5. Ghost Stories – Ghosts
Eğer siz Call of Duty: Ghosts’sanız, ve arkanızda sinematik ve çarpıcı FPS deneyimleri konusunda çıtayı kilometrelerce tepeye yükseltmiş dokuz Call of Duty oyunu varsa; yumruğunuzu masaya daha açılıştan koymanız gerekir. Yeniden yapılanan Infinity Ward’ın oyunu Ghosts’un açılış görevi, o masaya inen o yumruktu işte. Kardeşiniz ve babanızla, standart bir Call of Duty felaketinden cümbür cemaat kaçarak kurtulacağınızı sandığınız bu bölüm, bir anda uzaya çıkıyor ve CoD tarihinin en unutulmaz sekanslarından birine dönüşüyordu. Oyunu oynamasanız da, en azından izlemeniz tavsiyemizdir.
4. Downfall – World at War
Benim gözlemleyebildiğim şöyle bir belirgin fark var: Call of Duty serisini uzaktan takdir eden, bir iki oyununu oynamış ya da en azından inceden multiplayer’ına sarmış olanlar için Modern Warfare’in yeri en tepede. Ama seriye gerçekten damardan gönül vermiş, hikayelerini ezbere bilen, arada açıp sevdiği sekansları Veteran modda oynayanlar için, World at War bambaşka. Bunun herhalde en büyük etkenlerinden biriydi Downfall. Sonuna kadar gerilimin yakanızı bırakmadığı, İkinci Dünya Savaşı’nın en kilit sahnelerinden birini yaşamanıza vesile olan bu bölüm, unutulmadı, unutulmayacak.
3. Aftermath – Modern Warfare
Call of Duty 4: Modern Warfare’in gelmiş geçmiş en iyi FPS’lerden biri olmasının sebebi, mükemmel kontrolleri değildi. Harika aksiyon sekansları değildi. Müthiş multiplayer’ı, dengeli silahları, ilginç karakterleri ya da çeşitli görevleri de değildi. Bunların hepsi, doğru cümleler, ve geçerli faktörler elbette. Ama Call of Duty 4’ü, gelmiş geçmiş en iyi FPS’lerden biri yapan şey; karakteriniz bir nükleer patlamaya tanık olduktan sonra, sadece sizi iki dakika süründürmek ve yıkıma tam anlamıyla şahit etmek için araya bir loading ekranı sokup, bu görevi başlatmasında yatan cesaretti. Siz “yok ya, ölmemiştir” diye hissediyordunuz bomba katmer katmer helikopterinize geldikten sonra. O yükleme ekranı, bir saniyeliğine bu karşınızdakinin tipik bir aksiyon hikayesi olduğunu doğrular gibi yapıyor, sonra karşınıza çıkarttığıyla, sizi iki kat şaşırtıyordu. CoD 4, hep tanıdık seçimlerden kaçındı ve böylelikle, ortaya oyun tarihinin en efsanevi anlarından birini çıkarttı.
2. Time and Fate – Black Ops 2
Herkesin FPS oynarken başına gelir. Bir bölümde ısrarla bir yeri geçemezsiniz, devamlı takılırsınız. İşte o an, ekran başında gözünüz döner. İnsana bir hâl gelir, bir anda gerçek hayat bullet time’a geçer. Bildiğiniz en fiyakalı naraları atarak siper miper dinlemeden besmele çekerek düşmana koşarsınız. İşte Time and Fate, tam olarak bu hissiyatın bölümüydü. Gözü dönmüş bir Raul Menendez’i oynadığınız Time and Fate’de, bir pompalı tüfeğiniz vardı; bir de bıçağınız. Resmen siz tektiniz, onlar ise hepsilerdi. O kadar oyun boyunca hep hesaplı hesaplı hareket ettikten sonra, Menendez ile birlikte “gelin ulan, gelin!” diye koşarak ilerlemek, dev bir rahatlama egzersiziydi yani anlayacağınız!
1. All Ghilied Up – Modern Warfare
Listemize iki maddeyle giren tek oyunun FPS nehrinin aktığı yönü değiştiren Modern Warfare olması tesadüf değil elbette. Call of Duty 4, iki yönden FPS’lerde çığır açtı; daha doğrusu Valve’ın iki kere açıp unuttuğu çığırları ana akıma taşıdı. Birincisi, hikaye anlatımında cesur olmasıydı. Valve Black Mesa’ya askerleri getirdiğinde nasıl ters köşe yapmak için bilinçli bir cesaret gösterdiyse, Infinity Ward da aynını Aftermath ile yapmıştı. İkincisi ise, vermek istenilen hisleri –gerginlik, stres, adrenalin, korku- oynanışı değiştirerek vermesiydi; Half-Life 2’de bir anda Ravenholm’e sadece Gravity Gun ile girip, çaresiz kalmanız gibi. İşte All Ghilied Up, bunun zirve noktasıydı. Gizliik üzerine geçen bu keskin nişancılık görevi, o kadar ikonik bir hâle geldi ki, sahip olduğu büyüyü yakalamak için sadece keskin nişancılığa odaklanan oyunlar kapladı dört bir yanı!