“Faux Play – Senenin Oyunları” serimizin son oyununu yazmak bana düştü. Ben bunu en “senenin oyunu” oyunun benim oyunum olmasına yoruyorum, Faux Play ekibi ise son zamanlardaki rezalet zaman yönetimi performansıma atfetmiş olabilir. Benim için 2013 senesine damga vuran oyunu bir çırpıda söyleyivermek çok zor değil fakat biraz olsun sistematik konuşmak gerekirse en belirleyici 2 kıstasım “yıl içinde çıkana kadar / çıktıktan sonra hakkında en çok konuşup goygoyunu yaptığım oyun” ve “2013’te ne oynuyordum” diye kendime sorduğumda ilk aklıma gelen, beraberinde en çok anı taşıyan oyun olması diyebilirim. Paradox’un Europa Universalis IV’ü, iki kıstasın karşısına da gözüm kapalı yazabileceğim tek oyundu 2013’te.
2013 = Europa Universalis IV
Europa Universalis serisi benim yakın oyuncu çevremde çok sık ve hararetli şekilde muhabbetlere konu olan bir seri olmadı hiç bir zaman. Basitçe harita, ordu / yapı figürleri, bayraklar, bolca rakam ve bir o kadar da yazıdan oluşan görselliği; hayatımızda görmediğimiz, başka bir oyunda görmeyi de beklemediğimiz detay seviyesi, tarihi yaşandığı hızda yaşatması ve olup olabilecek en makro seviyedeki içeriği mümkün olan en mikro seviyede yönettiren yapısıyla kendine apayrı bir alan açmış durumda EU. O alanı da 13 yıldır koruyor.
Biz sıkı Europa Universalis-perverler olarak (ben, sen ve geriye kalan 6 kişi yani) olarak Battlefield 4’ler, Total War: Rome 2’ler, Çıksın-Da-Oynayıp-Haftasına-Unutalım 3’lerle dolu bir oyun dünyası gündeminde Dördüncü Europa Universalis’i gerçekten büyük özlem ve hevesle bekledik. Neyse ki Paradox Plaza forumlarında diğer takıntılı ve rahatsız insanlarla beraber aylar süren bekleyişin ardından belki de yakın oyun tarihinin en yüksek yeniden oynanabilirlik özelliklerine sahip, katma değeri en yüksek oyunlarından birine sahip olduk.
Europa Universalis IV’ü, EU serisini gerçek bir strateji oyuncusu okulu, zalim bir öğretmen haline getirdiği için çok sevdim. Tabi ki Kocaman Strateji (Grand Strategy) dediğimiz türü kulağa geldiği haliyle temsil eden ULUS simülasyonu EU serisini bir bütün olarak bu alanın sahibi saymak lazım. Fakat EUIV, oyuncusunu zalimce, amansızca eğiten; denge politikaları, askeri stratejiler, iktisadi seçimler ve kara mizahla bezenmiş bir şans faktörü aracılığıyla oyuncunun ağzını burnunu kıran, bir yandan da kendini neredeyse ana akım bir strateji oyunu kadar akıcı oynatabilen bambaşka bir ürün olmuş. EUIV’ten önceki kutsal EU üçlüsü (in nomine Patris, et Filii, et Spiritus Sancti) her ne kadar katılığı, dipsiz derinliği, çözümlenemezliği, oynanamazlığı ve ortalama 2 yılda yamalanabilen hataları ile Paradox’u Paradox, EU’yu EU, bizi de oyun çevremizin “ağır abileri” yapsa da EUIV’ün gözlere, dimağlara ve oyun oynamaktan zevk alan yerlerimize yaptığı yeni muamele başlı başına 2013 yılının oyun olayı olarak adlandırılabilir.
İleri Muhafazakar Demokrat Kocaman Strateji Anlayışı
Şimdi efendim, ben gayet muhafazakar bir oyuncu olmama rağmen Europa Universalis’in ve/veya diğer Paradox oyunlarının ana akım oyuncu kitlesine ulaşmasında, daha çok insanın bu oyunlar üzerinde fikir sahibi olmasında bir beis görmüyorum. Paradox önceki sene Crusader Kings II (CKII) ile hem Clausewitz motoruna makyaj çekip gözleri şenlendirmiş hem de oyun dinamiklerini akıcılaştırmaya odaklanarak EU serisine gelecek yeni oyunda neler göreceğimizin sinyallerini vermişti.
EUIV’ü gelmiş geçmiş en iyi strateji oyunlarından biri yapan özellik, EU geçmişindeki bütün derinliği ve kompleksliği alıp üzerine daha etkileşimli ve doğal oynayan bir yapay zeka, sadece yeterli miktarda görsel iyileştirme harika bir arayüz ve oyunda şimdiye kadar görmediğimiz kadar çok çeşitlilik getiren yeni değişkenlerin (Monarch puanları ve beraberinde gelen acı/tatlı şans faktörü, yeni ticaret sistemi vb.) eklenmesi oldu. Artık elimizde bizi oyuna dahil etmemek için elinden geleni yapan, kımıl kımıl sayılar, göstergeler ve ikonlarla yönettiğimiz hantal bir istatistik simülatöründen daha fazlası; modern arayüzü ile hem kendini oynatmayı hem de sizinle oynamayı daha iyi beceren, ne derinlikte içerikle haşır neşir olmak istiyorsanız o derinliği veren bir strateji başyapıtı var.
Paradox’tan Babam Çıksa Gerçekten Çok Şaşırırım
Paradox, CKII ve EUIV sonrası evrenini bu iki oyunda şekillenen yeni anlayışı ve bu çığır açan anlayışın getirisi olan bolca nakit ile genişletmeye devam ediyor. Sırada Europa Universalis’in II.Dünya Savaşı şubesi Hearts of Iron’ın dördüncü nesil versiyonu East vs. West: A Hearts Of Iron Game var. Hearts of Iron cephesinde de yukarıda saydığım alanlarda yapılan dev sıçramalar gerçekleşirse seneye bu zamanlar East vs. West yazısında görüşürüz.
Ben gençliğimin en üretken döneminin bir kısmını daha (bilmem kaçıncı başarısız denemeden sonra) Kutsal Yeni Roma topraklarını II.Mehmet’in gazabından kurtarıp Şanlı Bizans sancağını Ümraniye Tepeüstü’nde göndere çekmeye çalışarak harcayacağım. Oradan ver elini İzmir, Girit, Akdeniz hatta belki…belki Kuzey Amerika’da (biz bu kıtaya Theodosiana diyelim) bir Hakiki Roma İmparatorluğu? Boğaz’ı bir aşabilsek, ah neler neler…