5. Sloan, Japonca ve Charlie Atarı
https://www.youtube.com/watch?v=oDS3SynTNJA
Newsroom’un bağırmaları meşhurdur. Gerçekten, YouTube’a “Newsroom Shouting” yazarsanız, zilyar kompilasyon göreceksiniz karşınızda. Herkes pek bir agresifti dizide, ama bu bağırmaların tartışmasız en mükemmeli Charlie’nin Sloan’a yönelik, kesinlikle haklı çığırışıydı. Sahneden hemen önce, Sloan’ın canlı yayında yediği haltlar ve bunlara karşı çaresiz Don’u izlemek zaten çok eğlenceliydi, bunun üzerine o kesintisiz Sam Waterston şovunu Don Keefer’ın sakin sakin hazırlaması… Leziz resmen!
4. Casey Anthony
The Newsroom, yeni nesli karşısına alıp azarlamadığı zamanlarda sansasyonalist medya tokatlama derdindeydi ki, açıkçası hep bu dertte kalsa daha dürüst ve daha haklı bir dizi olurdu muhtemelen. Çünkü gerçekten de, sansasyonalist medyaya karşı söylenecek çok söz var Amerikan toplumunda. Sorkin bunların en güzelini, çok abartılan Casey Anthony davasını ele alan bölümlerde söyledi. Dile getirdiklerinin en mükemmel örneği de, Don Keefer’ın “rakipler ne halt yiyor, bu iş nasıl dönüyor” başlıklı dersiydi.
3. Amerika Neden Dünyanın En İyi Ülkesi Değil?
Bu zaten The Newsroom’un açılış sahnesi. Pek çoğumuz, o dönem CNBC-e dizinin promosyonunu bu sahneyle döndürdüğünden diziye böyle aşık olduk. Will McAvoy’un hiçbir insanın aklında tutmasının mümkün olmadığı istatistiklerle tüm salonu ezişi tipik bir Sorkin sahnesiydi ve tipik bir Sorkin sahnesi kadar tatmin ediciydi. Ne Jeff Daniels, ne de Aaron Sorkin verdikleri istatistikleri muhtemelen şu gün hatırlamıyorlardır, ama bizim içimizde, dizi bu sahneyle HBO’dan onay aldı gibi bir his var, nedendir bilinmez.
2. Gabrielle Giffords’ın Vurulması
Arizona meclis üyesi Gabrielle Giffords’ın vuruluşu, dizinin sadece Sorkin’e bel bağlamayan müthiş sahnelerinden biriydi. Hatta belki de, Sorkin ile ilgisi olmadan harika olan tek sahneydi. Zira bunu tam damardan giren bir an yapan şey, metin değil, diyaloglar değil, konu hiç değildi. Bir montaj odası zaferiydi Giffords sahnesi. Coldplay’in Fix You’su yavaş yavaş yükselirken, kameranın şarkının temposuna göre hareket edişi ve finaldeki patlama… Tüyleri her seferinde diken diken eden şey.
1. Amen
The Newsroom’un en iyi bölümünün Amen olduğunu yıllar önce iddia etmiştik, bu iddiamızdan da caymıyoruz. Bir yandan Kahire Protesto’larını ele alan, bir yandan karakterlerin şahsi meselelerine odaklanan, bir yandan da gazeteciliğin gerçekten hayran olunası taraflarıyla ilgili tespitler yapan bölümün finali, bu muhteşem konuşmayla bitiyordu. Yine Sorkin tipi yemleyici itiraz göreceksiniz muhtemelen, ancak Will McAvoy’un atarı o kadar ihya ediyordu ki insanı, bu yemi görmezden geliyordunuz ister istemez. Konuş Will, benim için de konuş!