Birkaç gün önce Entertainment Weekly’de yazılan bir habere göre, Harry Potter genişletilmiş evreninin yeni malzemesi Fantastic Beasts filminden oldukça yeni karaktersel gelişmeler mevcut ve inanır mısınız, biz bu haberi pek bir sevdik.
1920’lerin Amerika büyücü dünyasını konu alan filmimize dair şu ana kadar elimize ulaşan görüntüler ve videolar aracılığıyla birçok karakteri öyle ya da böyle tanıma şansımız olduysa da, bu haberle birlikte içlerinden birine dair daha kesin şeyler öğrenmemiz mümkün hale geldi. Alison Sudol’un rolünü üstlendiği Queenie Goldstein karakterine dair gelen bu haber, “yeni” bir sihirli güce sahip olduğu yönünde. Tabii biz bu gücü sizlere açıklarken, ne kadar yeni olup olmadığına siz karar verin istiyoruz, zira EW tarafından yayımlanan haberi okurken, bu gücün Harry Potter dünyasında daha önceden de şahit olduğumuz zihnefend tarzında bir güç olduğu konusunda Fantastik Canavarlar.com tarzı kaynaklardan şuradaki gibi edindiğimiz bilgilerle de hemfikir olduğumuzu söyleyebiliriz.
Öncelikle Harry Potter evreninde tanıştığımız zihnebend ve zihnefend gibi kavramları kısaca açıklamakla girişelim işe. Zihinbend denilen büyü, konsept olarak bir savunma büyüsüdür. Başkasını kontrolünüz altına alabileceğiniz bir büyü olan Imperius Laneti’ne karşı bile kullanılabilecek seviyede oldukça güçlü bir korunma yöntemidir. Zihinbendar ismi verilen ve bu büyüyü yapmakta ustalaşmış kişilerin amacı, bir başka büyücü ya da cadının akıllarının içine girerek onlara dair düşünceleri okumaya çalışmalarından korunmaktır. Bu işe kalkışan ve zihnefend büyüsü ile bir başkasının zihnini okumaya çalışanlara da haliyle zihinfendar denir. Zihnefend ise tam aksine saldırı amaçlı yapılır, ki bu saldırı aklınızdaki düşüncelere karşı yapılan bir “haneye tecavüz” tarzında bir durum sayılabilir. Yalnız belirtmeden geçmeyelim, çünkü ciddi derecede önemli bir nokta, Zihnebend büyüsü oldukça zor ve güçlü bir büyüdür; öyle önünüze çıkan herkes bu işin üstesinden kolaylıkla gelemez ne yazık ki. Harry Potter evreninde zihinbendar olarak karşılaştığımız bir örnek de Severus Snape olarak verilebilir. Zira bu büyüde oldukça usta olan ve hatta Harry’ye de bu konuda bir süre ders veren Snape, bu sayede Lord Voldemort’a karşı bile zihnini kapatmış ve kendini uzun süre korumaya alabilmiştir.
Bu iki büyünün hedefini anlamayan yoksa şimdi gelelim Fantastic Beasts alemindeki yeni gücümüzün aslında ne kadar da zihnefende benzediği kısmına… Amerikan büyücü dünyasını yakından tanıyacağımız bu yapımda karşımıza çıkacak olan karakterlerden birkaçı, haliyle MACUSA (Amerikan Sihir Kongresi) çalışanı olacak ve bu durum, o dünyaya dair bazı sihirsel yaptırımları öğrenmemiz açısından oldukça önemli. Bu çalışanlardan biri Katherine Waterston’ın canlandırdığı Propertina Goldstein iken, diğeri de kardeşi Queenie Goldstein. Elbette bu kadarla sınırlı kalmayacak olan çalışanlar arasından Goldstein kardeşlerini ele almamızın bir önemi var: Queenie’nin zihnefendin farklı versiyonu denilebilecek bir seviyede gücü var ve bu gücün açıklamasını da, karakteri canlandıran aktrisin ta kendisinden öğreniyoruz.
“İnsanları okuyabilme yeteneğine sahip -aslında tam olarak bir başkasının düşüncelerini okumak değil. Bir başkasının hikayesini okuyabilir, hayattaki amaçlarını görebilir. Ve hatta asasıyla büyü yapabilse de, gücünün çoğunluğu içsel, ki bu da onu farklı bir türde büyücü ya da cadı yapıyor. Ayrıca inanılmaz derecede eğlenceli, neşeli, özgür ruhlu, kibar ve bilge birisi. Aynı zamanda biraz da durgun bir kişiliğe sahip çünkü insanları daima dikkate alıyor, yani oynaması oldukça ilginç bir karakter -fazlasıyla neşeli ve canlı ama yine de oldukça odaklı ve uyanık.”
Şu sözlerden anladığımıza göre, zihinfendarların düşünce okumaktan öteye gidemese de kendisi daha da farklı seviyede bir çeşit büyü gücüne sahip Queenie. Bu konuda bir yorum getirmek gerekirse, görücülerin ve zihinfendarların bir şekilde karma bir büyü gücüne sahip olması gibi bir şeye benziyor bu olay. İki farklı yeteneğin karma hale gelmesinden bahsediyoruz, zira ikisinden de belli başlı kurallar alınıp ortaya çıkan bir yetiymiş gibi duruyor bizce. Hayattaki amacınız geleceğe dair bir durumken, hikayeniz ve bazı zihinsel aktivitelerinizi okumak da zihinfend büyüsüne benzer bir kategoriye giriyor. İkisinden de parça parça kısımlar cımbızlanmış gibi… Yoksa öyle değil mi? Tabii bu tamamen subjektif bir düşünce, sizin de bu yeni olarak tanıtılan güç hakkındaki yorumlarınızı da öğrenmek isteriz elbette ki.
Yalnız bir de şu noktaya dikkat çekmek istiyoruz ki, Alison Sudol karakterini açıklarken bir de asa ile büyü yapabilmekten ama aslında çoğu gücünün de içten geldiğinden falan bahsediyor. Bu konuda bu teorimiz ne kadar tutar emin değiliz ama yine de söylemek istiyoruz: Acaba Queenie asasız büyü de yapabilecek mi? Böyle bir kanıya nereden vardınız derseniz hemen açıklayalım: Pottermore’da yayınlanan büyücülük okullarından Afrika’da bulunanı Uagadou için geçen bilgiler arasında, oradaki öğrencilerin asasız büyü yapabilmeyi de öğrendikleri yer almakta. Yani büyü dünyasında, her ne kadar İngiltere ya da Amerika’da yer almasa da, bir yerlerde asa olmadan da büyü yapabilen insanlar mevcut. Hogwarts’ta altıncı senelerinde sözsüz büyü yapabilmeyi öğrenen büyücü ve cadılara oranla böyle bir bilginin oldukça kayda değer ve değişik olduğunu belirtirken, “içsel bir büyü kaynağı” fikrinin de böyle asasız büyü gibi bir yeteneğe ne kadar yakın olduğu konusunda oldukça merak içinde olduğumuzu söylemek isteriz. Belki de kim bilir, gerçekten de böyle bir şeyi filmde görmek mümkün olur, ha ne dersiniz?
