Sonsuzluğa ve ötesine!

Bilim kurgu filmlerini sevmek, içindeki karmakarışık bilime bir nebze de olsa merak duymayı gerektirir, yanlış mıyım? Zira filmin konusunu oluşturan ya da en azından hikayenin akışının devam etmesini sağlayan bilimsel kavramları anladıkça filmden aldığımız zevk de artıyor. Hele bu bilimsel kavramlar gerçek hayatta yer alan kavramlara dayanıyorsa tadından yenmez hale geliyor iyice. Sonra gelsin bilim-gazmlar!

Bu ayki dosya konum olan bilim kurgudaki bilimi incelemeye, son on bir yıla damgasını vuran Avengers: Endgame ile başlamak istiyorum, izin var mıdır? Evet biliyorum, Avengers bir süper kahraman filmi, bilim kurgu değil. Ancak filmin ana hikaye örgüsünü sağlayan unsur, bilim kurgu filmlerinin en temel ögelerinden biri. Eh, hal böyle olunca, üstüne bir de film en çok bu noktadan eleştirilince, yazı serisine Endgame’den başlamak kaçınılmaz oldu benim için.

Ancak şimdiden uyarayım, yazının devamında büyük AVENGERS: ENDGAME SPOILERI VAR, dikkatle ilerleyiniz.

Big Ball of Wibbly-Wobbly, Timey-Wimey Stuff

CA

Bildiğimiz üzere Avengers: Endgame’de kahramanlarımızın görevi, Sonsuzluk Taşları’nı toplayarak The Snap’in yarattığı sessiz katliamda kaybedilen herkesi geri getirmek. Thanos’un taşları yok etmesiyle tüm ümidini kaybeden ekip, Ant-Man’in “Kuantum fiziğinde zaman bir farklı ha” savıyla küçük aydınlanmalar yaşıyor ve zamanda geriye giderek taşları geçmişten toplamaya karar veriyorlar. Filmin ilk çeyreği, zaman yolculuğunun bulunmasına kadarki süreci anlatırken filmin geri kalanında olan her şey zaman yolculuğunun üzerine inşa ediliyor. Buna kimsenin bir itirazı yok, keza film çıkmadan önce hakkında üretilen teorilerden en güçlüsü de zaman yolculuğu üzerineydi. Infinity War’ın başında Wong’un da anlattığı üzere, taşlar evrenle birlikte oluştuğu için taşların yeniden yaratılmaları söz konusu değil, bu sebeple de geri kalan tek seçenek geçmişe gitmek. Fakat ne yazık ki bu kadar büyük bir yere sahipken film boyunca zaman yolculuğunun nasıl işlediğine dair kuralları çok da net öğrenemiyoruz. Bir nevi “big ball of wibbly-wobbly, timey-wimey stuff” ile karşı karşıyayız.

Film çıktığı andan itibaren filmde zaman yolculuğunun nasıl işlendiğini açıklayan dair yüzlerce içerik üretildi. Bir o kadar içerik de tam tersini iddia etti. Bu içeriklerin toplamı Russo Kardeşler’in ya da filmle ilgilenen başka kişilerin röportajları, Reddit girdileri, bazı kuantum fizikçilerinin açıklamaları ve internette herhangi bir mecrada görebileceğiniz yorumlardan oluşuyor. Bütün bu içerikleri birleştirince ortaya çıkan sonuç biraz dağınık. Ben de elimden geldiğince toparlamaya çalışacağım. Bunu yaparken filmde zaman yolculuğu ile ilgili bildiğimiz şeyleri sırasıyla inceleyip, gerçek hayatta karşılıklarına bakacağız.

Kuantum Fiziği ve Zaman Yolculuğu

yyokdawfi2b11

1. Scott Lang, nam-ı diyar Ant-Man, beş yıl boyunca kuantum boyutunda kalır. Kaldığı süre ona yalnızca beş saat gibi gelmiştir.

2. Scott Lang bu tecrübesinden yola çıkarak kuantum boyutu ile kendi boyutunda zamanın farklı işlediğini fark eder. Umudunu kaybetmiş olan Avengers ekibine, bu yaşadığı tecrübeye dayanarak zaman yolculuğunun mümkün olabileceğini anlatır. Hep birlikte Tony Stark’ı zaman makinesi yapmaya ikna etmeye giderler.

3. Zaman yolculuğu yaptıkları takdirde uymaları gereken kuralları açıklarken Scott Lang geçmişteki halimizle konuşmamamız gerektiğini söyler. Tony de “Zaman yolculuğu Back to The Future’a benzemez.” diyerek Scott Lang’in endişelerini kenara atar. Açıklamasını yaparken Plank skalasından ve Deutsch Proposition’ından bahseder.

Kuantum kavramı, gerçek anlamda karışık ve anlaması zor bir disiplindir. Bu sebeple de bilim kurgu yazarlarının kullandığı “kuantum” kelimesi, seyirciye anlatması zor bir kavram açıklarken sıkça tercih edilir. Özellikle normal koşullarda olmaması gereken bir gerçeklik yaşanıyorsa şüphesiz “kuantum”a başvulur. Marvel sinematik evreninde de kuantum kavramı Ant-Man filmlerinde karşımıza çıktı. Şimdiye kadar Marvel Sinematik Evreni’nde kuantumla ilgili gördüğümüz olaylar, bilim kurgunun “kurgu” kısmı. Zaman yolculuğu ise tamamen kurguya dayalı olmayabilir.

Kuantum fiziğinin en temel ve ayırıcı özelliği dalga/parçacık ikiliği, istatiksel doğası ve belirsizlik kavramlarıdır. Kuantum fiziği ile normal koşullar altında çalışan fizik kurallarının arasındaki farkı yaratan da budur. Kuantum fiziğinin koşullarının zaman yolculuğuna elverişli olabileceği kavramı ise, tamamen uydurma değil, aksine uzun zamandır tartışılan bir konu.

Ant-Man-vial

Tony’nin filmde de bahsettiği David Deutsch‘un 1991 yılında öne sürdüğüne göre, teorisel olarak kuantum fiziğinde geçerli olan “kapalı zamansal eğriler”in kara delik gibi güçlü çekimsel alanlara sahip olduğundan kuantum ortamında zaman yolculuğunu mümkündür. Scott Lang’in kuantum düzleminde zamanın akışını farklı hissetmesinin sebebini bu eğrilerin varlığına bağlayabiliriz. Zaman yalnızca ışık hızında ve kara deliklerin yakınlarında farklı hızlarda akar, kuantum düzleminde buna yakın bir çekim gücünün varlığı zamanın farklı akmasına neden olabilir. Ancak Deutsch’un bu teorisi hakkında deneyler yapılmış olsa da henüz tam anlamıyla ispatlanabilmiş değil maalesef.

Scott Lang’in zaman yolculuğu ile ilgili endişelerinden biri geçmişi etkilemenin geleceği de değiştireceğiydi. Zaman yolculuğu lügatında bu endişeye “dede paradoksu” denir. Geçmişe giden bir kişi dedesini bebekken öldürürse, dedesi asla büyümeyecek, evlenmeyecek ve torunu olmayacak demektir. Bu sebeple de kimse geçmişe gidip dedeyi öldüren bir torun asla var olmamıştır. Deustch’a göre kuantum fiziğinin istatiksel yanı bu paradoksun aşılmasını sağlıyor.

Dedenin akıbetine rakam verelim. 1 ise dede yaşıyor, 0 ise dede yaşamıyor olsun. Normal olasılık kurallarına göre 0 ve 1 aynı anda var olamaz, bir olay ya yaşanmıştır ya da yaşanmamıştır. Kuantum fiziğinde ise olaylar farklı, 0 ve 1 aynı anda var olabilir. Deustch’a göre kuantum fiziğinde 0 ve 1 aynı anda var olabilmesi dede paradoksunu gideren bir durum.

Sonuç olarak Endgame, tamamen bilim kurgunun kurgusu kadar bilimiyle de hareket ediyor. Zaman yolculuğunu bulma aşamalarını bilim ve mantık çerçevesine oturttuğumuza göre, zaman yolculuğunun kurallarına geçebiliriz.

Gelecek Geçmiş, Geçmiş ise Gelecektir

tt

4. Tony zaman makinesi yapma görevini geri çevirince, görev ekipteki diğer bilim adamına kalır. Bruce Banner zaman yolculuğunu ekibe şöyle açıklar: “Herkes zamanda tek bir yönde hareket eder. Sen geçmişe gidersen, geçmiş senin geleceğin olur. Önceki şimdiki halin geçmiş halin olur. Bu da yeni geleceğin ile değişemez.”

Banner’ın açıklamasını sadeleştirmek gerekirse, insanlar tek bir yönde hareket eder. Geçmiş yaşanmış ve bitmiştir. Gelecekte gidilen geçmiş ile yaşanmış geçmiş farklıdır. 2019 yılından 2014’e giden biri için 2019 geçmişte kalmıştır, 2014 ise yeni gelecektir. 

Filmde zaman yolculuğunun bu şekilde olması bazı karakterlerin kaderini diğerlerinden daha çok etkiledi diyebiliriz. Akla gelen ilk karakter ise bu noktada Nebula oluyor. Filmin sonunda 2024 yılının Nebulası 2014 yılından gelen Nebula’yı öldürüyor. Dede paradoksunun en basit haliyle düşünürsek, geçmişte kendini öldürürsen gelecekte nasıl var olabilirsin ki? Film kurallarına göre 2014 Nebula’sı ile 2024 Nebula’sı aynı sinirsel ağı paylaşan farklı kişiler. 2014 Nebula’sının başına gelenler 2024 Nebulası’nı etkilemez, çünkü 2014 Nebula’sı 2024 Nebula’sı için gelecekte var olan bir kişi. Onu öldürmek, kendisini etkilemez.

Akla gelen bir başka karakter ise Loki. 2012 yılında Loki, New York Savaşı’ndan sonra Tesseract’ı ele geçirdi ve SHIELD’ın elinden kurtulmayı başardı. Bu noktadan sonra Loki’nin başına neler geldi bilmesek de SHIELD’ın elinden kurtulması demek, dede paradoksuna göre New York Savaşı’ndan sonra olan bütün olayların değişmesi anlamına geliyor. En basitinden Thor: The Dark World ve akabinde Thor: Ragnarok filmlerindeki olayları gerçekleşmemiş sayabiliriz. Bunun sonucunda Infinity War yaşanmamış olacak da diyebiliriz. The Snap yaşanmadıysa geçmişe de gidilmemiş, Loki kaçmamış demektir. Alın size dede paradoksu.

Filmin kurallarına göre geçmişteki Loki geleceği etkilemiyor dedik. Fakat Loki’nin yaşamasının bir etkisi olmalı, muhtemelen 2024 yılında yaşayan bir Loki var karşımızda. O zaman Loki nerede?

Paralel Evrenler

Avengers-Infinity-War-Ancient-One

5. Ancient One, zaman yolculuğu bulmacasının son parçasını da ekler. Sonsuzluk taşlarından birinin bir zaman çizgisinden ayrılması ise yeni karanlık zaman çizelgesinin yaratılmasına sebep olur.

İşte iplerin koptuğu nokta burası sevgili geekler. Filmin yönetmenleri Russo Biraderler’in iddialarına göre alternatif evrenler Marvel Sinematik Evreni’ne giriş yaptı, herkese hayırlı olsun. Ancient One’ın Banner’a verdiği yeni zaman çizgisi bilgisini, Russo Biraderler paralel evrenlerin varlığına yoruyorlar. Loki’nin kaçışı, Loki’nin var olduğu alternatif bir evrenin varlığına işaret ediyor.

Filmde zaman yolculuğunun temel dayanağı olan kuantum fiziği istatiksel doğasından ötürü paralel evrenler kavramına çok açık. Her parçacık için 0 ve 1’ler aynı anda var ise paralel evrenlerin aynı anda var olması da kaçınılmaz. Filmde geçmişe dönülmesinin yarattığı tüm değişiklikler, ayrı bir zaman çizgisinin oluşmasına sebep oldu diyebiliriz. Böylelikle de Marvel Sinematik Evreni, bir filmde hem zaman yolculuğunu hem de paralel evrenler kavramını bünyesine katmayı başarmış oldu. Paralel evrenler teorisi, geçmişin yeni gelecek olması kavramını da sağlama alıyor. 2024 Nebula’sının 2014 Nebulası’ni öldürmesi bir anlamda Rick&Morty’de Rick’in başka Rickleri öldürmesiyle aynı noktaya geldi anlayacağınız üzere.

5123892-untitled-1

Russo Biraderler’in alternatif evren savına gelen en büyük itiraz yaşlı adam Steve Rogers’ın bilinmeyen hikayesi. Eğer Captain America geçmişe dönüp Peggy ile yaşlandığında alternatif evrene ya da alternatif zaman çizgisine gitmiş olursa, esas evrenine geri dönüp Falcon’a kalkanını nasıl devredebilir? Tekrar evrenler arası geçiş mi yaptı? Bunu yapmasının tek yolu Tony’nin uzay-zaman GPS’ini kullanmak. Fakat o zaman da Banner, Bucky ve Falcon’un onu beklediği yere dönmesi gerekmez miydi? Russo Biraderler maalesef burayı biraz oldu bittiye getiriyorlar. “Hikaye çok katmanlı, biz çok eğlendik, umarız hayranlar bazı boşlukları doldurabilirler” gibi cümlelerle bir nevi hikayenin bu kısmını boş bırakmayı tercih ediyorlar. Kısacası hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu.

Filmin yönetmenleri alternatif evreni savunadursun, filmin senaristleri ise tamamen farklı görüşteler. Onlara göre Ancient One, taşlardan birinin zaman çizgisinden ayrılması halinde alternatif zaman çizgisi yaratılacağını söylüyor. Taşlar yerinde olduğunda zaman yolculuğunun yeni bir evren ya da zaman çizgisi yarattığından bahseden yok. Senaristlere göre Steve Rogers kendi zaman çizgisinde geçmişe gidiyor.. Bu da bir zaman çizgisinde iki adet Steve Rogers var anlamına gelir. Bu noktada senaristler, bir tanesinin neredeyse yetmiş yıl boyunca buzda kaldığı gerçeğine dayanarak iki Steve Rogers hikayesinde bir sorun görmüyorlar. Ancak bu teori de filmi dede paradoksuna girme tehlikesi ile baş başa bırakıyor. Peggy’nin çocukları ve torunlarına ne oldu? Senaristlere göre asla var olmadılar.

Öyle ya da böyle on bir senelik Marvel Sinematik Evreni’ni güzelce paketleyip üstüne de bir fiyonk atan Endgame, duygusal yanı bir kenara bırakıldığında biraz sallantılı bir film. Baksanıza, daha yazarlar ve yönetmenler filmin sonu üzerinde anlaşamamış. Bir taraf filmi yazdı, öteki taraf ise filmi çekti. En azından bu iki taraftan biri haklıdır herhalde, değil mi?

Peki sizce Endgame’in zaman yolculuğu nasıl işliyor? Alternatif evrenler mi yaratıldı yoksa aynı zaman çizgisi üzerinde mi ilerleniyor? Endgame mi haklı yoksa Back to the Future mı?

Author

Dizi bağımlısı bir beyaz yakalı. Kedisine çekmiş, en büyük zevki miskin miskin yatmak. Kendisi ve kedisini sosyal medyada bulabilirsiniz. @asliozkeles

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.