Merhabalar değerli Orta Dünya sakinleri! Silmarillion Antolojisi serisinin ilk yazısında Ainulindalë’den bahsetmiştik, hatırlar mısınız? Hatırlamıyorsanız sizi şuraya alalım. O yazıda evrenin yaratılışından bahsedip Valar’a da minik bir giriş yapmıştık. O halde şimdi sırada efsanenin bir sonraki bölümü var: Valaquenta! “Gücün Hikayesi” şeklinde Türkçeleştirebileceğimiz Valaquenta’ya da aynı Tolkien’in de yaptığı gibi Valar’dan bahsederek başlamak yakışır diye düşünüyorum, sizleri de bu yolculuğun ikinci durağında yanıma çağırıyorum efendim!

Valar kelimesi bazılarımıza hiçbir şey ifade etmeyebilir, o yüzden önce bir onu açıklayalım diyorum. Arda’nın yaratılışında Eru Ilúvatar’a yardım eden Ainur’u hatırlıyor musunuz? İşte bu olaydan sonra Ainur’dan bazıları ’ya inmeyi tercih ediyorlar, böylece Ainur kendi içinde Valar ve Maiar olarak ikiye ayrılıyor. Valar’ı, Yunan mitolojisindeki tanrılar gibi düşünebiliriz. Maiar da, Valar’dan öğrenen ve onlara yaptıkları işlerde yardımcı olan ruhlara deniyor. Özetle Valar, Ilúvatar’ın dileğiyle Arda’yı idare ederken; Maiar da onlara yardımcı olanlara deniyor.

Toplamda on dört adet Valar’dan bahsedeceğim bu yazıda. Bu nedenle, sizin de başınız ağrımasın diye, bu konuyu yavaş yavaş ele almak durumundayım. Bu yazıda da ilk olarak Manwë, Varda, Ulmo, Aulë, Yavanna, Námo ve Vairë’yi tanıyalım diyorum. Bakalım kimmiş bunlar, neler yaparlarmış.

Manwë

Manwë | The One Wiki to Rule Them All | Fandom

Manwë, Valar’ın içindeki en kudretlileri olarak bilinir. Eru’nun zihninde “kardeş” olarak tasvir edilmiş olsalar da kendisi Melkor’un tam tersidir. Melkor’daki fesatlıktan hiç yoktur onda, öyle ki bir defasında Melkor’u affederek onun yaptığı kötülüklerin kurbanı da olmuştur. Ona “Arda’nın Nefesinin Efendisi” manasına gelen Sùlimo da denir çünkü o Arda’nın rüzgarlarına düşkündür. Hani kartallar var ya, yüzüğü Hüküm Dağı’na götürmeyen kartallar, işte onlar da Manwë’nin ulaklarıdır. Yani Gandalf kartalları kafasına göre çağıramaz, o yüzden yüzüğü kartallarla götüremezlerdi, tamam mıyız? Neyse, konumuza dönelim.

Varda

Varda - Vikipedi

“Manwë çıkıp da tahtına ve gözlerini çevirdiği vakit uzaklara, yanındaysa eğer Varda, öteki tüm gözlerden daha keskin olur gözleri; sislerin ve karanlığın ötesini ve denizlerde fersahlarca ötedekileri görür. Eğer Manwë yanındaysa Varda’nın, bütün kulaklardan daha iyi duyar kulakları doğudan ya da batıdan, tepelerden, vadilerden ya da Melkor’un dünya üzerinde yarattığı karanlık uğursuz yerlerden yükselen bir ağlayışı.”

J.R.R. Tolkien, Silmarillion, İthaki Yayınları, Çev:Berna Akkıyal

Manwë, Arda’nın en büyük dağı olan Taniquetil’in tepesindeki salonlarda hanımı Varda ile birlikte yaşar. Varda, yıldızları yaratmıştır. Bu nedenle “Yıldızların Hanımı” olarak bilinir. Ya da “Elbereth” dersem belki Yüzüklerin Efendisi okuyanların aklında bir şeyler canlanabilir zira Aragorn kitapta bol bol Elbereth’ten bahseder. Varda öylesine güzeldir ki onun güzelliğinin Elf veya İnsan lehçesinde bir tanımı yoktur. Elfler, en çok ona hürmet sunarlar. Varda ve Manwë birlikteyken daha da güçlülerdir. Hani “power couple” diye bir tanım var ya, bu ikisine cuk diye uyuyor.

Ulmo

An account of the Valar from J.R.R. Tolkien's The Silmarillion ...

“Denizlerin Efendisi” olarak da bilinen Ulmo Ulubôz, Manwë’ye yakın bir kudrete sahiptir ve bir süre onun en yakın dostu olmuştur. Fakat o bir yerde kalmayı sevmez, o yüzden sürekli gezer durur. Elflerin ve insanların yaşadığı yerlere pek inmese de yardıma ihtiyaçları olduğu vakit onları asla yüzüstü bırakmaz. Ulmo, Arda’nın damarları olan denizlere, göllere, pınarlara, ırmaklara, kaynaklara hükmeder; bazen de deniz kabuklarına sözlerini fısıldar. Orta Dünya’nın kıyılarına yaklaştığı vakit Ulumúri adındaki borusunu üfler. Bu borunun sesini duyanlar onu asla unutmazlar, ruhları denize özlem duyar. Bir de şundan bahsetmeliyim ki Ulmo’nun görüntüsü onu gören elfleri ve insanları dehşete düşürür, bu nedenle kendisi kıyıda çok gezmez. Gümüş bir tacı vardır, saçları da deniz köpükleri gibi parlar.

Aulë

Bir demirci olan Aulë, yeryüzünün derinliklerindeki cevherlerin sahibidir. İsmi “İcat” manasına gelir fakat bunun yanında “Yaratıcı” anlamına gelen Mahal gibi isimlerle de anılabilir. Arda’nın topraklarını o şekillendirmiştir. Melkor onu kudreti ve fikirlerinden dolayı kıskanır ve kendisini onun yarattığı her şeyi yok etmeye adar. Melkor ile fikirleri benzer zaten, ikisi de daha önce görülmemiş olanı yapmak ve kabiliyetleri ile tanınmak isterler. Fakat Aulë, Melkor’un aksine, Eru’ya ihanet etmemiştir. Ha bir de cüce ırkını o yaratmıştır ki bu olayın da sonraki yazılarda daha derinden ele alacağım efsane bir hikâyesi mevcut. Aulë ayrıca Ñoldor elflerinin öğretmeni olmuştur. Bu ismi nereden duyduğunuzu düşünüyorsanız da şöyle hatırlatayım, kitaptaki asıl olayların fitilini ateşleyen Fëanor da Ñoldor’a mensup işte. Aulë’nin de en iyi öğrencisi o zaten. Neyse neyse, konuştukça Fëanor övüyorum, o başka bir yazıya kalsın artık.

Yavanna

Yavanna, Aulë’nin hanımıdır. Varda ile eşit derecede hürmet duyulur ona. Meyve verendir, doğurgan olandır, toprakta yetişen her şey ona aittir. “Yeryüzünün Hanımı” manasına gelen Kementàri de denir. Bir kadın görüntüsüne büründüğü zaman yeşil elbiselerle gezer fakat bunun dışında başkaları onu “bir cennetin altındaki bir ağaç” olarak da görmüşlerdir. Arda’da yetişen her şey onun sayesindedir. Valinor’un İki Ağacı da onun yarattıkları arasındadır ki bunun hikâyesinden de sonraki yazılarda bahsedeceğim elbet. Kendisi çok önemli birisi, şimdilik bunu bilsek yeter.

Námo (Mandos)

peA5UY

Námo, ölümün bekçisi ve Valar’ın yargıcıdır. O hiçbir şeyi unutmaz. Spoiler: Ñoldor’a lanet okuyacak ve binlerce elfi lanetleyecektir ileride. Buna rağmen Melkor gibi de değildir elbette zira kendisi Melkor’un aksine Eru’nun isteklerini yerine getirmeyi seçer. Mandos’un Salonları’nda hanımı Vairë ile beraber yaşar. Hatta yaşadığı yerden ötürü Námo’nun adı daha sonra Mandos olarak da anılmaya başlanmıştır.

Vairë

ZE7FK9

Námo’nun eşi olan Vairë‘nin adı “dokumacı” manasına gelir. Kendisi zaman boyunca olup biten her şeyi dokumuştur, öyle ki Mandos’un Salonları Vairë’nin dokuduğu ağlar ile bezenmiştir. Hakkında bildiklerimiz bundan ileri gitmiyor maalesef, suya sabuna dokunmayan minnoş birisi kendisi. Koskoca Valar için de minnoş dedim ya, tamamdır artık.

Bugünlük bu kadar yeter gibi geliyor bana. Valar’ın ilk yarısı işte böyle. Var mıdır bir favoriniz? Elbette pek detaya girmedim zira hikâyenin ilerki kısımlarında zaten bol bol detaya girmek zorunda kalacağım. Fakat siz eklemek istediğiniz veya Silmarillion Antoloji’mizin sonraki yazılarında bahsetmemi istediğiniz şeyleri yorum olarak bırakmayı unutmayın, olur mu? Hadi görüşürüz öyleyse şimdilik!

Author

Batı Edebiyatları okur, kedi sever. Bir de buralarda yazıp çizer. @mightbeyagmur

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.