Ezelden beridir Amerikalı sinema yazar ve yapımcılarına “Neden Amerikan propagandası yapıyorsunuz?” diye sormak ya da bu yüzden onlara kızmak bana biraz gereksiz gelmiştir. Adamlar Amerikalılar çünkü. Kendi ülkelerini biliyor, kendi ülkelerini seviyorlar. Sinema sektörünü erken domine edip, şekillendirdikleri için de tüm dünyaya kendi coştukları şeyleri anlatabiliyorlar. Denklem çok basit yani, içeride Kurtlar Vadisi Irak yapılıyor ve biz izliyoruz; onlar Rocky yapıyor ve yine biz izliyoruz.

Yalnız bu noktada bazı sinemacıların bu konuyla ilgili hikayeler anlatmakta gösterdikleri ısrarın da biraz can sıkıcı olduğunu kabul etmek lazım. Bu listede birkaç yönetmen var, en tepesinde de Clint Eastwood duruyor. Elbette şöhretini kovboy rolleri oynayarak edinmiş, muhafazakarlığını gizlemeyen bir sinemacıdan aksini beklemek çok saçma, ama insan biraz çeşit istiyor. Çünkü sene 2017 ve Clint Eastwood yine bir Amerikan kahramanlığı hikayesi anlatıyor. Bu sefer Amerikalılar kahramanlık yapmaya Fransa’ya gidiyorlar.

clint-eastwood-1517-to-paris

Filmimizin adı The 15:17 to Paris. Başlık, Paris’e kalkan 15:17 trenini konu alıyor ve gerçek bir hikayeden alınma. 2015’de Thalys‘ten Fransa’nın başkentine doğru ilerleyen 9364 numaralı trende bir terörist saldırısına teşebbüs ediliyor. Trendeki üç çocukluk arkadaşı ise saldırıyı cesurca durdurup, 500 kişinin hayatını kurtarıyor. Bunlar gerçekten de olmuş şeyler ve hatta filmde Eastwood bu üç karakteri gerçekten bu saldırıyı durdurmuş Anthony Sadler, Alek Skarlatos ve Spencer Stone’a oynatıyor. Ancak filmin esas noktası, saldırı teşebbüsü değil, saldırıya kadar bu üç gencin yaşamları ve kurdukları arkadaşlık olacak.

Gömdüğümüze bakmayın, filmin esasen gençlerin arasındaki ilişkiye odaklanacak olması esasında ilgi çekici olabilecek bir nüans. Üstelik hakkını da vermemiz gerektiğini hissediyoruz; Sadler, Skarlatos ve Stone’un yaptıkları cidden hafife alınabilecek bir şey değil. Ancak işte Eastwood’un “Kahraman Amerikalılar” serisi çok uzadı. Çok fazla açıdan, işin içerisine milli duyguları çok sert katarak, çok fazla film çekti bu yelpaze dahilinde. Biraz baştan yorulduysak, bundandır. Film 9 Şubat 2018‘de vizyona girecek, bakalım, o zaman son hesaplaşmayı yaparız.

Author

Yalnız olduğunu düşünen, ama bunun uzun sürmeyeceğini bilen bir adam. Bir gün Kaliforniya'nın yeşillikleri uğruna Arizona'daki evini terk edip gitti, geri dön çağrılarına da kulak vermiyor.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.