. Yönetmen, Martin Scorsese. Kendisi Amerikan sinema tarihinin en önemli yönetmenlerinden biri. Konu, aralarında büyük gangsterlerin de bulunduğu iddia edilen 25 kişiyi öldürdükten sonra 1975’te kayıplara karışan Frank “The Irishman” Sheeran’ın hayatı. Sheeran’ı Robert De Niro oynayacak. Onun öldürdüğü iddia edilen büyük gangster Jimmy Hoffa var filmde. Onu Al Pacino oynayacak.
Tekrar sayıyorum. Steven Zaillian. Martin Scrosese. Robert De Niro. Al Pacino. Yetti mi? Yetmedi. Bugün filmin kadrosuna üç müthiş isim daha katıldı. Rezervuar Köpekleri gibi yapımların efsane ismi Harvey Keitel, yedi senedir burnunu sinema setine sokmamış ve bu rolü de dev ısrarlar üzerine kabul eden Joe Pesci, en son Ant-Man’de cefakar üvey baba olarak izlediğimiz Bobby Cannavale. Yani De Niro ve Pacino yetmiyormuş gibi, bir de Keitel ve Pesci gelmiş, Cannavale de biber olmuş.
LAN SİZ MANYAK MISINIZ BU NASI KAD
Neyse. Öhöm. Film Netflix üzerinden gelecek sene yayınlanacak. Charles Brandt’in aynı isimli kitabından uyarlanan filmde De Niro 30, Pacino 50’sinde bir karakteri canlandıracak ve ikisi de bilgisayarla gençleştirilecekler. Normalde “Eeh?” derdik ama, son zamanlarda CGI surat konusunda epey makul bir noktaya geldiği için itiraz etmiyoruz. Zaten nereye edeceğiz ya. Şuna bak, bütün galaksi toplanmış filmde. Oldu olacak Brando’yu da CGI’la baştan yaratın adamcağız geri kalmasın bari…